Ökkeş Ağaoğlu

Ökkeş Ağaoğlu

Madem Türbanla Özgür Oldun...

 Madem Türbanla Özgür Oldun, O Halde Hadi Görev Başına!..


TÜRBAN meselesinde son noktaya gelindi ve Meclis’te AKP’li vekiller,
kafalarına türbanı takarak koltuklarına oturdular. Tabii bu manzarayı
kaçırmak istemeyen diğer AKP’li vekiller de cep telefonlarıyla
deklanşöre sürekli basarak olayı resimlediler.
Çünkü bu, onlar için kazanılmış bir zafer görünümündeydi.
Peki bu neyin görünümü?..
Hangi zaferin görünümü?..
Eeeee, tabii ki Atatürk Cumhuriyeti’ne karşı gelmenin...
Peki karşı geldin de ne oldu?..
Ülkede özgürlüğün çıtası mı yükseldi?..
Hayır...
Türkiye’nin işsizlik sorunu mu halloldu?..
Hayır...
Savaş naraları atarak sınırlarımızın yol geçen hanına dönmesi mi bitti?..
Hayır...
Ordumuzun şerefli subaylarının haksız yere zindanlarda olmaları mı engellendi?..
Hayır...
PKK’lı teröristlerin ülkemizi tehdit etmeleri mi sonlandırıldı?..
Hayır...
Toprak bütünlüğümüzü yok etmeye çalışan dış ve iç mihrakların
hevesleri mi kursaklarında kaldı?..
Hayır...
Peki ne oldu da böylesine bir sevinç nidaları yükseliyor?..
Biz söyleyelim:
– “Bu sevincin ana nedeni, Atatürk Cumhuriyeti’ne büyük bir darbe
indirmek... İlke ve inkılapları hiçe sayarak İslami zihniyetle
bezenmiş kararları Anayasa’ya geçirmek... Türkiye’nin Meclis’ini tekel
olarak düşünüp, ‘Neden Meclis’teki 550 milletvekili benim olmasın?’
düşüncesiyle sultanlık ve liderlik koltuğuna iyice yapışmak...”
Bunlar çok ama çok uzun yılları kapsayan bir siyasi düşünceler olarak
yorumlanmalı. Zaten Başbakan da “Şimdi 2023’e hazırlanıyoruz. İnşallah
2070’ye kadar iktidarız” demedi mi?..
Dedi...
Ama bu, o kadar da uzun boylu değil.
Çok uzun bir yıllara döşenen taşları Türkiye’ye uydurmak da o kadar kolay değil.
Çünkü o kadar uzun liderlik düşüncesine verilecek tek bir yanıt
vardır. O da: Hayal’dir.

TÜRBANLI VEKİLLERE SORULARIMIZ OLACAK ELBETTE?..

Türbanlı vekiller şimdi zafer coşkuyla havalara girmişlerdir mutlaka.
Zaten şu anda onlara yapılan en ufak bir olumsuz eleştiri bile
“Özgürlüğe saldırı” gibi düşünülecek... Gerekirse AKP olarak top yekün
yasalar alınarak intikam ateşinin fitili tutuşturulacak...
Bundan eminiz...
Evet ama türbanlı vekiller bir de şöyle kafalarını Suudi Arabistan’a
ve diğer Arap alemine bakarak Türkiye’yi kıyaslasınlar bakalım...
Onlara sorumuz şu olacak:
Madem özgürlükler dünyasına dahil olmak için türbanı kendinize
kurtuluş olarak gördünüz... O halde derhal Türkiye sokaklarını tek tek
adımlayarak yollara düşün bakalım...
Hapishanelerde...
Zindanlarda...
Okullarda...
Devam eden evliliklerde...
Ayrılıklardan dolayı ezilen, öldürülen ve dövülenlerin...
Yarattıkları siyasi rejimin baskısından dolayı ezilen ve sesi çıkmayan
kadın ve kızların sesi olun bakalım...
Vekillikteki özgürlük bir tek türbana özgürlükle olmuyor. Öyle sadece,
“Türk kadınına özgürlük” yakıştırmasıyla naylon özgürlük mücadelesi
vermek, pek karın doyurmaz. Bütün sorun ve sorumluluk artık bundan
böyle kapalı ve açık olan AKP’li vekiller, derhal şunu yapmalıdırlar:
1– Gezi olaylarında kızlara yönelik taciz iddialarının
araştırılmasında öncü olsunlar.
2– Polislerin biber gazları yüzünden gözleri kör olan gençlerin
haklarını savunsunlar.
3– Cami imamının doğruyu söyledi diye genel başkanları tarafından
tayin ettirilen imamın hakkını savunsunlar.
4– Başı kapalının değil, açığın dahi haklarını savunmak için
yetkilerini kullansınlar.
5– Sırf başımızın kapanması engelleniyor diyerek Türkiye
Cumhuriyeti’nin karşısına İslami düşünceyi oturtmasınlar.
Öyle değil mi?..

BÜTÜN GAYELERİ ATATÜRK CUMHURİYETİ’Nİ YIKMAK VE TÜRKLÜĞÜ ORTADAN KALDIRMAK!..

