Ökkeş Ağaoğlu

Ökkeş Ağaoğlu

İsrail’e Dersini, Kendi Bağımsızlığını Savunarak Verirsin!



İSRAİL tam anlamıyla cinayet şebekesi. Bu cinayetlerin temelinde
elbette ki Amerika var. Ama o bildik Amerika da kendini bazı
söylemlerin arkasına gizleyerek masum rolleri oynamaya çalışıyor.
Ama başaramyor.
Gelin ilk önce Amerika’nın neden masum olmaya çalıştığı hakkında küçük
bir bilgi aktaralım. Amerika, her ne kadar özgürlükler ülkesi olarak
adlandırılsa da, onun da temelinde kesmek, biçmek, öldürmek ve
ülkeleri birbirine kışkırtarak “demokrasi getiriyorum” ayağıyla
kandırmak vardır.
Tabii bir de dolar ekonomisini dünyaya kabul ettirdiğinden, ne
yaparsanız yapın, bu ülkenin karşısına kuvvetli şekilde
çıkamıyorsunuz.
Bir tek bu mu?..
Elbette değil.
İkinci neden ise, Yahudi lobisinin Amerika’da çok kuvvetli olduğu
için, senatosunun ve temsilciler meclisinin büyük bir baskı altında
tutulduğunu söylemek mümkün.
Peki, İsrail ile ne ilgisi var?..
Var.
Çünkü Amerika’nın en büyük şirketleri ve kuruluş aşamasındaki dünyaya
yayılışı, Yahudi zenginlerin varlığıyla mümkün olmuştur. İsrail de
onun için Amerika’daki Yahudi lobisinin albenisini kazanmıştır.
Yani, kısaca İsrail, Amerikan güdümünde değil, bilakis Amerika,
İsrailli Yahudi lobisinin güdümünde hareket etmektedir.
İşte koskoca Amerika dediğimiz ülkenin işadamlarıyla ünlü bir Yahudi
lobisi baskısıyla yürütüldüğünü rahatlıkla söylemek de mümkün.
Coco Cola’nın gelirinin çok büyük bir bölümünün İsrail’e aktığını...
Bu nedenle 3. dünya ülkelerinde oturmamış ekonomilerin kıskaçtan
kurtulması için, o ülkenin insanlarının Cola’yı protesto edişlerinin
temelinde de bu vardır.
Ama ne Coca Cola’yı protesto edişler Amerika’yı politikasından
yıldırabilir. Ne de İsrail’i. Çünkü bu ülkeler ekonomik dengelerini
öylesine oturtmuşlar ki, ne yaparsanız yapın, sonuçta siz zararlı
çıkıyorsunuz. Çünkü protestoların ardından Amerika, politikasının
geçerliliğini dünyaya kabul ettirmek için, hangi ülke canını
sıkıyorsa, o ükeye ambargo uygulamaktadır.
Bir de FED’i, yani Amerikan Merkez Bankası’nı devreye soktuğunda
dünyaya ya Kara Cuma korkusunu salmaktadır... Ya da faizleri indirerek
veya düşürerek, kendisine karşı gelen ülkeyi büyük bir borç batağına
sokacaktır. Biliyorsunuz, faizler yükselse de enflasyon için
tehlikelidir, düşse de...
Sonuç olarak Amerika, dünyada dönen sıcak para trafiğini tehditkâr
çıkışlarla elinde tutmaktadır.
Fakat Çin ekonomisinin ilk çeyrekte 7.5 ve ikinci çeyrekte 7.4 ile
büyümesi, dünya ülkelerine, “Süper güç kavramı acaba yavaş yavaş
Uzakdoğu’ya mı kayıyor?” düşüncesini haklı olarak düşündürmeye
başlamıştır.
İşte tam da burada politik manada Türkiye bugüne kadar her ne kadar
siyasi çıkışlarla kendine yol çizmişse de, günlük saçma sapan
politikalarla kendini hep yaralamıştır.
Ne köylünün rahat edeceği bir toprak reformunu çıkartabilmiş... Ne de
özelleştirmeleri çok yoğun bir şekilde ülkenin üstüne kabus gibi
sürdüğü için Türk halkı rahat bir nefes alabilmiştir.
İşte Amerika’ya ve özelleştirmelerle günlük siyasete bu kadar bağlılık
gösterilirken... İsrail dehşeti aniden patlak vermiştir.

İSRAİL HİÇBİR ZAMAN TÜRKİYE’Yİ DİNLEMEZ... ÇÜNKÜ KENDİ ASKERİNİ
ÇÖKERTİRSEN, BÖLGEDE SAYGINLIĞIN GİDER...

