Silivri Gündem

Işıklar denilince Silivri Belediye Başkanı gibi bir ima aramayın altında. Öyle bir kastım haşa yok. Olamaz da... Yoksa Metin Karakaş ne diye yaksın Işıklar'ı...

Neyse mevzuya dönelim. Karakaş hangi ışıkları yaktı onu izah edeyim.

Geçtiğimiz perşembe günü Kanal 9'da Mertçe Söyleşiler'e konuk oldu AK Parti Silivri İlçe Başkanı Metin Karakaş...

O programda, iktidar ışıklarını yaktı. Yeşil ışıkları yani... Kendisine hayran bırakan bir özgüven, bir cesaret örneği idi bu program. Canlı yayında, bir yığın gazetecinin karşısına çıkıp, ayırd etmeksizin her soruya yanıt vermek öyle her babayiğidin harcı değildir. Hele hele şeffaf şeffaf dolaşıp basından köşe bucak kaçanları gördükten sonra.... Kutlamamak elde değil Karakaş'ı....

Silivri'nin en acar gazetecileri bir aradaydı. Büyüğünden küçüğüne... Cihnagir Davutoğlu, Refik Bek, Yusuf Eker, Tolga Emek, Servet Yıldırım, Erman Paçalı ve ben tabiki...

Karşısında duran gazetecilerin bütün sorularına içtenlikle yanıt verdi Karakaş. Üstelik yayın öncesi de tembihledi. "Sakın ama sakın soru sorarken kırıcı olur muyum diye düşünmeyin. Siz vazifenizi yapıyorsunuz. Dilediğiniz her soruyu istediğiniz sertlikte yöneltebilirsiniz. Yanıtlamaktan kaçınmayacağım"

Ve nitekimde öyle oldu. Her soruyu olanca samimiyetiyle yanıtladı. Eksikliklerini saklamadı. Dürüstçe anlattı. Eleştirdi, hem kendisini hem partisini ve hemde bugün görevde olan CHP'li belediye yönetimini...

İktidar'ın yeniden yerel belediyede kendilerine geçeceğinden emindi. Üstelik bu CHP'lilerin ki gibi sözde özgüven de değildi. Duruşu bile bu kanaatindeki samimiyetinin göstergesiydi.

Bizim Silivri Belediye Başkanı basından köşe bucak kaçarken, AK Parti Silivri İlçe Başkanının bu cesur tavrının kendisine örnek olmasını dilemeden edemiyor insan. Allah her basın mensubuna böyle siyasetçi nasip etsin.

Allah her vatandaşa, böyle samimi, böyle cesur siyasetçi eylesin...

Programa ilişkin izleyici tepkileri de çok seviyeli ve yerli yerindeydi. Görüşlerin neredeyse tamamı olumlu ve pozitif oldu. Bu da bizleri gururlandırdı. Meslektaşlarımla aynı ekranda buluşmak, hemde bir siyasetçiyi sıkıştırmak, bizim için de farkettimki son 2 yıldır bir özlemdi. Öyle kaçanı kovalamak değil, karşına geçip oturanı sıkıştırmak.

Başbakanın duruşunu hatırlattı bana bir an Karakaş'ın bu tavrı. Sayın Başbakan da ne zaman bir programa konuk olsa, birden fazla gazetecinin programda olmasını istiyor. Hangi taraftan olduğunu önemsemeden, taraflı olup olmadığına bakmadan samimi olduğuna inandığı gazetecilerin sorularını yanıtlıyor. Basının bu anlamda eleştirsede değerini gözardı etmiyor. Kaçmıyor....

Karakaş da sanırım liderini örnek alıyor ve O'nun izinde hareket ediyor.

Bu kültürün, medyafobik siyasetçilere de örnek olması ve aşılanmasını tekrar tekrar dileyerek son veriyorum program izlenimlerime...