Kılıçdaroğlu: Hesabını vermeleri lazım

Kılıçdaroğlu: Hesabını vermeleri lazım
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Ankara'da yaşanan saldırıya ilişkin Davutoğlu'na ve TBMM Başkanı'na açık bir çağrı yaptı.
 CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yaklaşık 3 saat süren olağanüstü Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısının ardından, kameraların karşısına geçti.
Parti genel merkezinde basın toplantısı düzenleyen Kılıçdaroğlu, “Gönül isterdi ki bugün güzel bir konuda basın toplantısı yapmış olalım ama maalesef üzülerek ifade edeyim, 37 masum insanımızın dün Ankara’da hayatını kaybetmesi ve onlarca vatandaşımızın yaralanması bu basın toplantımızın ana konusu” dedi.

“CHP OLARAK ÜSTÜMÜZE DÜŞEN NE VARSA YERİNE GETİRMEYE HAZIRIZ”
Hayatını kaybedenlere Allah’ta rahmet, yakınlarına ve Türk milletine başsağlığı, yaralılara da acil şifalar dileyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“Öncelikle bir konuda bütün siyasi partilerin, Türkiye’deki bütün sivil toplum örgütlerinin, meslek kuruluşlarının yani, 7’den 70’e hepimizin üzerinde anlaşacağı bir konu olmalı; terör bir insanlık suçudur, kimden, nereden gelirse gelsin teröre karşı ortak, dik ve onurlu duruşumuzu sergilemek zorundayız. Bunu yaptığımız zaman bu ülkede birlikte huzur içinde yaşayabiliriz. Bu konuda CHP olarak üstümüze düşen ne varsa yerine getirmeye hazırız. Bunu her yerde, her ortamda ifade ettik. Çünkü terör, yaşlı, genç, kadın, erkek, çocuk ayırmaz. Kandan beslenen bir anlayış, bir dünya görüşü bu ayrımı yapmaz. O nedenle terörü hep beraber kınamalıyız ve terör karşısında ortak, net tavır takınmalıyız.”

“TERÖRÜ BERABER BİTİRELİM”
“Terörle mücadele konusunda, her terör olayından sonra televizyonların karşısına geçtim ve iktidara şu çağrıyı yaptım; terörü bitirmek için bizden ne istiyorsanız her türlü desteği vermeye hazırız. Defalarca söyledim bunu; açık çek veriyoruz size, yeter ki bu ülkede terörü bitirelim. Bizim üzerimize düşen bir görev varsa söyleyin gereğini yapalım. Terörü beraber bitirelim, bu ülke mutlu insanların yaşadığı bir ülke olsun. Neden acıyı, gözyaşını günlük yaşamımızın bir parçası haline getirelim. Bunu her yerde, her ortamda ifade ettim.”

“NE OLDU DA TERÖR BÜTÜN YURDA YAYILMAYA BAŞLADI?”
“7 Haziran sonrası bir tablo ortaya çıktı ve terör azmaya başladı. Çıkıp meydanlarda şunu söylediler; ‘1Kasım’da bizi tek başına iktidara getirin söz terörü bitireceğiz.’ Terör bitti mi? Bırakın bir bölgede olmayı, Türkiye sathına yayıldı. Vatandaşlarıma şu soruyu soruyorum, ne oldu da terör bütün yurda yayılmaya başladı? 14 yıldır ülkeyi yönetenler acaba ne yapıyorlardı? Bu soruyu, ‘bu ülkede terör olmasın’ diyen her vatandaş kendisine sormak zorundadır. Sorarsak bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi getiririz. Sormayıp da takılır bir şeyin arkasında gidersek bu doğru değil. Madem ki terörden şikayetçiyiz onu sorgulamak zorundayız.”

