Kırmızı-Beyaz

 Sabahları penceremden baktığımda, evimin karşısından izlediğim,  orduevinin  bahçesinde dalgalanan bayrağımı görmeyi seviyorum.  Onu görünce mutlu oluyorum ve  evimin balkonunda asılı bayrağıma doğru yürüyüp, rüzgardan ters döndüyse, düzeltiyorum.

Cumhuriyet bayramını, geçen yıl olduğu gibi, bu yılda çok buruk kutladım ben. Çünkü, endişeliyim. Güzel memleketimin çağdaş, medeniyet seviyesinden ne kadar uzaklaştığını gördükçe, müslümanlık  kimliğinin altına bürünüp, milleti soyanları gördükçe, tükeniyorum.
Söylemeye dilim varmıyor ama  gelecek ile ilgili umutlarımı kaybediyorum. Demeçler veriliyor. Cumhuriyetimizin,  91. Yılımızda, çok ileriye gitmiş demokrasimiz. Ben niye göremiyorum?  

Bu devirde hala, başka sorunumuz yokmuş gibi imam hatiplerle, türbanla, uğraşıyorlar. Yeni yetişen gençlerin, donanımlı, iki-üç lisan bilen, bilimle uğraşan  gençler olmasını değil de,  arapça  öğrenmelerini  sağlamaya çalışıyorlar.  Cumhuriyet  Bayramında, namahrem diye elini uzatmayan kafaları gördükçe,  gözlerimi, kulaklarımı kapatmak istiyorum.

Geçmiş yıllarda, neler söylendi, bir bakın ve okuyun lütfen. Hiç şaşırmayalım. Sakin olun. Bunları ben söylemedim.

***

Yıl,1993;   “Türk yok, Türkiyelilik var, Türklük de alt kimliklerden biridir.” 
Yıl, 1994 ;  “Bütün okullar İmam Hatip yapılacak.”
Yıl, 1994;   “Her On Kasım’da Ataya saygı duruşunda sap gibi ayakta duruyorlar.”
Yıl, 1994;  “Elhamdülillah, şeriatçıyız.”
Yıl, 1995; “ Bizim için demokrasi hiçbir zaman amaç olamaz. Amaca ulaşmak için demokrasiyi araç olarak kullanacağız.”
…“Bir insan hem laik, hem Müslüman olamaz”…
…”Ben  İstanbul’un baş imamıyım.
***
Bunların hepsi gerçekleşiyor mu? Evet! Boşuna değil, sanata, aşka, sevgiye dalışım.  Siyasetten ve bu kötü gidişattan uzak durmaya ve unutmaya  çalışıyorum. Zaten her yer karanlık, içimdeki kederi yazılara bulaştırmak istemiyorum. Bu ülkeyi ve  insanını bu kadar parçalayan zihniyetlere yazıklar olsun.  Yıllar sonra, yani yaklaşık 30-35 yaşıma kadar, mezhep nedir, kürt- türk ayrımcılığı nedir bilmiyordum.

Hiçbir arkadaşımın nereli olduğunu merak etmiyordum, hala da etmiyorum. Bu vatan  ve bu topraklar üzerinde yaşayan herkes kardeştir. Bizi böyle kutuplaştırıp, ayıran siyasete yazıklar olsun!

Haa, bu arada, saygı duruşunda, o  en büyük adamın “ATAMIN” karşısında, sap gibi durmaya devam edeceğim. Siyasette aşk yok, ama siz yine de, 
Sevgiyle kalın…
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sevim Güney Arşivi