Utku Kızıltan

Utku Kızıltan

İSTANBUL’DA KENTLEŞME VE EKOLOJİK SORUNLAR-3-

İSTANBUL’DA KENTLEŞME VE EKOLOJİK SORUNLAR-3-

Sevgili Okuyucularımız, iki hafta önce başladığımız İstanbul’un çevresel sorunları ve tüm bu sorunlara rağmen sahip olduğu doğal ve kültürel zenginliğinin korunması ve bunun gelecek nesillere aktarılabilmesi için konuya devam ediyoruz. Geçtiğimiz hafta CHP İstanbul İl Başkanlığında 40 civarındaki Sivil Toplum Kuruluşu toplandık. Davet sebebi, İstanbul’da sürdürülebilir bir yaşam için neler yapabiliriz konusunda fikir alış verişi yapmaktı. Faydalı bir toplantı oldu. Ankara Belediye Başkanlığından beri takdir ettiğim sevdiğim İl Başkanımız açılış konuşmasında, “kentlerin eşikleri vardır. Solunacak hava gibi, ulaşım gibi, su gibi, İstanbul için su eşiği 17 milyon kişidir. Fazlasında su kaynakları yetersiz kalır dedi. İstanbul’da 39 ilçe, 936 mahalle 4 milyon konut var. Bu konutların 500 bini yoksulluk durumundadır dedi”.


Japon araştırma şirketi Jayka İstanbul’da depremden korunmak, yenilenmek için uygulanan “Kentsel Dönüşüm” Projesinde yenilenen binaların %70’inin sağlamlaştırma değil, rant için yapıldığını tespit etmiş. İki haftadır konu ettiğimiz Belgrat Ormanı, yüzyıllar boyunca şehrin ana su kaynaklarından olduğundan Osmanlı İmparatorluğundan beri korunmuştur. Ancak 19. Yüzyılın ikinci yarısından sonra ormanların işletilmesinde farklı bakış açısının benimsenmesi gerektiği düşünülerek yurtdışından uzmanlar davet edilmiş ve bu yaklaşım Belgrat Ormanı’nın kaderini de etkilemiş, Türkiye’de bilimsel temellere dayalı ormancılığın ilk adımları atılmıştır. 1857 yılında hükümet, ormanların durumunu saptamak ve buna uygun teşkilat yapısı oluşturmak üzere davet edilen, Fransa Versailles Ulusal Tarım Enstitüsü’nde Prof. Louis Tassy, orman memurları yetiştirilmesi amacıyla 1857 yılında Orman Mektebini kurmuştur. Tassy, 1860’lı yıllarda Orman Mektebi öğrencileriyle birlikte Belgrat Ormanının ilk planını yapmıştır.


1910 yılına kadar Belgrat Ormanı’nın içinde devamlı eğitim veren ormancılık okulu olmamıştır. Yüksek Orman Okulu’nun İstanbul’a yakın bulunan ormanların uygun bir yerinde kurulması düşünülmüş, Belgrat Ormanı içindeki Bahçeköy’de Süvari Kışlası olarak kullanılan binanın gerekli değişiklik ve onarımı yapılarak 1934 yılına kadar kullanılmış, 1934 yılında Yüksek Orman Okulu kaldırılarak İstanbul Üniversitesine bağlı Orman Fakültesi kurulmuştur. Bu tarihten sonra Orman Fakültesi’ndeki akademisyenlerin yoğun çalışmaları sonucunda çok sayıda araştırma, uygulama ve tesis yapımı gerçekleştirilmiştir. Orman Fakültesi’nin attığı bir tarihi adım da öğretim üyelerinden Botanik Kürsü Başkanı Prof. Dr. Hayrettin Kayacık’ın “Atatürk Arboretumu”nu kurmasıdır. Görmeyenlerin ilkbahar veya sonbaharlarda ziyaret etmelerini tavsiye ederim. Bir ara “noel ağacı” satanların, av yasağına uymayıp bu ormanın doğal av hayvanı olan, fakat usulsüz avlanmalar ile sayısı azalan karaca neslini yeniden üretmek, aynı zamanda da halkın av hayvanlarına karşı sevgisini artırmak, için “Belgrat Ormanı Av Üretme Sahası”nın kurulmasına çalışılmıştır.


İstanbul gibi nüfusu hızla artan Topbaş’ın 500 kişilik bir ekiple oluşturduğu İstanbul nazım planının kabulünden 3 gün sonra icat edilen 3. Köprü, 3. Hava limanı ve yollardan sonra oluşacak yüzlerce konutla doldurulacak TOKİ yapıtları, Kanal İstanbul saçmasıyla oluşacak yeni kentlerle sulak alanları yağmalanan İstanbul’da yaşamı sürdürmek gittikçe imkânsızlaşacak. Nasıl 40-50 yıl önceki gibi mahallemizin çeşmesine dayadığımız avucumuzdan su içemiyorsak, artık normal su yerine 2-3 misli pahalı denizden arıtılmış, tuzu alınmış su içeceğiz. Türklerin, Avrupalıların, Rumların, Ermenilerin yürüyüş yapmaktan ve mütevazı piknikler düzenlemekten zevk aldıkları ve tüm sıkıntılarını unuttukları, padişahların bile yılın belli dönemlerinde gezinti ve avlanma amacıyla ziyaret ettiği Belgrat Ormanı, şimdi giriş kapısında ziyaretçileri karşılayan dev fiyat levhası insana dur demektedir. Bu ormanın yüzlerce yıldır taşıdığı ve katman katman biriktirdiği doğal ve kültürel değerlerin yok sayılarak ranta alet olmasının bir göstergesidir. Tanrı çocuklarımızın, torunlarımızın yardımcısı olsun. Sağlıklı kalmanız dileklerimle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Utku Kızıltan Arşivi