Sendikalaşmanın önündeki engeller kalkmalı...

Sendikalaşmanın önündeki engeller kalkmalı...
Arzu Çerkezoğlu: SendikalDİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, İşverenlerin hukuksuz politikaları karşısında devleti yönetenlerin tutum alması gerektiğini belirterek, “Yasalar sendikalaşmanın engellenmesi için olanak veriyor. Bunlar değişmeli, en önemlisi z


 

Gülgün Feyman ile Beni İkna Et programına konuk olan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, önemli açıklamalarda bulundu. Gülgün Feyman ve Mehmet Mert'in sorularını cevaplayan Çerkezoğlu, “Bütün bir toplum açısından, işçiler emekçiler açısından yaşam şartları giderek zorlaştı. Özellikle yılbaşından bu yana yaşanan krizin daha da derinleşmesi her şeyi olumsuz etkiledi. Milyonların sıkıntı çektiği bir dönemdeyiz. Asgari ücrete zam yapıldı ama o ücret elimize geçmeden eridi. Bizim önerimiz asgari ücretin 5 bin 200 lira olmasıydı. Ama yapılan ücret artışlarının yetersiz olduğunu muhakkak. O eylemler devam ediyor. İş yeri eylemleriyle müadelemiz sürecek” dedi.


8 buçuk milyon işsiz var

“Türkiye'de her şey işçilerin sendikalaşmasının önünde engel. Yasalar, devletin tutumu maalesef sendikalaşmanın önünde engeldir” diyen Çerkezoğlu, “Gerçek anlamda Türkiye'de sendikalaşma oranı sadece yüzde 10. Yani her 100 işçiden sadece 10'u sendikalı. Sendikal haklarını kullanan işçiler ise yüzde 7 oranında. Sürekli olarak emeği ucuzlatan politikalara maruz kalıyoruz. Mevcut siyasi iktidar 20 yıldır emeğin ucuzlatılması ve Türk lirasının değerini kaybetmesi üzerine çalışıyor. Bu yüzden sendikalaşmaya karşı işçileri işten çıkarmaya kadar varan bir işveren tutumu var. Hükümette bu olup bitenlere sessiz kalarak bu tutuma destek oluyor. İşverenler cesareti hükümetten alıyor. Bugün işsizlik rakamları açıklandı. Son 1 yıl içerisinde işsizlik ciddi anlamda arttı. Şu an Türkiye'de 8 buçuk milyon işsiz var. Bu işsizlerin yarısı da iş bulmaktan umudunu kesmiş. Bir de sendikalaşmanın önünde engeller var. İşten çıkarmalar var. İşçiler bu ortamda ciddi hak kaybına uğruyor. Hepimizin alım gücünün olağanüstü derecede düştüğü bu süreçte sendikalı olmak son derece önemli. Sendikalaşmanın önündeki engeller kalkmadan bu düzen düzelmeyecek” ifadelerini kullandı.


İktidar sessiz kalıyor

İşverenlerin hukuksuz politikaları karşısında devleti yöneten siyasi iktidarın tutum alması gerektiğini belirten Çerkezoğlu, “İşçiler sendikalı olduğu için işten çıkarılmamalı. Ülkeyi yöneten siyaset işverenleri bu anlamda cezalandırabilmeli. İşverenler her hukuksuzlukta iktidara yaslanıyor. Bir de sendikalar yasası; sendikalaşmaya engel çıkarmak üzerine kurulu. Sendikal hakları güvence altına alan yasanın elden geçirilmesi lazım. Hatta işçileri sendikalaşmaya özendirecek bir tutumun izlenmesi lazım. Dolayısıyla buradaki asıl mesele; işçilerin sendikalaşması önündeki engellerin kaldırılması yönünde olmalı. Sanki sendikalı olan işçi düşman. Öyle bir anlayış var. Sendikalı işçiyi işten çıkarmanın tek yolu görüyorlar iktidar da sessiz kalarak bu zihniyete ortak oluyor. Oysa işçiler sendikalı olabilir, kimse bu yüzden işten çıkaramaz, mobbing uygulamayamaz. Bu anlamda sendikal mevzuatın iyileştirilmesi lazım. Mesela toplu sözleşme kavramımız da çok dar. Oysa bunun da artması lazım. Toplu sözleşme kapsamındaki işçinin artması lazım. Bunlar ne kadar düşükse o ülke bir asgari ücretliler ülkesi haline gelir. Asgari ücret bu ülkede ortalama ücret. Birçok ülkede asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 2'dir. Biz de ise bu oradan yüzde 50'den çok. İnsanca yaşanacak bir çalışma rejiminin inşa edilebilmesi için tek yol sendikalaşmadır” açıklamasını yaptı.


Yasalar değişmeli

12 Eylül'le birlikte baraj sisteminnin getirildiğini, ifade eden Çerkezoğlu, “Bir sendikanın toplu sözleşme imzalayabilmesi için o iş yerindeki işçilerin yüzde 50 artı birini örgütlemesi gerekmektedir. Bu mevzuatlar sendikalaşmanın önündeki engellerin başında geliyor. Bununla ilgili, baraj sistemleri, yetki prosedürleri mesela. Biz çoğunluğu alıyoruz, işveren hemen itiraz ediyor. İşçileri farklı şirketlere bölüyor. Bu yüzden 6-7 yıl süren yetkilendirme davaları var. O süreçte ne işçi kalıyor ne hak mücadelesi. Yani yasalar sendikalaşmanın engellenmesi için olanak veriyor. Bunlar değişmeli, en önemlisi zihniyet değişmeli. Sendikalı olmanın işçinin hakkı olduğu bilinmeli. İşçi, işveren karşısında bu düzende yaşayınca köle gibi yaşamak zorunda kalıyor” dedi.


