Mehmet Mert

Mehmet Mert

Kurtuluş!

Kurtuluş!

Kurtuluş!
 
Dün günlerden neydi?
- 6 Ekim 2010.
Ne olmuştu bu günde?
- İstanbul kurtulmuştu.
Peki hangimiz bu günü hissederek yaşadık?
- Hiçbirimiz.
Neden?
- Çünkü hayatımızda o kadar saçma sapan önemli günler var ki bu güne sıra gelmedi.
Peki bu hep böyle mi devam edecek?
- Kim bilir! Belki de ileride bu günü iş olsun diye de kutlayamayacağız.
İyi de o zaman neden bu gün tatil ilan ediliyor. Okullar kapanıyor. Kutlamalar yapılıyor?
-         Ah ben de bir bilsem.
 
* * *
 
Bakın ben size bir şey söyleyeceğim.
Memleketlerimizin kurtuluş günleri neler yapardık?
Eğlenirdik, kutlardık, tiyatro yapardık, özellikle okullarda gün boyu kutlamalar yapardık değil mi?
Peki İstanbul bunu neden kutlamaz.
İstanbullu bunu neden kutlamaz.
Akıllara bir tek şey geliyor.
Ya bu şehirde İstanbullu yok!
Ya da hiçbirimiz kendimizi İstanbullu hissetmiyoruz.
 
* * *
Kısaca bir daha hatırlayalım bakalım.
6 Ekim 1923’de ne olmuştu.
İtilaf  Devletleri donanmaları 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması'na dayanarak 13 Kasım 1918'de Haydarpaşa önlerine demirleyip İstanbul'a girdiler.
Fiilen gerçekleşmiş olan işgal, 16 Mart 1920 günü resmi işgale dönüştü.
Kurtuluş Savaşı'nın zaferle bitmesinden sonra Refet (Bele) Beğ komutasındaki bir Türk birliği İstanbul'a girdiyse de, işgali resmi olarak kaldıramadı.
18 Eylül 1923'de Batı Anadolu tamamen düşmanlardan temizlendi. Mudanya Ateşkes Antlaşması'yla İstanbul, Boğazlar Bölgesi ve Doğu Trakya kurtarıldı.
İmzalanan Lozan Barış Antlaşması gereğince de düşman askerleri altı hafta sonra İstanbul'dan ayrılacaklardı. 4 Ekim 1923 günü düzenlenen bir törenle Türk Bayrağı'nı selamlayarak şehirden ayrıldılar.
5 Ekim 1923'te şehrin Anadolu yakasına gelen Türk Ordusu, 6 Ekim 1923 günü coşkun bir bayram havası içinde, sevinç gözyaşları arasında ve çiçek yağmuru altında İstanbul'a girdi.
Artık bu tarih kayıtlara İstanbul’un kurtuluşu olarak girecekti.
 
* * *
Peki bundan sonra ne değişir?
Hiçbir şey değişmez.
Git gide zaten; 23 Nisanlar, 19 Mayıslar, 29 Ekimler’de İstanbul’un kurtuluşuna benzemeye başlar.
Bizim düşmanımızda, derdimizde, tasamızda içimizde.
Başka yerlerde aramaya gerek yok.
Umarım dermanımızda içimizden çıkar da daha kötü günlere maruz kalmayız.
 
 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Mert Arşivi