Kamuran Akdemir

Kamuran Akdemir

HER HAYAT BİR FİLM ASLINDA

HER HAYAT BİR FİLM ASLINDA

Bir film izlersin, kim bilir ne kadar sürede çekilmiş... 
Sen bir saat içinde izler bitirirsin ama bazen günlerce düşünürsün.
Dün gece tek başıma tesadüfen bir film izledim.
17 yaşında lise öğrencisi bir genç kız, yapması gereken ödev kâğıdına tüm hayallerini yazıyor. Onu sevdiğinden habersiz olan sınıf arkadaşının ellerinden tutuyor ve o gün güneş tutulması yaşanıyor. Genç kız tam o sırada bir dilek diliyor ve gözlerini açtığında dileğinin kabul olduğunu aradan 17 yıl geçtiğini görüyor. 
...ve o gün kurduğu hayalin hiçte iyi bir hayal olmadığını anlıyor. Deli gibi sevdiği genç ile mutsuz, en çok başarılı olmak istediği işte başarılı ancak yine mutsuz. En yakın arkadaşı ondan nefret eder olmuş ve o dünyasını unutmuş.
Sonra tekrar geçmişe dönüyor ve her şeyi düzeltebiliyor. 
Filmin adını bulamadım.
Ama süperdi...
Çokta düşündürücü...
Aniden 12 yıl önce okulların kapandığı, benim yalnız başıma koridorda ki kalorifer peteğinin üzerinde oturup, kendi kendime düşündüğüm o gün aklıma geldi. 
"19 Mayıs Lisesi, ne olacak şimdi?" demiştim. 
Evlenecek miyim ben de? 
Kiminle? 
Benimde bir gün çocuklarım olacak mı, ben de anne olacak mıyım ya da çalışacak mıyım, hayatım ne olacak?" diye düşünürken okul hayatımın bitmesine de ağlıyordum. 
Sonra arkadaşım Esen yanıma geldi. Birlikte okulun bahçesine çıktık. Asla ayrılmayacağız diye sözler verdik. Bir daha görüşemeyeceğimizi tahmin etmeyerek... Esen bana, "sen zengin biriyle evlenir, bir sürü de çocuk yaparsın," demişti. Bende ki o ışığı, o günlerde fark etmişti herhalde. Ben ise, "yok canım ne evleneceğim," demiştim. 
İyi de hayaller neden bu kadar basitti o zamanlar.
Hayat bu kadar basit miydi ki?
Tıpkı o filmdeki gibi günümüzden geçmişe dönebilseydim eğer; bir kere 30 yaşından önce asla evlenmezdim. 
Babamın sadece bir kaç ay için gittiği o gün, kardeşim Kenan merdivenlerde "Gitme baba!" diye bağırırken ben koşarak iner, "Gitme baba, bu bizi son görüşün olacak, döndüğünde ne evin, ne de bir ailen olmayacak ve sen bu gidişinden dolayı dönüşünde kanser olup öleceksin. Sağlığına iyi bak baba, 08.08.2012 de son nefesini vereceksin," diyebilseydim. 
3 yıl çocuğu olmadığı için evde misafir varken, o kalabalığa aldırmadan, namaz da secdeye kapanıp ağlayan Esen gül ablaya, 
"Kaldır başını, seninde bir gün çocuğun olacak ve sen onun kıymetini, onu elde etmek için döktüğün gözyaşlarını unutacaksın," diyebilseydim.
Üniversite sınavını kazanıp İstanbul’a giderken, kardeşim Kenan’ın; 8 yıl geri gelmeyeceğini, rüyalarımda adını sayıklayıp, ağlayarak uyanacağımı bilseydim, ona giderken; "Git bir daha asla gelme! Yeter artık senden çektiğim," diye bağırmaz, "Ne olur unutma bizi, seni çok seviyoruz, noluuur ÇABUK GEL," demez miydim? Eğer annemlerim Kıbrıs’a taşınacaklarını, beni bırakıp gideceklerini bilseydim, her gün işten geldiğim de ve işten geldiğinde abim ile tekvando yapmak yerine, ona sarılmaz mıydım? Onlardan böylesi ayrılacağımı bilseydim... Kilis den bin bir umutlarla taşınırken 21 yıl sonra geri döneceğini bilseydi annem, yine de gider miydi?
Eşimle evleneceğimi bilseydim, o gün; 31.12.2002 saat 17,00'de ellerim titreyerek asmalı konak cafenin önünde derin bir nefes alıp, onunla tanışmak için içeri girmek yerine, deri mantomun eteklerini yeniden kıvrayıp o yağmura aldırmadan otobüs durağına koşar mıydım?
Peki, ben babama o gün "Gitme! Ailen kalmayacak," deseydim babam yukarı çıkıp bize ne yapardı? Öleceği günü ona söyleseydim sigarayı bırakır mıydı?
Esen ablaya; "Çocuğun olacak ama sen çok bu yaşananları unutacaksın," deseydim yüzüme nasıl bakardı?
Kenan giderken; "Yine gel!" deseydim gelir miydi?
Kadirle buluşmasaydım o gün, kimle ve nasıl biriyle evlenirdim?
Çocuklarım kimler olurdu?
Evime PC almasaydım nasıl bu kadar şey öğrenirdim?
İnternet almasaydım hayatımı bu kadar sorgular mıydım?
İnternetle tanışmasaydım, bu hayata hangi gözlerle bakmaya devam ederdim?
İstanbul’un bu kadar güzel gelebileceğini, nemrut dağında güneşin nasıl doğduğunu?
Denemeseydim az şekerli çayın ağızda bıraktığı tadı, şekersiz kahveyi, Türkçeyi güzel konuşmak için çabalamayı, en güzel şarkıları, şiirleri kolayca dinlemeyi,
Mevlana'yı yine öğrenir miydim? 
Bu filmi izlemeseydim yine bunları düşünür müydüm?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kamuran Akdemir Arşivi