Ökkeş Ağaoğlu

Ökkeş Ağaoğlu

Halk Hareketini 10 Ağustos’ta Sandıkta Görmeliyiz

HAFTALARDIR yazdık durduk. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun CHP tarafından bir dayatma politikası olduğunu yazdık. Emine Ülker Tarhan’a şans verilmediğini... Oysa bu şans tanınsaydı, sokakların şimdi Türk bayraklarıyla donatılacağını sürekli ifade ettik. Ama artık öyle bir güne geldik ki, 10 Ağustos için ne aday zenginliğini görebiliyoruz... Ne de Emine Ülker Tarhan’a verilmesi gereken imzaların, aslında Atatürkçü gönüldaşlara verilecek bir şansın olduğunu...

 Bugünden tezi yok, artık Atatürk’ün askerlerinin vereceği oy belli oldu: Ekmeleddin İhsanoğlu.
Neden bu hale geldiğimizi zaten bol bol anlatmıştık. Ancak durum öyle bir hal aldı ki, artık ne birilerini eleştirerek 10 Ağustos’a zarar vermek istiyoruz... Ne de CHP’yi ve MHP’yi eleştirerek AKP’nin ekmeğine bal çalmak istiyoruz... Bugün ve bu saatten sonra artık akıllı oturup akıllı düşünmemiz gerekiyor. Çünkü eleştirilerin devamını getirmek için yazmaya devam edersek, kendimize zarar vereceğimizi de çok iyi biliyoruz. Onun için, ne yaparsak yapalım... Ne düşünürsek düşünelim...

Ne yazarsak yazalım... Artık bu saatten sonra Ekmeleddin Bey’e oy
vermekten başka çaremiz yoktur. Çünkü eğer vermezsek... Eğer “Banane ya... Kılıçdaroğlu bana mı sordu adayı?.. Beni adam yerine mi koydu?.. Onun için ben sandığa falan gitmiyorum” diyerek protesto edersek... Daha doğrusu sandığa küsersek, işte o zaman yandığımızın resmidir. Düşünün, hatalarıyla ve dayatmacılık baskısıyla Kılıçdaroğlu’nu haklı olarak eleştirdiğimizde bize açık kapı bırakmadığı için sandığa gitmezsek eğer, Türkiye Cumhuriyeti’nin yasalarına ve kanunlarına hiç uymayan bir yönetim şekline oy vermiş olacağız. Yani bu seçime katılmazsak eğer, Türkiye’nin özgür düşüncelerine paranga vuracak yasal düzenlemeleri tek tek göreceğiz.

Hatta o haksız yasalardan bir türlü kurtulamayacağız. İşte onlardan kurtulmanın (bugünden itibaren) tek yolu, Ekmeleddin Bey’e oy vermekten geçiyor. Eğer oyumuzu Ekmeleddin Bey’e verirsek, AKP’nin üstünlük tavrına iyi bir ders vermiş olacağız. Ayrıca... Ekmeleddin Bey’i beğensek de... Beğenmesek de... Tek aday olarak onu görmekteyiz. Şu saatten itibaren yapacak hiçbir şeyimiz yok. Ama yapacağımız çok önemli şey var: Sandığa gideceğiz ve oyumuzu kullanacağız. “Hayır, ben kullanmayacağım” diyorsan... Açıkça gidip AKP’ye oy vermen gerekiyor. Çünkü verilmeyen oylar aynen iktidara yöneliyor.
HAKSIZ REKABETİ BİLE BİLE OY KULLANMAMAK, ÜLKENİN KADERİNİ AKP’YE TERK ETMEKTİR!..

Adaylara yönelik programlar parasal yönden sıkışık hal aldığı için, çareyi vekil maaşlarından gelecek yardımlarda  aranmakta. Daha doğrusu yardımların 9 bin lirayı geçmemesi üzerine yasalaştırılan durum... Aynı şekilde iktidar partisini de kapsamakta. Ama gelin görün ki iktidar, ne başbakanlıktan istifasını verip adaylığını sürdürmek istiyor... Ne de miting alanlarını yine eski bildik yöntemlerin dışına çıkarak hareket etmek istiyor. İktidar, her türlü yardımın ve düşüncenin kendisinde bulunduğunu elle tutulur şekilde hissetmek istiyor. Hem de hissediyor.
Seçim meydanlarında cumhurbaşkanlığı adaylığını değil...

Adeta parti sloganlarının ruhunu hissetmek mümkün. Nerede?.. Başbakanın, cumhurbaşkanlığı için yaptığı miting alanlarında...
Peki bu alanlarda toplananlarda, gerçekten cumhurbaşkanlığı adaylığını hissettirecek düşüncede insanlar mevcut mu?.. Hayır... Değil... Aksine, iktidar partisinin hatibi, eski defterleri ve eski siyasi uzantıları devamlı deşelediği için, hem başbakanlık seçimini hatırlatıyor... Hem de yerel seçimlerdeki çıkışları... Oysa cumhurbaşkanlığı seçimi böyle olmamalıdır.
ADAYLAR BATILI ÜLKELERDE OLDUĞU GİBİ NEDEN TELEVİZYONLARA ÇIKIP KENDİLERİNİ DAHA İYİ İFADE ETMEZLER?..

– Adaylar, televizyonların karşısına çıkıp kendilerini ve yapacaklarını anlatmalıydılar.
– Yasal zemin içinde hareketle Türkiye’nin önünü açabilmek için nelerin yapılması gerektiğini kamuoyuna tek tek anlatmalıydılar.
– Karşısındakini yenebilmenin en güzel yolunun karşılıklı fikir atışmalarıyla mümkün olacağını düşünmeliydiler...
Oysa bunlar yapılmadı.
Nedense bunlar yapılmadığı gibi, yapmak isteyenlerin de suç işliyormuş
düşüncesine tabi tutulduklarını her vesileyle hatırlatmaya çalıştılar.
Çalışan kim?..
Elbette iktidar..

