İki Hazirandı sıcaktı,gençlik o gün ayağa kalktı.
Kesmeseydi yolları palacılar,panzerler
Çağlayanlar gibi Taksim’e akacaktı.
Ali İsmail Korkmaz’dı, can alsa da akrepten,
En önünde yürüyordu kortejin,puştu gözeterekten.
Adres sormayan mermilere hedefti.
Haziran ateşinde zulmü sineye çekecekti.
Gaz bulutu içinde kaldı nefessiz.
Pusuya düşürüp dört milisle üç polis,
vurdular aralıksız:”Bi daha bi daha!”
İlk darbeyle beyni zonkladı,gözleri karardı.
Uyuştu elleri,ayakları;derin uykuya daldı;öylece kaldı
Zaman sonra kalktı;sendeledi;baktı,
Başı ağır mı ağır,bilinci bulanıktı.
Ense köküne inen postal darbesi,duyduğu son acı oldu.
Uyanacak kalkacak derken,tabuta koydular 19’unda onu.
Anası ağladı,ülke ağladı.Kaderde bu yaşta ölmek mi vardı?
Ağıtlar yakıldı Ali’ye:”Seni öldürende yoktur din iman”
Çığlığı hala barikatları aşıyor.
O,gül bahçesinde gibi tarihte dolaşıyor.
Ahmet Atakan ona elleri kanda yetişiyor.
“Ölmek var dönmek yok dostum!”
Bu çimde hayattan ne hazin koparıldık
“Bu daha başlangıç” millet,eylül düşüne yattık.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.