Seçimin yapılacağı tarihte; CHP, İstanbul’da iktidar olamayışının 20. Yılını dolduracak.

CHP Seçmeni ve sade üyesi iktidara aç ve bunun yolunun da İstanbul Büyükşehir belediyesini kazanmak olduğunu çok iyi biliyor. 1989 da ki gibi tüm Sosyal Demokratların önümüzdeki bu seçimde enerjilerinin en sonuna kadar çalışacaklarından artık bizim hiç kuşkumuz yok. Çünkü üye oturarak seçim kazanılmayacağının farkına varıyor.

Çok ilginçtir ki düne kadar “şu kişi aday olsa çalışmam” diyen mantık yerle bir edilmiş, onun yerine “arkadaş bu seçimi almalıyız, kim aday olursa olsun sonuna kadar çalışacağım” diyenlerin sayısı oldukça fazla hatta demeyene rastlamadım diyebilirim…

Bundan sonraki esas durdum “aday” tespitidir. Adayın seçmen tarafından tutulmasıdır. Şayet ki adayı tutturabilirse; CHP seçimi neden almasın!

CHP İstanbul’u almak istiyorsa bazılarına göre; Mustafa Sarıgül aday olursa kesin alır.

Bir başka taraf ise; Gürsel Tekinle bu iş olur diyor.

Birde Karadenizlilerin talebi var; Akif Hamzaçebi bu işi götürür, diyorlar!

Biz bu üç alternatifin ilk ikisi ile CHP’nin İstanbul’u alabileceğini, üçüncü isimle ise zorlayacağını, lakin şuan ki mevcut durum itibarıyla alamayacağını düşünüyoruz.

Ancak seçime daha 13 ay var o güne kadar Hamzaçebi’nin performansında, tanınırlığında, reklamasyonda olacak değişiklikler sonucu etkiler diye de not düşelim…

Akif Hamzaçebi’yi İstanbul Defterdarlığı süresinden beri bilirim. Dürüstlüğü tartışılmayacak kadar nettir.

Haksız kazancın Hamzaçebi’nin kursağından geçtiğine inanmıyorum. İstanbul defterdarlığı sırasında yüzsüzlerin korkulu rüyasıydı.

Hamzaçebi “Olurmu?” derseniz; Keşke olsa derim. Ancak Mustafa Sarıgül ve Gürsel Tekinin yanında şansı yok kadar düşük.

Mustafa Sarıgül’ün ise arkasında; Aydın Ayaydın, Erdoğan Toprak gibi siyasiler Aydın Doğan gibi bir medya patronu Zafer Mutlu gibi bir gazete erbabının olduğunu artık sağır sultan bile konuşuyor.

Şuan CHP üyesi olmayan birinin CHP’den adaylığını konuşmayı pek düşünmüyordum, lakin geldiğimiz durum o ki bundan sonra Sarıgül’ü sıklıkla konuşacağız.

Bu tartışmalarımız genellikle konjonktür gereği olacağa benziyor.

Peki, “Sarıgül’le seçim alınır mı” sorusuna; “Kuşkusuz alınır”, diyorum. Ancak “Sarıgül Belediye Başkanı olarak kalır mı” sorusuna; şimdilik cevap bulmakta zorlanıyorum!

Gürsel Tekine gelince; Tekini bazı “orta düzey siyaset baronları” pek istemiyor, tabandan ve üst düzey siyasetçilerden ise oldukça fazla destek görüyor.

Peki, Tekin orta düzey siyaset baronlarından neden destek bulamıyor?

Orta düzey siyaset dediğimizde aklımıza “bazı” ilçe, il başkanları, Belediye Başkanları ve bunlara yakın delege önderleri (Delege Ağası) düzeyinde siyaset yapanlar geliyor.

Gürsel Tekin Örgütten Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı sırasında ülke genelinde (bizce birkaç istisna hariç) CHP’nin hantal yapısından kurtulması için birçok il ve ilçeye değişim amaçlı operasyonlar yapmıştır.

İşte bu orta düzey siyaset baronları ve onların yanındakiler kendi doğaları gereği şuan için Gürsel Tekini desteklemiyorlar. Lakin şunu unutmayalım ki; Tekinin adaylığı kesinleşirse ilk olarak Tekinin etrafına onlar kümelenecek veya kümelenmeye çalışacaktır(!)

Gürsel Tekin mevcut CHP kurmayları içinde İstanbul un önemini çok iyi kavramış bir siyasetçi. “İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır” ve Tekin bunu çok iyi biliyor.

CHP İstanbul’u alırsa iktidar olur. İktidar olamazsa bile iktidar ortağı koalisyondaki büyük parti olur ve AKP’yi ANAP’ın gittiği yere yollar.

Peki, İstanbul’u alamayan CHP ne olur. Aynen şimdiki gibi Ana muhalefet partisi olmaya devam eder, ancak başka bir Genel Başkan ve başka bir kurmay heyeti ile! Bu durumda orta düzey siyaset baronlarının işine gelir(!)

* Orta düzey siyaset baronları: Taban ile tavan arasındaki ilişkilerde etkin olan, İl ilçe düzeyinde “siyaset kovalayan” veya “onlara yakın olanlar” olup, genellikle tavanı da tabanı da kendi istikballeri için kullanmaktan çekinmeyen halkın siyasetçi denilince aklına gelen Aziz Nesinin zübük tipleridir.