DİSK'e olan güven artıyor

DİSK'in en son 2 yıl önce 16'ıncı genel kurulunu gerçekleştirdiğini belirten Çerkezoğlu, “Hemen ardından da pandemi geldi o nedenle birçok çalışmamızı yapamadık. Ama biz genel kurulumuzu, 2020'lerin DİSK'i diye gerçekleştirdik. Çünkü dünya yerinde durmuyor. Çalışma hayatında da değişen dinamikler var. Dolayısıyla endüstri ve yapay zekanın tartışıldığı bir dönemde insanlar 19'uncu yüzyılın çalışma şartlarına mahkum ediliyor. Bu yüzden biz de bir örgütlenme seferberliği başlattık. Bu anlamda da DİSK olarak bütün araçlarla sendikalı olma anlamında tüm işçi arkadaşlarımıza ulaşmaya çalışıyoruz, onları sendikalı olmaya çağırıyoruz. Yaşadığımız bu sistemi görüyorsunuz. Pandemide de gördük. Mevcut sistemin artık işçilere vereceği hiçbir şey kalmadı. İşçi sınıfının tek çıkış yolu örgütlü olmak, sendikalı olmaktır. Türkiye'nin her yerine gidiyoruz DİSK'e olan ilgi ve alaka çok güzel. DİSK'e olan güven artıyor. Bütün sendikalarımızdaki örgütlenme dinamikleri çok gelişiyor. Türkiye'nin her tarafında işçiler DİSK'le buluşmayı bekliyor. Biz de bu anlamda mücadele ediyoruz” diye konuştu.


12 EYLÜL'DEN KALAN YASALAR HALA HAYATTTA

“Sistem patronu alkışlamaya yönelik kurulmuş bir sistem. Oysa ekonomi emekçiler sayesinde dönüyor” diyen Arzu Çerkezoğlu, “Bu noktada mücadele veriyoruz. Bu mücadele oldukça anlamlı. Ama 12 Eylül'den kalan yasalar hala hayattta. 12 Eylül işçi sınıfına karşı bir sermaye darbesiydi. İşte o 12 Eylül zihniyeti bütün yasal düzenlemeleriyle güçlenerek devam ediyor. Çünkü 24 Ocak 1980 ekonomik kararları ucuz emek üzerine kurulu, bütün politikaların sermaye lehine tescillendiği bir ekonomik tercihtir. Bu kararların hayata geçebilmesinin tek yolu işçilerin örgütsüz olmasıydı. İşte o yıllardan bu yıllara aynı zihniyeti sürdürüyorlar. 12 Eylül'de biliyorsunuz DİSK kapatıldı 11 yıl kapalı kaldı. O günden bugüne bu zihniyet hala yaşıyor. Biz bunlara karşı mücadele ediyoruz. Çalışma mevzuatı demokratikleşmeli, fiili ve yasal engeller kaldırılmalı. Çünkü bir ülkenin gelişmesinin en önemli göstergelerinden bir tanesi işçilerin örgütlülük düzeyidir. İşçiler çalıştığı için ürettiği için her şey var. İşçiler durursa hayat durur. Bizlerin alınteriyle yürüyen bir hayat var. Dolayısıyla biz çalışıp, üretiyoruz. Bizim ürettiğimiz değerlerle ekonomi büyüyor. O nedenle bizim en somut en sade sloganımız; Biz çalışıyoruz, biz üretiyoruz. Türkiye büyüyorsa bu büyümeden hakkımızı istiyoruz. Pandemi mesela. 2 yıl oldu. Bütün dünya ülkeleri ciddi ekonomik sorunlar yaşadı. Ama biz fazlasını yaşadık. Emeğin toplam ürettiği değerden aldığı pay geriledi. Sürekli de geriliyor. Ama sermayenin kar marjı sürekli artıyor. Sermaye yüzde 50 katkı alırken şimdi yüzde 55 alıyor. İşçilerin ise hakları sürekli düşüyor” ifadelerini kullandı.


VERGİDE ADALET OLMADAN GELİRDE ADALET OLMAZ!

İşçinin yükünü azaltacak adaletli bir gelir politikasına ihtiyaç duyulduğunu belirten Çerkezoğlu, “Ama vergide adalet olmadan gelirde adalet olmaz. Ve dünyanın en adaletsiz vergi sistemlerinden bir tanesi Türkiye'de devletin topladığı vergilerin yüzde 65'i dolaylı vergiler. Bu dünyanın hiçbir yerinde yok. Zenginin de yoksulun da aynı oranda ödediği verginin gerçekten dünyada hiçbir örneği yok. Bu vergi oranları kabul edilebilir düzey değil. Heme elektrik, su ve doğalgazdaki zamlar geri alınmalı. Hem de KDV'nin, ÖTV'nin sıfırlanması lazım. Özellikle temel gıda maddelerinde bunun olması şart. Derin bir fakirlik var. Bu ortamda önce karnımızı doyurabilmeliyiz. Ama bunlar bile lüks haline geldi. Gerçekten şu an pazara, manava gittiğimzide temel gıda maddelerine bile ulaşamayacak hale geldik. Pazar tezgahlarındaki ürünlerin kiloyla yazıldığı dönem bile bitti. Artık pazarcılar bile yarım kilo kabak şu kadar diye yazıyor. Mevsimin meyvesini, sebzesini bile yiyemediğimiz alamadığımız bir dönemi yaşıyoruz. O yüzden indirime gidilmesi şart. Özellikle elektrikte indirime gidilmeli, zamlar geri alınmalı. KDV yükü de ortadan kaldırılmalı” uyarısını yaptı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.