Ökkeş Ağaoğlu

Ökkeş Ağaoğlu

İlker Başbuğ, Feyzioğlu ve Sezer Köşk İçin Düşünülebilir!



CUMHURBAŞKANLIĞI adaylarımız hemen olmasa bile, yavaş yavaş
şekillenmeye başladı. Bazı isimler çıktı ve kamuoyuyla paylaşılması
bekleniyor. Bu isimler her ne kadar Köşk için ön sırada olsalar da, ön
sırada olmayan, ama yeri gelince de vatan için muazzam efor sarfeden
kıymetli insanlarımızla doludur.
Bu kıymetler içinde İlker Başbuğ haklı olarak ön sırada yerini
almaktadır. Başbuğ için düşünülen Köşk adaylığı her zaman
geçerliliğini korur. Çünkü devletin en üst kademesinde görev yapmış ve
hem sivil - hem askeri yönden Türk kamuoyuyla her türlü duygusallığı
paylaşmış ender ve kıymetli askerimizdir.
Ergenekon olarak geçen hapis hayatı ona daha çok kamuoyu
kazandırmıştır. Çünkü Atatürkçü kimliği ve Cumhuriyet ilkelerine olan
tam bağımlılığı böylece daha çok iyi anlaşılmış ve kutsal göreve hazır
olarak kendisinden beklenen beklentilere rahatlıkla cevap verebilecek
nitelikte bir vatanseverdir.
Hele ki siyasi yönden gerçekleşen hapis hayatındaki inişli - çıkışlı
hayat çizgisi, kendisine yönelik olumsuzluklara rağmen mücadele ederek
kendini kanıtlamış kıymetli bir komutanımız.
Atatürk Cumhuriyeti’ni korumak açısından her türlü direnişte konuşmacı
olarak görev almış ve laik Türkiye’nin laik olarak kalmasında büyük
katkı göstereceğini kanıtlamıştır. Bu açıdan bakıldığında, bana göre
cumhurbakaşkanlığı adaylığı için düşünülmesi gerekenlerin en başında
Başbuğ paşa olmalı diye düşünmekteyim.

BARO BAŞKANI METİN FEYZİOĞLU’NUN DA KÖŞK ADAYLIĞI DÜŞÜNÜLMELİDİR...

Hep söyler dururuz, devletin kıymetli erkanlarında ve halkla içiçe
olması gereken kurumlarında her zaman genç ve mücadeleci insanların
olması gerektiğini... Bu mücadeleler halka karşı değil, halkı rahatsız
edenlere karşı yapılanlardır. Bu gibi yerlerde görev almış olan halkçı
insanlarımıza yakınlık hisseden kişi de elbette ki cumhurbaşkanlığı
makamında olması gerekir.
Yani Köşk’e çıkması gerekir.
İşte bu isimlerden biri de Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’dur.
Neden Feyzioğlu diyoruz?..
Şunun için: En başta Türkiye’de hukukun işlemesine yönelik
çalışmalarını hızlandırmıştır. En basitinden Başbuğ Paşa için yaptığı
görüşmeler ve hukuki çerçevede izlediği yollar demokratik ilkelerin
izinde olmuştur. Her ne kadar hukuksuz hukuki şartların gündemde
olduğu görünse de Feyzioğlu, hukukun üstünlüğü açısından yola çıkarak
görüşlerini ön safta tutmuştur.
Baronun kuruluş yıldönümünde öne çıkan başlıklar, Türkiye için ayrı
bir şanstır. Hukukun olması gereken yerde iyi korunması gerekliliğini
hatırlatma yönünden üstlendiği görev, kayda değerdir.

AHMET NECDET SEZER, HER ZAMAN HUKUKU VE TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİ SAVUNMUŞTU...