Türban zihniyetinin gerisinde Atatürk Cumhuriyeti’ni yıkmak vardır.
Eğer bize, “Hayır kardeşim... Bizim öyle bir düşüncemiz yoktur. Sadece
Meclis’te türban serbest bırakılırsa, işte o zaman Türk kadınına olan
özgürlüğün verildiğini düşüneceğiz” diye bir ifade kulanılırsa...
İşte bu ifadeye (zaten hep bu ifadeyi öne çıkıyor) vereceğimiz yanıt
aynen şu olacaktır:
1– Meclis’in dışında da ayrı bir dünya var.
2– Türkiye’nin dışında da aynı bir dünya var.
3– Suriye’deki terör örgütlerinin Müslüman kadınlara uyguladıkları
işkence, tecavüz ve zulüm de var...
4– Arabistan’daki kadınlara “Kadınlar otomobilde direksiyonda oturarak
araba kullanırsa, çocuk doğuramazlar” diyen baskıcı, saçma sapan ve
cahil düşünceler var...
5– Evli kadınların çalışma hayatında karşılaştıkları güçlükler var...
6– Mısır’da özgürlük isteyen kadınların istekleri de var...
İşte bu sorunların hepsini kucaklasınlar ve Türkiye Cumhuriyeti’nin
vekilinin ne demek olduğunu ispatlasınlar.
Var mı öyle bir düşünce?..
Yok...
Sadece Mısır’lı kız için ağlamakla olmuyor.
Madem “İslamiyet’te liderliğe oynuyorum” diyorsun... O halde Mısır’da
Mursi’den kaynaklanan baskı rejimi altında yaşayan kadınların
haklarını korumak için derhal Türkiye’den mesajlar göndermelisiniz.
Sadece ve sadece “Atatürk Cumhuriyeti’ni yıkayım da, nasıl yıkılırsa
yıkılsın” diyerek yola çıkmakla özgürlük kazanılmıyor. Aksine Atatürk
Cumhuriyeti’nin getirdiği demokrasi anlayışıyla vekilliği
kazandığınızı unutmamalısınız. Bunu inkar dahi edemezsiniz.
Ayrıca...
Sürekli “Türbanıma dokanmayın” diyerek neredeyse Meclis
çalışmalarındaki tıkanıklığı buna bağlayarak görevden kaçmak yok...
Bundan sonra, madem türbanla özgürsün; o halde hadi bakalım görev
başına. Doğru Türkiye’nin bütün sorunlarıyla birebir ilgilenmeye.
Sokaklara...
Sinemalara...
Sanatın her koluna...
Kadınların bütün sorunlarına...
Reyhanlı’daki acıklı durumda olan kadınlara...
Van depreminden sonra 2 yıldan beri çadırlarda kalan ve zorluklar
çeken unutulmuş kadınlara...
Burada sayamadığımız, saymaya kalkıştığımızda da buraya sığmayan
kadınlara yönelik bütün sorunların cevabını vermeye çalışın...
Madem vekilsiniz.
Madem özgürlüğü türbanla elde ettiniz.
Madem Türkiye’yi şahlandıracağım diyorsunuz...
O halde görev yerleriniz belli.
Çalışma alanlarınız belli.
Görev alacağınız konuların hepsi belli.
Kaçmayın ve görevinize başlayın bakalım.
Görevinizi yapın ki, sizin gerçekten “Kadınlara özgürlüğün türbanla
mı?” geldiğini...
Yoksa, tıkanıklığın ana nedenlerinin başında, iktidarda bulunduğunuz
ve aldığınız kararlarda payınızın olup olmadığını daha iyi anlayalım.
Öyle değil mi?..
Bize sorarsanız türbandan sonra, sadece Meclis’e gelip “Evet - Hayır”
oylamalarıyla kolunuzu kaldırıp - indirip görevinize devam
edeceksiniz.
Kısaca, ne olursa olsun yine de, çağdaş Atatürk Cumhuriyeti sayesinde
özgürlüğünüzü ve demokrasinin nimetlerinden faydalandığınızı
bilmelisiniz. Yok eğer, “Biz Atatürk sayesinde değil, türban sayesinde
özgür olacağız” diyorsanız (Ki diyorsunuz), o halde Arabistan’daki
gibi arabalara binmeyin...
Düşünün, Sudan’da bir kadın, bir adamın arabasına bindi diye sokakta
yüzlerce insanın gözü önünde kırbaçlanıyor... Al sana İslam anlayışı.
Böyle İslam anlayışı olamaz.
Türbanla İslam anlayışı da savunulamaz.
İslam anlayışında fakirin daha da fakir olması yoktur.
Zenginin kayırılmasıyla daha da zengin yapılması yoktur.
Kimse, “Senin başında türban var, sen cennetliksin” diyemez.
Veya, “Senin başın açık, cehennemliksin” de diyemez.
Bu sorunların üstesinden gelmenin tek çaresi olarak da türban yoktur.
Demokrasi vardır.
Anlayana...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ökkeş Ağaoğlu Arşivi