Sevim Güney

Sevim Güney

Kuğu gölü

Kuğu gölü

Her çocuk mühendis, doktor, mimar olacak diye bir kaide yok.
Biraz sanatçı yetiştirebilseydik keşke.  Kültürümüzde dünyaya göre ne kadar çok sanat dalı eksik. Opera gibi, bale gibi. Bale var ama tam olarak değil. Varla yok arası.
Her evin küçük kızını ailesi, baleye, ya da bale elbisesine meraklı olduğu için kursa yazdırır.  Belki de, sadece kızım baleye gidiyor desinler diye. Sekiz yaşındaki çocuk 55 kg olsa da farketmez. Kuğu gölü balesini bilmeyen ufak kız çocuğu yok neredeyse…

Yıl sonu gösterisine kadar kurs alınır, kareografiye çalışılır. Genellikle, bu gösteriyle bale eğitimi de  sona erer. Sanki bütün yıl, bu gösteriyi sunmak için çalışmıştır. Balerin elbisesi, bale pabuçları’da çok yakışır bu miniklere. Gösteri öncesi, saçlar topuz yaptırılır, makyaj yapılır falan. Eve gelen misafirlere, yeteneğini görmeleri için, küçük gösteriler düzenlenir, Peki, neden birdenbire bitiverir bu merak hiç anlamıyorum.  Bu mesleği yapabilecek yetenekli çocuklar mutlaka vardır. Yetenekli olanlarının devam etmesi yönünde teşvik edilmiyor demek ki.  Bale eğitimi öyle hafife alınacak, hobi olarak yapılabilecek bir şey değil. Beslenmesinden, antremanına kadar büyük emek ve çaba gerektiren başlı başına bir meslek aslında. 
En başta, balerin olmak için, kilo alınmaması lazım. Benim kızım olmadığından, bu eğitimin nasıl verildiğini bilmiyorum. İstanbul’da, bir sürü bale okulu tabelası görüyorum.  
Giden öğrencilerin sürekliliğinin olmadığı, bale sanatının çok ileride olmamasından ve balerinlerimizin olmayışından belli. Bu okullar nasıl para kazanıp, batmadan ayakta kalıyorlar acaba? 
Benim çok param olsaydı asla böyle bir eğitim merkezi açmazdım sanırım.

Neyse, işletmeciliği bırakıp, gözlemlerimi anlatmaya devam edeyim.  Çocuğu bale dersi alan bir anne, yemek saatinde okula gelip çocuğunu hamburger ve patates kızartmasıyla beslemeye götürüyordu. Ne diyeyim ben şimdi? Sağlıklı beslenmesi ve incecik olması lazım kızın, ama sen dayıyorsun kaloriyi çocuğa. 
Ama annenin de suçu yok, bale öğretmeninin çocuğu besleyen kişiye de ders vermesi lazım.

Sen hiç 80 kg’lık bir balerin izledin mi sahnede?  Spor demek, sanat demek disiplin ve sorumluluk işi.  Balet kısmına hiç girmeyeceğim, bizim anne-babalar oğullarını bale okuluna yollayabilecek kadar aşmadılar daha. 

Düşünsenize, misafir gelmiş oğullarına sesleniyor aile” Yiğit, gel bir bale yapta, izlesin teyzenler, amcanlar.” Benim için sakıncası yok inanın. Rus bale gösterilerinde izlediğim erkekler, bana hiçte tuhaf gelmiyor. Sanat sanattır. Ama dürüst olayım yine de, oğlumun balet olması yönünde teşvik etmezdim sanırım. Kendisi böyle bir şey talep etseydi, belki…

Ülkemizdeki bale sanatı, anaokullarının yıl sonu gösterilerinde izleyebileceğimiz bir etkinlik sadece. Yok yok, bir de müzikli kutuların içinde, hepimizin çok sevdiği küçücük bir heykelden ibaret.
Sevgiyle kalın…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sevim Güney Arşivi