Bugün Türk milliyetçiliğini adeta bölücülük ve ırkçılık olarak
nitelendirenler, Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığı döneminde bu
saçma sapan iddiayı gündeme getirememişlerdi.
Neden?..
Çünkü Türk milliyetçiliği ırkçılık değil, aksine her kesimi kucaklayan
ve birleştiren bir değerdir. Bu değeri her zaman gündemde tutan bir
şahıs olarak Sezer, ırkçılığa ve bölücülüğe karşı gelmiş biridir.
Bugün nedense Sezer’i hep kendilerine yanlış kişi olarak görmek
isteyenler, halâ hukuki yaklaşımları bir tarafa bırakarak eylemlerini
sürdürmeye çalışmışlardır.
Örneğin iktidarın önde gelenleri, bir keresinde “Bu cumhurbaşkanı bizi
hep engelledi. Ne çektik biz ondan” demediler mi?..
Dediler...
– “Peki çekilen neydi?” diye soracak olsanız, size şu karşılığı verirler:
– “Açılış yapıyoruz, engelliyor. Yatırım yapıyoruz görmüyor.
İmzalanması gereken bazı kanun maddelerini imzalamayarak bizi (yani
hükümetin icraatlarını) geciktiriyor. Türkiye’nin atılım yapması için
birçok konuda değişiklikler gerektiği halde Sezer, Köşk’te hep bize
set oldu...”
Bunu AKP iktidarı söylemedi?..
Söyledi...
Söyleyen kim?..
İktidarın genel başkanı...
Burada denilen şu olmalıdır: Ahmet Necdet Sezer, her zaman Türk
ulusunu yaşatmak için kağıt üzerinde değil, sosyal yaşam alanlarında
da kanıtlamış biridir. Onun döneminde ne andımızı “yasaklama”
iradesine gitmişlerdir... Ne de Atatürk ile ilgili olumsuz çıkışları
yapabilmişlerdir.
Ama bugün bu olumsuzlukların hepsini rahatlıkla yapabilmektedirler.
Neden?..
Bugün Çankaya’da oturan kişinin, Meclis’ten gelen her şeye imza attığı için.
O halde bugün bunların olmaması için...
Yaşanan bunca olumsuzlukları yaşatmamak için...
Türk halkının “Türk vurgusunu” değerler zinicirinde tutabilmek için ne
yapmak gerekiyor?..
Çankaya Köşkü’ne çıkan kişinin Atatürk ilke ve inkılaplarına bütünüyle
sahiplenmesi ve savunması gerekiyor. İşte onun içindir ki İlker Başbuğ
Paşa’nın, Metin Feyzioğlu’nun ve Ahmet Necdet Sezer’in isimlerini
şimdilik ön plana çıkardık.
Bu üç aydın kişinin Türklük ruhunu ve özünde ırkçılık olmadığını...
Aksine birleştirici ve bütünleştirici konuşmalarıyla Türkiye
Cumhuriyeti’ni hukuka daha çok yakınlaştırdığı için, bu üç şahsın
ismini öne çıkardık.
Daha doğrusu bu üç şahısdan hangisi seçilirse seçilsin, hukuk
anlayışını ve Meclis’in iyi çalışmasını sonuna kadar
destekleyeceğinden hiç kuşkumuz yoktur.
Yeter ki Türkiye Cumhuriyeti bölünmesin...
Yeter ki Türk ulusu hukuk çerçevesinde hakkını arayabilsin...
Yeter ki Anayasal hakkın Türkiye Cumhuriyeti topraklarında
yaşayanlarca çok iyi kullanılabilsin ve yaşatılabilsin...
Yeter ki herkes hakkını ve hukukunu iyi bilsin...
Yoksa bugün “Türklük ırkçılık” diyerek Doğu ve Güneydoğu Anadolu’yu
açılım adıyla terörü görmemezlikten gelmek, yanlıştır.
Bugün Anadolu’muzda PKK denen bölücü terör örgütünün yaptığı açılım
açıklamaları Türkiye’yi ve Türklük kavramlarını ırkçılık dümenine
getirip halkın arasına nifak sokarak devam ediyor. Yarın - öbürgün
Anadolu medeniyetlerinin çürütüldüğü bir döneme girebiliriz.
Girersek de hiç şaşırmayın.
Onun için Çankaya Köşkü her zaman önemli bir yer tutar. Türkiye’yi
hukuk çerçevesinde ve tüm Anadolu’yu temsilen tek vatan, tek yürek
olarak görmek istiyorsak... Meclis’ten geçen yasal maddeler içinde
Türklüğü bitiren ve yok eden yasalara derhal “Dur” denilmelidir.
Buna kim “Dur” diyecek?..
Tabii ki cumhurbaşkanı...
Bunlara bakıldığında Çankaya Köşkü’nün önemi çok önemlidir.
Evet...
Siyaset başlı başına bir meziyettir.
Siyaset, toprağını korumak için her türlü güçlüklere ve zorluklara
katlanarak başını eğmemektir.
 Siyaset, insan idare etme sanatıdır.
Siyaset, politikanın varlığını, ulusunun ve vatanının işlemesine
gösterilen meziyettir.
Bir ülkenin tüm değerlerinin koruyucusu...
Başkumandanı...
Devletin başı, Cumhurbaşkanıdır...
Onun içindir ki seçimimizi iyi yapmalıyız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ökkeş Ağaoğlu Arşivi