Ökkeş Ağaoğlu

Ökkeş Ağaoğlu

İnce’nin Nefesi, Her Zaman Kılıçdaroğlu’nun Ensesinde Olacak!..

CHP’nin “Birlik ve Beraberlik Kurultayı”nda heyecan her ne kadar yoksa da... Muharrem İnce’nin alacağı oy beklentisi daha çok heyecanlandırmıştı. Kılıçdaroğlu’nun 740 oyuna karşılık 415 oy alan
İnce’nin başarısı yaptığı konuşmada iyi okunmalıdır. Kurultayın beraberlik vurgusu, Kılıçdaroğlu’nun son kürsüye çıkışıyla CHP daha da güçlü bir görüntü vermiş oldu. Tabii burada İnce’nin de,
hakkını vermek gerekiyor.

İnce de, “Bundan sonra daha çok çalışacağım. Eskiden 15 saat çalışıyorsam, bugünden sonra bu çalışma sürem 20 saat olacak. Kılıçdaroğlu birkaç saat önce rakibimdi... Ama şu andan itibaren benim Genel Başkan’ımdır”’ sözleriyle salonu coşturmuş oldu.

Fakat işin gerçeğine geldiğimizde düşünülmesi gereken epey başlıklar vardı. Bunların başında “CHP’nin sağa kayması” tartışması salonu oldukça germişti. Bu gerginliğin ana nedeni de, Saadet Partisi’nden Rize Belediye Başkanlığına aday olan Prof. Dr. Bekaroğlu’nun CHP’ye üyeliği olmuştu.

Aslında Bekaroğlu’nun CHP’ye katılımıyla CHP, asla sağa kaymaz. Bilakis, sağdan gelen kişilerin CHP’ye katılımıyla oyların dağılımında kafaları oldukça yormaya başlayan sonuçlar doğurur. Yani sağdan gelen bir kişinin CHP’ye katılımı olmadan (Ekmeleddin’de olduğu gibi) onu önermek ve onun arkasından gidecek politikalar üretmek hatadır. Yoksa sağdan gelen birini kabul etmek ve parti bünyenize almak, asla hata değildir.

Bunun gibi, AKP’de Kültür Bakanlığı yapmış olan Ertuğrul Günay’ın da durumu tersine düşünüldüğünde, AKP’nin sola kayması değil... Bilakis soldan gelen bir şahsın sağ partide nüfuz bulması olmuştur. Tüm bu gerçekler ışığında kurultayın olmasındaki ana nedenin, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Köşk adaylığıyla aldığı sonucun meydana geldiği hezimettir.
Tabii bu hezimeti halâ içine sindiremeyen sol kanadın vekilleri ve seçmenleri, Kılıçdaroğlu’nun çok tehlikeli strateji izlediğini... Bunun da partiye büyük zararlar getireceği yönünde şüpheleri olduğunu göstermişlerdir. Taaa ki kurultay gününe kadar geçen zamana dek...
KILIÇDAROĞLU, İNCE’DEN İNCEYE OLAYIN CİDDİYETİNİ GÖRMÜŞTÜR...

Konuşmacı olarak kürsüye çıkan İnce’nin ilk konuşması, oldukça sorumluluk taşıyan ve CHP’nin nerede durması gerektiğini inatla göstermesi açısından önemliydi. Bu önemin en güzel yanı da, dürüst ve gönüldaş olarak CHP’ye farklılık kazandırmıştı.
Örneğin:

1– Ekmeleddin’i tanımadığını...
2– Partili hiç kimsenin bu ismi bilmediğini...
3– Sağa kaymanın tehlikeli olduğunu...
4– Erdoğan’ın Köşke çıkmasını hazmedemediğini...
5– Parti disiplininin yanlış uygulandığını...

...Ve daha birçok konu başlığının CHP için ciddi sorun yarattığını açıklaması, Kılıçdaroğlu’na önemli bir eleştiri söylemini oluşturmuştu. İşte tam da burada Kılıçdaroğlu, kürsüde yaptığı konuşmadaki ifadeleri İnce’ye gönderme olmasa da, partinin bünyesindeki delegelere görüşünü belirtmesi açısından önemliydi.