Peki iktidar ne yapmak istiyor?..

1– Karşımda kimse olmasın...
2– Tek başıma seçime girerek sadece benim adaylığım ve benim partim Meclis’te olsun...
3– Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk ve yasal çerçeveden çıkıp, kendi kanunlarının işlerliğini hayata geçirmek olsun...
4– Meclis’te alınan bütün kanunların aynen geçmesine yönelik alternatif yasaların Anayasa Mahkemesi tarafından geri dönmemesini sağlamak olsun...
5– Atatürk’ün kahramanlıklarını bir çırpıda silip, kendi yıkım politikalarını bir an önce hayata geçirmek olsun...
6– Milli Eğitim dalında yapılan bütün değişikliklerin hiçbir yere çarpmadan aynen yasalaşmasını sağlamak olsun...
Daha buna benzer birçok değişiklikleri kanunlaştırmak... İşte bunların hepsi, yeni seçilecek cumhurbaşkanının adaylığı çerçevesinde daha da çoğalacak ve hiçbir yere de çarpmayacak.
Ama bu bünyeyi elde etmek için ne lazım?.. İktidarın kendi adayını Köşk’e çıkarması lazım. Bu da başbakanı o kadar hevselendirmiştir ki, kendi adaylığını koymaktan başka çaresi kalmamıştır.

Neden biliyor musunuz?..

Eğer başka bir aday göstermiş olsaydı, hem 70 milletvekili büyük sorun çıkaracaktı... Hem de çıkardıkları adayın kazanamaması halinde iktidarın çöküşü amansız olacaktı. İşte bu yüzdendir ki, 10 Ağustos’ta sandığa gitmeliyiz. İşte bu yüzdendir ki, oyumuzu kullanmalıyız. Yok eğer, “Ben oy - moy kullanmayacağım. Banane... Kılıçdaroğlu ve Bahçeli, Köşk adayını belirlerken bana mı sordu?” lüksüne sahip değiliz artık. Durum öyle bir hal almıştır ki, geri dönülmesi imkansız bir yola girilmiştir. Bu yolun aşılması ve iktidar partisine teslim olmamanın tek adresi Ekmeleddin Bey’e oy vermekten geçiyor. Ağır eleştiriler bir kenara bırakılmalıdır. Bakın bugün Atatürk Düşünce Derneği de her ne kadar Ekmeleddin Bey’e karşı gelse de, akıl ve bilincin yolunun Ekmeleddin Bey’e oy vermekten geçtiğini basın toplantısında tek tek anlatmıştır.

 Bugün her ne kadar Kılıçdaroğlu’nu ve Bahçeli’yi haklı olarak eleştirsek de... Şu saatten sonra yapacak hiçbir şeyin olmadığını kabul etmemiz gerekiyor. Ekmeleddin Bey’e oyumuzu atarak iktidara teslim olmamamız gerekiyor. Eğer oyumuzu Ekmeleddin Bey’e vermezsek, Erdoğan’ın adaylığını resmen onaylamış oluruz. Yarın veya öbürgün oluşabilecek herhangi bir haksızlıktan dolayı da, kimseyi suçlamaya hakkımızın olmadığını kabul etmemiz gerekiyor. Aslında biz hem Kılıçdaroğlu’nu ve hem de Bahçeli’yi en acımasız şekilde eleştirenlerdeniz. Ama bu eleştirileri artık cumhurbaşkanlığı seçiminden sonraya bırakmalıyız. Eğer bırakmazsak, oy kullanacak çok
kişinin kafasını karıştırmış ve yıpratmış olacağız. Sonuçta da kazanan Erdoğan olacak. Sadece Erdoğan mı?.. 

Tabii ki hayır. Kazanan, Kürtlerin özgürlüğünü korumak adına parti kuran Meclis’teki BDP’nin de istekleri tek tek yerine gelmiş olacak. Gerçi bazı şeylerde ne kadar geç kalmış olsak da... Yeni seçilen cumhurbaşkanının Ekmeleddin Bey olmasını... “Türkiye Cumhuriyeti’ni ve yasalarını yıkan (ve yıkmak isteyen) kişilere ve partilere karşı amansız mücadele edeceğini görmeliyiz.” Yani, halk hareketine sahip çıkmalıyız. Halk hareketini 10 Ağustos’ta seçim sandıklarında görmek için oyumuzu kullanmalıyız. Eğer oyumuzu Ekmeleddin Bey’den yana kullanmazsak, ülkemiz (askeri darbe benzeri) 10, hatta 20 yıl daha geriye gider.

Ayrıca... Baskıcı hareketle bize yeni adayı dayatan Kılıçdaroğlu da şu andan itibaren hayatının riskine girdiğini biliyoruz. Bu öyle bir risk ki... Ne Atatürk Cumhuriyeti’nin önündeki uçuruma benzer.. Ne de yıkım projelerine... Bu riskin adı, CHP’dir. Yani Kılıçdaroğlu başarısız olursa, CHP’nin sessizleşmesine... Adeta kapatılmış gibi bir duruma dönüşeceğini çok iyi bilmekte. Bahçeli ve MHP de aynı kategoriye girmekte. Evet, herkes 10 Ağustos’ta seçim sandığına gitmeli ve AKP iktidarının dayatmacı politikalarına karşı, Ekmeleddin Bey’e oy vererek dur demelidir.
Başka çaremiz yok.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ökkeş Ağaoğlu Arşivi