Hasan Hınıslı

Hasan Hınıslı

Koyunların sessizliği!

Efendim, Kuzuların sessizliği olurda koyunların sessizliği olmaz mı?

Biz susan sessiz kalan koyunları savunmak adına bu yazıyı yazma gereği duyduk.

“Kim katılmış, kim gelmiş, gelen oy vermek için mi gelmiş?

Başkan veya meclis üyesi olmak için mi gelmiş?

Ben bu gelen devşirmelere oy vermeyeceğime göre onlar gelecek biz gideceğiz.

Demek ki yıllardır birileri haklı olarak sandığa gelmiyormuş, öyleyse bende bundan sonra kendimi bir yerlere hapsedeyim en azından bir daha bu tablonun sonunu görmem. Evet, iyileşme olmadan bende artık sandığa gitmeyeceğim.

Bu güne kadar “!” partiye verdiğim oylar helal olsun, ama bundan sonra “!” partiye oy vermeyeceğim”.

Evet, yukarıdaki bu mail bana geleli çok oluyor, ta ki 2009 yılında yapılan yerel seçimlerin evveliydi. Yazayım mı yazmayayım mı diye çok tereddüt yaşadım, sonunda bu yurttaşın sesidir yazılmalıdır dedim ve sizlere sunmaya karar vermiştim.

Bu bir çığlıktır…

Tanınmış gezgin Thomas Cook, bir araştırma gezisi sırasında Atlas Okyanusu’nun ıssız bir yerinde, çığlıklar atan milyonlarca kuşun havada daireler çizerek uçtuğunu gördü.

Kulakları sağır edecek denli yüksek sesle çığlıklar atan kuşların kimileri yoruldukça, kendilerini okyanusun dev dalgaları arasına atıyorlardı.

Onlar bu son hareketleriyle yaşamlarına son veriyorlar, kendilerini okyanusun dalgalarına bırakırken, çaresizlikten ölüme teslim oluyorlardı.

Bu olaya yalnızca Thomas Cook değil, o bölgede ki balıkçılarda yıllardır tanık olmuşlardı.

Kuş bilimcileri ise, yaptıkları araştırmalarda göçmen kuşların farklı yönlerden gelerek okyanusta bu noktada birleştiklerini keşfediyorlar, fakat onların, birbirleri peşi sıra kendilerini ölümün kucağına atmalarının nedenini bir türlü çözemiyorlardı.

Gerçek, geçtiğimiz yüzyılın ortalarında anlaşıldı. Bu trajik olayın yaşandığı yerde bir zamanlar bir ada vardı. Göçmen kuşların göç yolu üzerinde bulunan bu ada, bir deprem sonunda, okyanusa gömülmüştü. İnsanların, yok olduğunun bile farkına varmadıkları ada, göç yollarının ortasında kuşlar için vazgeçilmez “dinlenme” durağıydı.

“Kuşlar binlerce yıllık kalıtımsal alışkanlıklarıyla adanın yerini bilmekteydiler ve yıpratıcı, uzun yolculuklarının ortasında, biraz dinlenebilmek ve toparlanabilmek için, yine binlerce yıllık kalıtımsal güdüleriyle, okyanusun ortasındaki adaya geliyorlardı ama olması gereken yerde adayı bulamayınca, yorgunluktan bitkin bedenlerini çığlık çığlığa okyanusun sularına bırakmak zorunda kalıyorlardı”.

12 Eylülle kapatılan birçok parti daha sonra hiç açılmasa da, benzerleri kuruldu. kuranlar Erhan Gökselin deyimiyle müesses nizamın has adamlarıydılar. Lakin orijinal partiler okyanustaki ada gibi yok olmuştu.

Yılladır bir yol haritası yapamayanlar kendileri yerine başkalarına çalışanlar, işte sonun başlangıcı ben yoksam asla olmaz diye kendinden sonra demokratların, solcuların, sosyal demokratların eline geçmesi muhtemel partileri ömürlerinin son durağında kirliliğe vitrin yaptılar ona buna peşkeş çektiler.

Halen bunu görmeyen seçmen ve parti üyeleri artık farkına varmalı, bu iş böyle gitmez, sizin kendinizi atacak bir okyanusunuz dahi yok. Ancak kendinizi kendi içinize atar hapsedersiniz, içinizdeki kınalı kekliklerde gelir size baş olur. Siz siz olun şu an varsa bir adanız ona sahip çıkın, çünkü yaşanacak başka ada yok.

16.06.2009

twitter.com/HasanHINISLI

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Hınıslı Arşivi