Omurgasız siyasetçi ve yandaşları!
Son yıllarda siyaset dünyasının en çok kullanılan kelimesi olmuştur bu mübarek hitap şekli. Aslında omurgasız canlılara bir hakaret gibi algılanması gerekmektedir, lakin omurgasız canlılar Türkçe bilmediklerinden bunu da duymuyorlar.
“Omurgasız” kelime anlamı bakımından sarf edilirken çok dikkat edilmesi gereken kavramlardan biridir; söylediğiniz anda solcu olarak nitelendirilme olasılığınız oldukça yüksek olmasına rağmen son zamanlarda Devlet Bahçelide bu kelimeyi kullanmaya başladı!
Omurgasız; Biyolojideki anlamı bir tarafa, siyaset dünyasına da girmiş bir sözcük. Tavrı ve duruşu sabit olmayıp rüzgâr nereden eserse ona göre konumlanan ve çıkarları için fikirlerinden “u” dönüşü yapan kişiler için kullanılabilir ve kullananlar için bir hakaret gibi algılanmasına rağmen cezai ya da hukuki sorumluluk doğurmaz.
Örneğin, Erdoğan önce milliyetçi bir kimlikle milli görüşçü olarak ortaya çıkmış, İstanbul Büyükşehir belediye başkanı olduktan sonra, nurcu ve cemaatçi kısaca ümmetçi denilmiş, Başbakan olduktan sonra laik modern ileriyi gören bir kimlik sergilemeye çalışması ile (kimileri buna takiye diyor) tam bir omurgasız politik çizgisizlik örneği olmuştur.
Umumiyetle sol cenah tarafından eskinin Devrimcimsi bugünün liboşları için daha sık kullanılır, bu şekilde algılanıyor olsa da daha derin anlamlar içermektedir.
Sorun dün “solcu” olup bugün “sağcı” olmak değil de, insanın en geç aşağı yukarı 25–30 yaş arası döneminde oluşturduğu kendine has ahlak anlayışını bir kalemde ayakları altına alması dün ak dediğine bugün kara demesinin biraz acımasızca yüzüne vurulmasında kullanılır.
Elbette insanın politik görüşü zaman içinde yavaş yavaş değişebilir, değişirde ve asıl değişmemesi sorun olarak algılanmalıdır, lakin bir kişi sürekli “insanlık, emeğe değer, eşitlik” vurgusu yapıyorken gün olup devran dönüpte kendi paçasını kurtardığında o yaşına kadar kurduğu, savunduğu ahlak anlayışının karşısında yer almaya başlıyorsa omurgasını yitirmeye başlamıştır.
Siyasette Süleyman Demirellin başlatıp Erdoğan’ın sürdürdüğü, Ertuğrul Günay’la hayret ettiren anlatılması zor ama son moda bir akım.
Basın dünyasında Nazlı Ilıcak’ın olağan hali denilen, sayılmayacak kadar birçok isimle devam edip en son Tuncay Özkan’ın zıvanadan çıkarttığı bir algılamada demek mümkün!
Show dünyasında Reha Muhtarla başlayıp ta, Erman Toroğluyla uçuşa geçen, Ahmet Çakarla zirve yapan bir durum.
Yerelde aynada gözünün içine bakmadan kim kazanırsa kazansın o hep kazananın yanındadır.
Başka bir şekliyle; ne ondandır ne bundan hem ondandır hem bundan!
Sürekli sözünü ve tavrını değiştiren belli bir durağı olmayan kişilere hakaret için kullanılan bir deyim.
Omurgasızlar genellikle karakolda doğru söyleyip mahkemede şaşarlar!
Ayrıca “yerel” siyasetteki omurgasızlar “genel” siyasettekilerden çok daha farklı olup ufakçılar diyebiliriz. Bunlar için ilkesizlik ayyuka çıkmıştır. Namussuza namussuz, kötüye kötü demezler. Çıkarları için onu bunu birbirine pazarlayıp edinim peşinde koşarlar. O kadar ilkesizlerdir ki siyasette gelecek kaygısı taşımaz etrafa hep gülücük dağıtıp tozpembe gören gözlüklerini gözlerinden hiç çıkartmazlar. Bu omurgasızlara dün “hareketçi” partiden olupta daha sonra kazanımları uğruna “halkçı” partiden olmaları sıkça rastlanılan bir durum olup, bu gruba belediye başkanlarının peşinde koşan onunla parti değiştiren kendine farklı isimler takan kerameti kendinden menkul “fotoğrafçıları da” eklemek mümkündür.
Günün sözü; Derin olan kuyu değil, kısa olan iptir. (Konfüçyüs)