Örneğin, “Parti içi disiplin işleyecek. Bir siyasi partiye girdiğinizde sizi o  siyasi partinin kuralları bağlar. Ya bağlanırsınız, ya da ayrılırsınız. Arada başka seçenek yok” demesi, oldukça sert ifadeydi.
Hele ki, “Farklı ses çıkaranların ayrılacakları yerler vardır. Farklı seslerini dillendirecek yerleri vardır. Her oya ihtiyacımız var. Tasfiyeden yana değilim. Birlikten yanayım. Ama eğer parti
kurullarından bir karar çıkarsa, hiç kimse çıkıp TV ekranlarında o kararın aleyhinde konuşamayacak. Buna izin vermeyeceğim. CHP bir düşünce kuruluşu değildir” ifadesi önemli çıkışı olmuştur. Bir de buna, “Partiyi rakı masasında konuşanlardan temizleyeceğim” demesi, oldukça tepki çekmişti. Ama yine de şu ana kadar sarhoş muhabbeti koyuluğunda bir eleştiri yapılmasa da... Bu ifadeye karşı olan düşünce tarzı yavaş yavaş gündeme gelecektir.
KILIÇDAROĞLU, ÖZELEŞTİRİ YAPSAYDI KURULTAYDA HEYECAN BİN KAT ARTARDI...

Kılıçdaroğlu, kürsüde özeleştiri yaparak “Evet, ben hata yaptım. Hatalıyım da. Partimin sol duruşunu hiçe sayarak sağ görüşlü kişiyi aday göstererek bu hatayı daha da katmerledim. AKP de bu sayede MHP’den ve CHP’den oy(lar) kazandı” demeliydi.
Dedi mi?..
Hayır, demedi.
Ayrıca...
Muharrem İnce’nin yaptığı eleştirilerin hiçbirine cevap dahi vermedi. Bu, Kılıçdaroğlu’nun bir kurnazlığıydı. İktidar olmaktan bahseden İnce’ye karşı Kılıçdaroğlu, savunma yaparak kendini genel başkanlık yarışında şanslı görme yarışını savundu. Çünkü 20 günlük bir zamanla kurultaya gitmek...

Kişiselleştirilen bir seçim olması yolunda eleştirilmesi gereken bir karardı. Ama 2, bilemediniz 4 ay gibi zaman dilimine yayılan bir kurultay tarihi ise... Partisel bir seçim yarışmasını oluşturacak önemli buluşma olacaktı.

Peki, bu oldu mu?..
Hayır, olmadı.

Hiç olmazsa bu konularda kürsüde tartışmalar yapılsaydı... Akabinde Kılıçdaroğlu da, “Çok kısa zaman içinde kurultay kararını” hatalı olarak yorumlasaydı... CHP’nin içinde büyük bir heyecan yaratmış olmaz mıydı?.. Hatta bu heyecan bazı büyük hataları da örtbas edecek şekilde yorumlanarak yerini bulmaz mıydı?..
Yerini buldu mu?..
Hayır, bulmadı.
MUHARREM İNE, BUNDAN BÖYLE KILIDAROĞLU’NUN ENSESİNDE OLACAK...

İnce’nin Yalova seçimlerinde yaptığı o muazzam çalışmalarıyla AKP’yi nasıl yenilgiye uğrattıysa... Bugünkü yükselişinin temelinde de bu vardır. Kurultayadaki bilgi yüklü eleştirilerin adresi de yerini mutlaka bulmuştur. Her ne kadar olgun zemin içinde geçen bir kurultay görüntüsü olsa da... Bundan böyle İnce’nin bu adaylığı, Kılıçdaroğlu’ndan sonra CHP’de ikinci bir adamın olduğunu ortaya çıkarmıştır.