“HESABINI VERMELERİ LAZIM”
“Ankara’da bu kaçıncı saldırı. Her saldırıdan sonra önlem alıyoruz ama her saldırıdan sonra neredeyse daha çok insanımız hayatını kaybediyor. Bunu da bütün vatandaşlarımın kendisine sorması lazım. Ülkeyi ben yönetmiyorum. Yönetenler belli, 14 yıldır yönetenler belli. Hesabını vermeleri lazım. Neden oluyor, bütün bunların hepsi? Hükümetsiniz, devleri yöneteceksiniz. Vatandaşın can ve mal güvenliğinden siz sorumlusunuz.”

“EMNİYET MÜDÜRÜNÜN OLMADIĞI BİR BAŞKENT”
“Şu soruyu her vatandaşım vicdanına sorsun, aylardır, Ankara’ya emniyet müdürü atamayan bir siyasal iktidar Türkiye Cumhuriyetini yönetebilir mi, terörü engelleyebilir mi? Aylardır ya. Sayın Davutoğlu’na açık çağrı yapıyorum; Ankara Emniyet Müdürünü sen atayamıyorsan, önünde engel varsa, bana söyle kardeşim, beraber olalım, birlikte emniyet müdürünü atayalım, kimi istiyorsanız. Emniyet müdürünün olmadığı bir başkent düşünebilir misiniz arkadaşlar, aylardır emniyet müdür yok. Şimdi ben merak ediyorum faturayı kime çıkaracaklar, yine vatandaşa mı çıkaracaklar. ‘Emniyet müdürü atayacaktık ama şu engel oldu’, kim engel oldu size? Çıkın milletin önüne açıkça söyleyin; ‘ben emniyet müdürü atayacaktım, şu engel oldu.’ Beraber o engel olan kişinin üzerine yürüyelim. Ben sizin iradenize destek vermek istiyorum, eğer Türkiye’yi yönetmek istiyorsanız. Halkın oyuyla geldiniz saygı duyuyoruz, tek başınıza yönetiyorsunuz saygı duyuyoruz ama bu ülkeyi bilgi ve birikimle yöneteceksiniz.”

“BÖYLE BİR YÖNETİM BOŞLUĞUNU TÜRKİYE KABUL EDEMEZ”
“Öyle bir noktaya geldik ki, bütün ülkelerin gizli servis ajanları Türkiye’de at koşturuyor. Nasıl bir ülkedir bu, nasıl bu hale geldik biz? Her yerde, gidin Doğu, Güneydoğu’ya her bölgede bunları görebiliyorsunuz. Nasıl oluyor bu? Türkiye bütün gizli servislerin rahat çalışabilecekleri, arzularını hayata geçirebilecekleri bir alan mıdır? Böyle bir yönetim boşluğunu Türkiye kabul edemez, etmemelidir de.”

“YAPAMIYORSA ALACAKSINIZ GÖREVDEN, BU KADAR BASİT”
“Anayasamızın 112. Maddesi var, siyasi sorumluluktan söz eder, ülkeyi yönetenlerin siyasi sorumluluğu. Maddenin başında, ‘bakanların görevleri ve siyasi sorumlukları’ der. Terör dolayısıyla yüzlerce insanımız hayatını kaybetti. Kim bunun sorumlusu, kim? Bizim mahalledeki bakkal değil, alışverişe giden vatandaş değil, Şanlıurfa’daki taksici değil. Dünyadaki bütün demokrasilerde bunun sorumlusu siyasi iktidardır. Sayın Davutoğlu’na açık ve net çağrı yapıyorum; siz töhmet altında kalıyorsunuz. ‘Yönetemiyorsunuz’ imajı sizin yakanıza yapışıyor. Görevini yapamayan, gereğini yapamayan, Ankara’ya bir emniyet müdür bile tayin edemeyen bir kişiyi siz eğer yanınızda tutarsanız, ona sorumluluk vermezseniz, aynı sorumluluğu paylaşmış oluyorsunuz, demektir. Paylaşmayın sorumlulukları, yapamıyorsa, görevini yerine getirmiyorsa, alacaksınız görevden bu kadar basit.”

