Hasan Hınıslı

Hasan Hınıslı

Kokuyorsunuz!

Anlamaktan bihaber okumaktan müstesna aylak aylak dolaşmaktan başka işi olmayıp da dedikoduların demine vuranlar, halen bıkmadınız mı dedikodu yapmaktan?

Şunu iyi bilin; etrafta dolaşırken fikirlerimize ulaşamayıp bize ayak uyduramayıp arkamızda bıraktığımız tozu yutuyorsunuz.

Biliyorum sizin ciğerinizde beş para etmez! Lakin yinede hatırlatayım dedim “iyi gelmez bu toz sizin pis ciğerlerinize.” Aslında alışıksınız siz o tozları yutmaya. Ancak, biz yinede hatırlatalım dedik!

“Bireysel çıkar menfaat ve edinimleri için toplumsal mesajlar veren, koltuktan güç alarak kendine siyasal getirim sağlayan koltuksuz bir hiç olanlar bu toplumun en büyük sorunudur. Bunlar toplumsal içerikli mesajlar ile kendilerini saklarlar. Kendilerini Sürekli olduğundan başka gösterirler. Kirli kirlidir, er veya geç deşifre olmaktadır. Fakat ‘temiz maskeli’ kirlilere ne demeli, onları gerçek temizden nasıl ayırmalı?”

Evet, asıl sorun; temiz geçinen kirliler de ve onlara alışanlarda. Bunlar toplumda deşifre edilmelidir ki toplumun kendine olan özgüveni yeniden gelsin. Bunun içindir ki koltuk peşinde olmayıp halkın adamı olacaksın. O koltukları eskiyince kalorifer kazanlarında yakıyorlar.  Ancak üstünde oturanı bile ateşinden kurtaramıyorlar. Bunu unutmayın!

Barış sağlamak adına da herkesle iyi olanlardan da sakınmayı unutmayınız. O türler barış adına herkesle iyi olmak için her tür yanlışlıklara bulaşmış olanlarla da iyi geçinirler. Kötüyü, yanlış olanı eleştirmez, hatta “hırsıza” hırsız bile demezler. Çünkü onlar beyaza da, siyaha da hep beyaz derler. O yüzden, kendileri hep gri kalmaya alışıktırlar.

Siyasi partilerde bu sürüme çok rastlanılır, düne kadar tu kaka dediklerine, kapı arkalarında bırakın eleştirmeyi küfür bile ettiklerine ve hatta partilerinde hain ilan ettikleri insanlarla kol kola gezmekten hiç çekinmezler.

Akıllı bir insan doğruyu rastlantıya bırakamaz.

Haksız bir takım yasalar kurallar, toplum alışkanlığı haline gelen çağdaş olmayan töreler, hatta kutsal diye yutturulan toplumu dizayn ettiği ileri sürülen nikâh denilen akitler vardır. Onlara boyun eğmekle yetinelim mi? Yoksa onları değiştirmeye mi çalışalım?

İnsanlar böyle bir durum karşısında genel olarak “yasaların değiştirilmesi fikrine çoğunluğun katılacağı güne kadar bekleyelim, yasaya karşı gelirsek, ortaya çıkan sonuç; düşünülen yarardan daha tehlikeli olabilir, hatta cezalandırılabiliniriz” diye düşünebilirler…

Siyasette Bağışıklık!

Vakti zamanında bir kız, debbağlık (tabak, deri işlemeciliği) yapan bir oğlanla evlenmiş. Oğlan debbağ olduğu için deri terbiyesi ve terbiye ederken kullandığı maddelerin elbisesine, vücuduna sinmesi yüzünden kendisi ve evi de pis pis kokarmış.

Kız eve gelin delir gelmez, evin her tarafını arap sabunuyla ve o günlerde hangi temizleyici varsa onlarla sabah akşam temizler, o deri işçiliğinin kokusunu gidermeye çalışırmış. Böyle böyle bir kaç hafta uğraşmış.

Kızın annesi 1 ay kadar sonra kızının evine gelmiş. Kızı annesine "Geldiğimde bu evin her tarafı pis kokuyordu. Bak şimdi o koku hiç yok. Her taraf tertemiz oldu. Mis gibi kokuyor." demiş.

Annesi kızına hüzünle bakmış ve "Burnun alışmış kızım, burnun alışmış." demiş.

Bizde diyoruz ki “asla çoğunluğu beklemeyeceğiz, bunların kokusuna alışmayacağız. Pis kokuyorsunuz diye haykıracağız. Gerekirse çoğunluğa yol gösteren olmayı ve bunun karşılığında yakılmayı, vurulmayı, dövülmeyi, işsiz kalmayı göze alacağız.”

Bu da böyle biline!

Bütün uyuyanları uyandırmaya bir tek uyanık yeter!
[MALCOLM X]



twitter.com/HasanHINISLI


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Hınıslı Arşivi