Hasan Hınıslı

Hasan Hınıslı

Kazanmak!

Kimi nafakasını kazanmak için her yerinden ter akıtır.
Kimi komşu kızın gönlünü kazanmak için.

Kimi çıkacağı maçı kaybetmemek isterken, kimide o maçı kazanmak ister.

Siyasilerin ise amacı seçim kazanmaktır.
Kazanmak, elbet ki isteyen bütün herkesin arzusudur.
15 senedir bitmeyen ve hala süren bir kooperatif inşaatının bitmesi hayaldir, İnşaatın bitmemesini ve bu başarısızlığa rağmen başkan hep “kazanmak” ister ve ne yazık ki hep kazanan odur.
Kooperatife mümkün olabildiği kadar istediği gibi üyeler yapmıştır, o üyelerde onu hep seçer başkan olarak tutarlar, onun istedikleri yönetime girer onun istediği denetçi olur. Oğlu kızı, kardeşi, kayınçosu ve de bilumum akrabası o kooperatif üyelerinin sırtından ödenen primlerle emekli olur, o halen “kazanır”!

Geçmişte doğal gaz yokken merkezi ısınma ortak kömürlü veya fueloilli kaloriferlerin olduğu zamanda çok katlı bol daireli apartmanlarda da genelde yöneticiler değişmezlerdi.

İşin garibi yolu çamur, suyu kesik bir mahallenin sorunları hiç bitmez, ama muhtar hep aynı muhtardır. Bunun sırını bu güne kadar hep muallâk kalmıştır.
Kimilerine göre kıdemli muhtarımızın kahve sohbetleri çok iyidir, çay ısmarlamaktan geri durmaz.

Bazen ücret almadan ikametgâh sureti falanda verir (babasının kesesinden veriyor ya) benim zavallı devlet korkusuyla yetişmiş halkım bu muhtarı toplam beş sende bir kez beleş kâğıt almak için hep seçer durur.

Bakalım muhtarların verdiği ikametgâh ve nüfus sureti gibi kâğıtların kalkacağı veya muhtarların artık bunlardan ücret almayacağı yasallaşırsa veya böyle bir kanun çıkarsa ki çıkmalı o zaman bu kıdemli muhtarlarımız kaç dönem muhtar olmak isteyecekler.

Tamam, şimdilik bir gelir var ve muhtar olmak için her mahallede onlarca aday yarışıyor işin içinde bir maaş ve diğer gelirler var kısacası emeğinin karşılığı ücretlendirilmiş.

Ya belediye başkanları! Doğumdan ölüme uzanan bu yolda hemşerilerinin doğum bezinden kefen bezine kadar sorumlu olan Belediye Başkanlarına ne demeli?

Son günlerde bakıyoruz siyasette ortalık toz duman kimse proje üretmiyor kimse şunu şöyle yapalım demiyor!

Ekmek, aş, iş bunları kim konuşacak! Ne yazık ki Tuzladaki ölüm tarlaları ölümden ölüme hatırlanıyor. (ki arttık medyada yer vermez oldu) Tekel işçileri yeni bir direnişle belki akla gelecek (sanırım orada da “tık” yok).

Hatırlayanınız vardır belki, 2009 yerel seçimleri öncesi CHP İstanbul il başkanı olan Gürsel Tekin; “İstanbul Bu suyu içiyor” diye, değil içilmesi normal alanda kullanılması bile tehlikeli olan “Melen çayı”nın lağım karışan suyunu teşhir etmişti.

Hemen peşinden İstanbul Büyükşehir belediye Başkanı Kadir Topbaş sahneye çıktı, halktan özür dileyip Tekine teşekkür edeceğine İSKİ’yi aklayan demeçler verdi suyu temiz göstermek için elinden geleni yaptı.

Açıklama yaptı da ne yaptı dersiniz?

Bize halen o suyu içiriyor, daha ne yapsın ki diyelim!

Evet, her siyasetçi “kazanmak” ister ama önce halkının sağlığını sağla gönlünü “kazan”, sonra “kazanmayı” arzu et demekte bize düşer.

Lakin balık hafızalı olup ta tüm bunları unutmakta var(!)

 

twitter.com/HasanHinisli


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Hınıslı Arşivi