DEFALARCA SÖYLEDİM
“Defalarca söyledim, bir kez daha söyleyeceğim, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en derin krizlerinden birisini yaşıyor. Bu krizin adı, yönetim krizidir. Türkiye Cumhuriyeti yönetilmiyor, tek kelimeyle söyleyeyim, savruluyor. Biz bunu hak etmiyoruz. Ülke olarak hak etmiyoruz, vatandaş olarak da, siyasi partiler olarak da hak etmiyoruz. Cumhuriyeti kolay kurmadık, böylesine hepimizin gözlerinin önünde savrulan bir Türkiye’yi görme istemiyoruz.”

“ANNELERİN FERYATLARI DÜNYAYI KAPLADI, HALA BİRİLERİ DUYMAZLIKTAN GELİYOR”
“En acı feryat, annelerin feryadıdır. En dayanılmaz acı evlat acısıdır, bu acıyı bu ülkeye yaşatanlara biz ne söyleyeceğiz. Bu acıya katlanmak bizim hakkımız mı, kim bize bu acıyı tattırıyor? O annelerin acısı, gözyaşı, feryatları, figanları emin olun dünyayı kapladı ama hala birileri duymazlıktan geliyor. Söylüyoruz, çözecekseniz, yolunuz, yönteminiz varsa size her türlü desteği verelim. Buyurun çözün, iktidarsınız. Vatandaş size oy verdi. Vatandaş size ‘bize yeni dertler yaratın diye değil, dertlerimizi çözün’ diye oy verdi.

Eğer siz devletin imkanlarını, kendiniz, ikbaliniz, kişisel hırslarınız için kullanırsanız bu tür ortamlara zemin hazırlarsınız. Türkiye’nin geldiği nokta budur.”

“TÜRKİYE KURUCU AYARLARINA DÖNMEK ZORUNDADIR”
“Acilen ne yapmalıyız, önce Türkiye kurucu ayarlarına dönmek zorundadır. Türkiye hangi ayarlarla kurulduysa ona dönmek zorundadır, yani yurtta barış, dünyada barış. Bütün komşularıyla barış, dostluk içinde bir çerçeveyi oluşturmak zorundadır. Kurucu ayarlarına dönmeyen bir Türkiye, felakete hazır bir Türkiye’dir. İsrail, Suriye, Irak, İran, Rusya, Libya ile ilişkilerimizi düzetmek zorundayız. Yaptıkları kavganın faturası kavgası gariban annelere, evlatlarına çıkıyor. Demek önce bu dış politikanın 180 derece değişmesi gerekiyor. Değişmediği sürece, Türkiye ‘terör ithal eden ülke’ konumunu sürdürecektir.”

“TBMM BAŞKANI PARLAMENTOYU ÇALIŞTIRMALI”
“Bugün geldiğimiz noktada terör tek başına bir siyasal partinin sorunu olmanın ötesine geçmiştir, terör artık bizim bir ulusal sorunumuz haline gelmiştir ve terör konusunda bütün siyasal partilerin ortak mücadele etmesi lazım. Bu bağlamda en büyük görev TBMM Başkanı’na düşüyor, bu aşamada. Parlamentoyu çalıştırmalı, terör konusunda, sorunun çözümü konusunda TBMM’yi çalıştırmalı. Sayın Meclis Başkanı’ndan istirhamım, mademki TBMM’ye ‘Kurucu meclis, gazi meclis’ diyoruz, şimdi o işleve dönmeli. Terör konusunda TBMM harekete geçmeli. Nasıl çözüleceği konusunda net, açık iradesini ortaya koymalı. Biz hazırız. Parlamentoda, terör konusunda bütün siyasal bir araya gelmeli ve bu sorunu çözmek için ortak çaba harcamalı.”