İnce’nin bugünden sonra dört elle çalışacağını söylemesi, CHP’li seçmenin duymak istediği en iyi ifadedir. Bu ifadeden de oldukça memnun kalan Kılıçdaroğlu, “Birleşe birleşe kazanacağız” söylemiyle iktidara ciddi bir rakip olacağını ifade etmiştir.

KILIÇDAROĞLU’NDAN BEKLENENİ İNCE KURULTAYDA TEK TEK AÇIKLADI...

Yeni lider Kılıçdaroğlu, harıl harıl çalışılması gerektiğini söyleyerek güçlü bir CHP’nin artık silkinerek kendini bulmasını söylüyor. Evet ama, “Eğer yine cumhurbaşkanlığı seçimi olsa, tekrar
Ekmeleddin’i aday gösteririm” dememelidir. Eğer derse, işte o zaman CHP için büyük bir felaket olur. Bu felaket hem Köşk’ü kaybederek CHP’yi eritir...

Hem de bir daha dönüşü olmayan yola girilerek Atatürk ilke ve inkılaplarını tarihe gömer. İşte bu gerçeği kabul etmesi bakımından Kılıçdaroğlu mutlaka kendini yenilemelidir. Yeniden genel başkan olduğu için de baskı rejiminden yana değil...

Parti disiplinin demokratik kurallarını yeni tüzükle belirlemeden yana ağırlığını koyarak yola çıkmalıdır. Yok eğer bu yapılmazsa, işte o zaman CHP keyfi yönetimle tek adamlılık yolunda AKP’den de önde gider. Ama bunun en sağlam ve en güzel yolunun tüzük değişikliğiyle olması yönündedir.

Çünkü CHP’li vekillerden kimse, “Genel başkan bana kafayı taktı galiba. Baksanıza beni parti disiplinine vermek istiyor”un yerine... Oluşturulacak yeni bir tüzükle hem parti disiplininin amaçları ve
yapılması gerekenleri tek tek belirlenerek kitapçıkta yerini almalıdır... Hem de keyfilik önlenmiş olarak daha disiplinli...

Daha düzgün... Ve daha isabetli kararlarla partide hizipliğe yol açmadan sağlıklı şekilde yoluna devam etmiş olmalıdır – Ki bu şarttır. Eğer bu yapılmazsa, ortadaki sorunlar ne rakı muhabbetiyle kafalar dengelenebilir... Ne de parti disiplini devreye sokularak parti içi demokrasi yerini bulabilir.

 Yerini bulacak tek şey, eleştirilerin daha sağlıklı şekilde gündeme alınmasıyla hayat bulacaktır. Yok eğer, “İnce’nin sözleri kurultayda oldukça sertti. Eleştirileri her ne kadar isabetli olsa da
Kılıçdaroğlu yeni genel başkan seçildi. O halde İnce’nin eleştirileri ciddiye alınmasın” denilirse eğer... İşte o zaman CHP yükselişe değil, bitişe doğru hızla yolunu alır.

Zaten demiyorlar mıydı, “CHP, kurultaylar partisi oldu. Ama ne yaparsa yapsınlar, asla seçmenlerin yüzünü güldüremezler” diye?.. İşte tüm bu gerçeklerin ışığında Kılıçdaroğlu, derhal önümüzdeki genel seçimler için çalışmalara hızla başlamalıdır. Kendi kafasına göre aday belirlememelidir. Artık her şeye “Genel başkan oldum, artık ciddiye alınacak her şeyin benim tarafımdan onaylanması gerekir” gözüyle bakmamalıdır... Eğer bakarsa bunun sonu hüsranla biter.

Kılıçdaroğlu, bu kurultayda artık şunu anlamalıdır:

1– Ekmeleddin’i tekrar aday gösteririm dememelidir.
2– İnce’nin ikinci adamlığını ciddiye alarak onunla kol kola çalışarak partiyi sırtlamalıdır.
3– CHP’nin genel başkanlık adaylığıyla mutlu sona ulaşacağı yanılgısıyla değil... Gerekirse istifa kararıyla gençlerin önünü açarak çalışmalarını kutsallaştırmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ökkeş Ağaoğlu Arşivi