Mehmet Mert

Mehmet Mert

Hemşehri olanlar hemfikir olamayanlar!

Hemşehri olanlar hemfikir olamayanlar!

 Hemşehri kültürü sanırım insanlık oldu olası vardır.

Şöyle girelim konuya.

Şayet uzayda yaşam ilerleyip yarın öbür gün orada da parsel parsel haritalar belirlense, adres belirlense, vatan belirlense.

Bu defa da hemşehri olarak galiba sen hangi kıta dansın muhabbeti ortaya çıkar.

Mesela en azından şunu biliyoruz.

Yurtdışına çıktığımızda bütün Türkler hemşehrimiz oluyor.

Büyükşehirlerde yaşadığımızda bütün dedemizin memleketinde doğanlar hemşehrimiz oluyor.

Kütüğümüz olan yani doğduğumuz şehirlerde yaşadığımızda bu defa aynı ilçeden olanlar, sonra aynı köyden aynı mahalleden olanlar, daha sonra aynı aileden ve aşiretten veya soydan olanlar, biraz daha ileri gidersek aile arasında bile yok anama benzeyenler babama benzeyenler olarak ayrışmaya çalışıyoruz.

Kısaca illa da birilerine benzeyeceğiz.

Birilerinden olacağız.

Veya zorla birilerini yanımıza çekeceğiz.

Mehmet Mert

*

Neden bu konuya girdim değil mi?

Anlatayım.

Dün sabah Esenyurt Kars Ardahan Iğdır İş Adamları Derneği'nin basın toplantısındaydık.

KAI'liler 3-6 Kasım 2016 tarihleri arasında Beylikdüzü ve Esenyurt'ta tanıtım günleri düzenliyorlar.

Hem hemşehrileri olarak hem de bir basın mensubu olarak bu tanıtım günlerini biz de takip edeceğiz, yazacağız çizeceğiz.

Alışveriş de yapacağız.

Hatta belki de ilk alışverişi daha tanıtım günleri açılışı yapılmadan ben yaptım.

Tanıtım günleri yapılan alanı dolaşmaya gittiğimizde kendi köyümden (Arpaçay) gelen patatesleri gördüğümde dayanamadım.

Patates seven birisi olarak anında 2 torba patatesi alıp arabaya attım.

*

Anlayacağınız tanıtım günleri adı altında 3 gün boyunca panayır havası esecek.

Kars, Ardahan ve Iğdır'dan gelen yöreye ait ürünler bu çadırlarda satılacak.

Alanı dolaştığımızda arkadaşlara da söyledim.

Bakarsınız benim hemşolar bu ortamı çok sever, bereketli ticaret yaparlar ve bir bakmışsınız Beylikdüzü Meydanı sürekli KAI'lilerin pazarı haline gelmiş.

Yılda bir hafta tanıtım günleri değil de; ayda bir kaç defa bir bahane ile stant açıldı mı ooooo.

Gel keyfim gel.

İşin şakası bir yana ne diyorduk, hemşehri olanlar ve hemfikir olmayanları yazacaktık.

*

Çok sık hatırladığım ve kullandığım bir İngiliz

atasözü vardır; 'Aynı evde 100 yıl yaşamayanlar, aynı kentli olamazlar' diye.

Oysa bizler bırakın yüz yıl aynı evde yaşamayı, on yıl aynı evde veya on yıl aynı mahallede yaşayanların o mahalleye heykelini dikmeye kalkıyoruz.

Memur ailesi oluruz 3-5 yılda bir şehir değiştiririz.

Tüccar oluruz, ekmeği nerde bulduk oraya taşınırız.

Gariban, işsiz, emekçi oluruz, yine ekmek nerde bir oradayız.

Zengin oluruz, halimiz vaktimiz yerindedir bu defa da keyiflenerek şehir değiştiririz.

Hem de defalarca.

Bir Ege'ye.

Bir Akdeniz'e.

Bir Karadeniz'e.

Zıplarız da zıplarız.

Anlayacağınız göçebe milletiz vesselam.

*

Bir başka değişle; belki doğduğumuz köy aynıdır ama aldığımız kültür çok farklı.

Belki dedelerimiz kardeştir ama bizler çok uzak akrabayız.

Belki bir süre aynı okulda aynı sınıfta bulunduk ama sonra aramıza mesafeler girdi.

Belki kardeş kadar yakınız ama bizler bir birimize iki kıta kadar uzağız.

Belki aynı anne, aynı babadan dünyaya gelmişiz ama başkalarını anne bilmişiz baba bilmişiz.

Ve yine anlayacağınız aynı şehirde doğmakla, aynı dedelerden dünyaya gelmekle, aynı aileden olmakla hemşehri de olunmuyor, hemfikirli de.

Nedeni çok basit.

Aynı evde doğuyor başka evlerde büyüyoruz veya yaşıyoruz.

Aynı memlekette doğuyor başka memleketlerde yaşlanıyoruz.

Aynı okulda eğitime başlıyor başka diplomalara sahip oluyoruz.

Aynı anne ve babadan dünyaya geliyoruz ama başka anne ve babalar ile hayatı paylaşıyoruz.

Hal böyle olunca da hemşehri oluyruz ama her zaman hemfikir olamıyoruz.

*

Peki bu durumun ne gibi sakıncaları var?

Buna sakınca demek ne kadar doğru bilmiyorum ama artık sadece hemşehri olmak iyi bir iletişim kurmak için, iyi bir arkadaşlık kurmak için, yaşamın her alanını her rengini iyi bir şekilde paylaşmak için yeterli değil.

Hemşehriliğin yanına başka şeyler de koymak gerek.

Hayata ortak noktalardan bakmak.

Hayatı anlaşılır kılır pencerelerden bakmak.

Hayatı tam anlamı ile anlamasak bile (daha tam anlamıyla anlayan çıkmış mıdır bilmiyorum) anlama yolunda çaba sarf etmek gerek.

En azından bu özelliklerin bazılarını da bir arada bulundurusak o zaman aynı zamanda hemşehri olanlarla da dostluk kurmak, arkadaşlık kurmak müthiş keyifli bir şey olur.

Benim hayatımda az da olsa var oradan biliyorum...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Mert Arşivi