“ANAYASA’NIN 112. MADDESİNİN GEREĞİNİ YERİNE GETİRİN”
“Anayasanın 112. maddesinin gereği yapılmalı. Anayasaya sadakat yemini ettik, ‘bu anayasaya uyacağız’ diye. Eğer bir Bakan görevini yapamıyorsa, annelerin feryatları, acıları bile onun kulaklarına henüz ulaşmamışsa o kişi oradan ayrılmalı. Bu görev de Sayın Davutoğlu’na düşüyor. Anayasanın 112. maddesinin gereğini yerine getirin. Siyasi sorumlu kimse, sorumluluğunun gereğini yerine getirsin.

Devlette ciddi bir çürüme var. Eğer bir hükümet bir ilin emniyet müdürünü atamaktan acizse orada bir çürüme var demektir. Devleti devlet yapan liyakat sistemidir. İşi ehline verme sistemidir, devleti devlet yapan. Devlette çürüme olduğu için liyakat sistemi bitmiştir, ona geri dönmek zorundadır. Bunu yaptığımız takdirde terörle mücadele konusunda en yetkin insanları sorumluluklarının başına getirmiş oluruz. ‘Ben her şeyi bilirim, kimsenin düşüncesine ihtiyacım yok’ derseniz, bugünkü Türkiye Cumhuriyeti tablosuyla karşı karşıya gelirseniz, en büyük acımız bu”

“BECERİKSİZLİĞİ HALKA FATURA ETMENİN ANLAMI NEDİR”
“Üzülerek ifade etmek istediğim bir konu, hepimizin izlediği gibi neredeyse her televizyon haber kanalının içinde bir hükümet komiseri arkadaşımız vardı. Halka şunu anlatıyorlar, ‘terörle yaşamaya alışmalıyız.’ İyi de, yani niye terörle yaşamaya alışmalıyız? Bir beceriksizliği halka fatura etmenin anlamı nedir? Bunun ahlaki bir yönü var mıdır acaba? Hangi gerekçeyle siz televizyonlara çıkıp ‘terörle yaşamaya alışmalıyız’ diyorsunuz. Bir beceriksizliğin üzerini kapatmaya çalışıyorsunuz. ‘Aydın’ diye, ‘okumuş, yazmış’ diye geçiniyorsunuz. Televizyon ekranlarına sizi beceriksizliği kapatmak için değil, sorunu nasıl çözebiliriz diye çıkarmaları gerekir. Yani bu hükümet terörü sürdürecek, ‘Ey Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları sizler de terörle yaşamaya alışın.’ İyi de neden? Türkiye Cumhuriyeti bu kadar beceriksiz mi? Güçlüdür, Türkiye Cumhuriyeti. İç dinamikleri vardır, olayları çözme yeteneği vardır. Sorunun çözümü konusunda açık ve net, emin olun hükümet cumhuriyetin kuruluş ayarlarına dönsün terör en kısa sürede çözülür.”

“CHP, TERÖRE KARŞI KARDEŞİM, BU KADAR AÇIK, NET”
“Neden birinci sınıf demokrasiyi getirmiyorlar bu ülkeye? Bir daha bomba patlamasın diye bunun alt yapısını neden oluşturmuyoruz? Neden önlemlerini almıyoruz. Zaafı olan kurumların yöneticilerini alırsınız görevden, almazsanız o zaafa siz de ortak olursunuz. Ben bunları anlattım diye yine, ‘CHP karşı’ diyecekleri. Evet, CHP teröre karşı kardeşim, bu kadar açık, net. CHP anaların ağlamasını istemiyor, bu ülkede evlat acısı istemiyor. Bu ülkede huzur içinde, barış içinde, kardeşçe yaşanmasını istiyoruz. Bunu da demokrasi ve özgürlükler çerçevesinde istiyoruz. Biz bunu istiyoruz. Onlar neyi istiyorlarsa çıkıp biri anlatsınlar.”

Toplantıya, Grup Başkanvekilleri ile MYK üyeleri de katıldı. Öte yandan Kılıçdaroğlu, terör saldırısında hayatını kaybedenler için bugün ikindi namazını takiben Karşıyaka Camii’nde düzenlenecek cenaze törenine katılacak. 










HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.