Patlak vermiştir ama bunu zararsız duruma getirmeyi bir türlü
başaramayan Türkiye, Ortadoğu’da saygınlığını tamamiyle yitirmiştir.
Nasıl yitirmesin ki?..
Suriye politikamız allak bullak.
Sınırımızda ne kırmızı çizgimizin varlığı... Ne de Birleşmiş Milletler
ve NATO nezdinde kendini koruma maddelerinden yararlanmak kalmıştır.
Neden mi?..
Saldırgan poiltikayla hiçbir yere varamazsınız.
İlk önce kendi ordunuzu kışlaya çekerek ve ardından da sınırlardaki
karakolları kaldırarak adeta Türkiye’yi yol geçen hanına çevirirseniz,
bölgede hiçbir şey yapamazsınız.
Zaten cinayet örgütü gibi çalışan İsrail de, Ortadoğu’nun
karışıklığından beslenen ve kendince savaş nedenleri yaratarak
ülkelere saldıran bir konumu kabul ettirdiği için Ortadoğu’da rahat
hareket eden ülke haline gelmiştir.
Peki ne yapmak gerekir?..
1– Derhal kırmızı çizgilerini belirleyeceksin.
2– Birleşmiş Milletler antlaşmasına göre sınırlarınızın silahlı
saldırılara hedef olduğundan, sınırötesi hakkınızı savunarak
tehlikeleri savuşturma hakkını kullanacaksın. Ve teröristleri tümünü
zararsız hale getireceksin (Buna PKK da dahil).
3– Barışseverliğinizi Atatürk ilkelerinden yola çıkarak hareket
ettirdiğinizde (tüm dünya ülkelerinin de bunu çok iyi bildiğinden
dolayı) haklılığınız daha net anlaşılacaktır.
Biz bunları yapıyor muyuz?..
Hayır.
Siz bırakın yapmayı, Ortadoğu ülkelerinde herkesle ya kavgalıyız... Ya
da, bazılarıyla da kavga etmek için kaprisli politikalar gündeme
alınmakta.
Hal böyle olunca da, ne Türkiye’nin barışseverliğinden eser
kalmıştır... Ne de Türk Ordusu’nun duruşu, sınır ve sınırı olmayan
ülkelerin size hak verişi sağlanabilmiştir.
Düşünebiliyor musunuz İran, bölgede yıldızlaşan bir ülke haline gelmiştir.
Neden?..
Çıkarcı Amerika ile İsrail’e karşı açıkça meydan okuduğu için.
Peki ama Türkiye’nin meydan okuması gerekir mi?..
Hayır...
Gerekmediği gibi, düne kadar bölgesinde barışseverlik bayrağını
kimseye vermemişken... Bugün bunu kendi elleriyle iten bir ülke
konumuna geldiği için, Türkiye bölgede pasif politikalarıyla... Cılız
ve geçersiz günlük siyasetiyle daha da dibe inmiştir.
Irak’ı 10 yıl işgal eden ve bunun adına da “Bağdat’a demokrasiyi
getiriyorum” diyen eli kanlı Bush densizinden sonra, aynı politikayı
Türkiye’de uygulamak için Obama çalışmaktadır.
Kiminle?..
Tabii ki her zaman olduğu gibi İsrail’in güdümüyle.

İSLAM KONFERANSI TOPLANSIN VE DERHAL İSRAİL KINANSIN DENİYOR AMA...

Şimdi Birleşmiş Milletler toplanmış ve kıytırık politikasıyla İsrail’e
kınama mesajı yolluyor. İsrail’in de umurundaydı. Umursamaz, çünkü
Birleşmiş Milletler’in kurucusu ve ekonomisindeki gücü Amerika
sayesinde olduğu için... Washington ne derse o olur düşüncesi,
İsrail’in elini hep rahatlatmıştır.
İşte Türkiye, tam da burada hem Suriye hükümetiye... Hem Irak ve
İran’la dirsek temasına geçip bölgenin bütün şekilde kalması için
hareket etseydi, işte o zaman İsrail’in suratına bir şamar atmanın
şansı doğardı.
Sadece İsrail’e mi?..
Tabii ki hayır.
O usturuplu şamarı Amerika da yemiş olacaktı.
Bakın görün siz o zaman Yahudi lobisini...
Çıkarlarını korumak için bölgede yeni politikalar üretecek ve tekrar
“canımsın”, “abimsin” diyerek gönülleri fethetmek için Türkiye’ye
şirin gözükmeye çalışacaktı.
Ama bugün Türkiye bunu yap(a)madığı için gözler İslami birliğine
çevrildi. Fakat onlar da bir şey yapamaz.
Birlik mi kaldı Allahaşkına?
Amerika’nın belalısı Saddam ve Kaddafi mi kaldı?..
Arap birliği komple Amerikancıdır.
Hiçbiri Amerika’dan izinsiz asla hareket etmez.
Bize şöyle bir soru gelebilir:
– “Yahu neden bu kadar olumsuz konuşuyorsunuz? Ne yani, koskoca İslam
birliği toplanamaz mı?..”
Biz de bu soruya yine Türkiye açısından yanıt vererek gündemi belirleyelim:
– “Hangi Arap ülkesi, senin Kıbrıs mücadelene hak vererek ‘Ben
Kıbrıs’ı tanıyorum. Kıbrıs ayrı bir devlettir’ dedi mi?..”
Demedi.
Neden demiyor?..
Şunun için:
Hem Amerikan politikalarına ters düşmemek için.
Hem de Atatürk’ü kendilerine düşman gördükleri için.
Çünkü Atatürk’ün demokrasi anlayışını Arap alemi benimsemez. Eğer
benimseseydi, ne bölgede palavradan Kürt sorunu Amerika tarafından
pompalanarak başımıza üşüştürülürdü... Ne de Barzani asalağının
tehditkâr çıkışları Irak hükümetini yıpratabilirdi.
Ama bugün bölgeye dönüp baktığımızda bunun tam tersi yaşanmakta. Sinsi
Barzani’ye uygulanan yanlış politikalar bölge için o kadar tehlikeli
duruma geldi ki, Türkiye sınırları neredeyse Bazani’den sorulur hale
getirildi. Onun için  büyük tehlikelerin yavaş yavaş sınırlarımıza
dayandığını söylersek hiç de yanlış yapmış olmayız.
Bugün bu politika devam ederse, yarın Türkiye’yi çok büyük tehlike
bekliyor olacak. Hatta o tehlikenin  oluşması, Ankara’nın yanlış
politikalarıyla daha da güçlenecek.
Onu da diğer yazımızda konu edeceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ökkeş Ağaoğlu Arşivi