Kirli düzene kalemini satmadı

Kirli düzene kalemini satmadı
CHP Silivri İlçe Gençlik Kolları, Uğur Mumcu'nun ölümünün 18. yılında ilçedeki parti binasında anma töreni gerçekleştirdi.
CHP'li Gençlerden Mumcu'ya anma töreni
 Gençlerin titiz bir çalışma ile hazırladığı anma töreninde duygulu anlar yaşandı. CHP'li gençler hep bir ağızdan “Vurulduk ey halkım unutma bizi” isimli şiiri okudular. Anma törenini sonunda “Uğurlar Olsun” şarkısı protokol ve katılımcıların eşliğiyle hep bir ağızdan söylendi. Törenin sonunda Mumcu’nun anısına hazırlanan masada hatıra fotoğrafı çektirildi.
 
Parti binasında düzenlenen anma programına Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, CHP İlçe Başkan Vekili Hüseyin Şahin, CHP eski ilçe başkanı Muharrem Aydoğan, Eğitim-Sen Silivri Temsilcisi Caner Erdoğan, Alevi Kültür Derneği Başkanı Mahmut Dinçer ve eski başkanı Tamam Köroğlu, ÇYDD Başkanı Mübeccel Çeşmecioğlu, CHP belediye ve il genel meclis üyeleri, CHP gençlik kolları ve parti yöneticileri ile üyeleri katıldı. Anma gecesinde Uğur Mumcu'nun resimleri karanfiller ile süslendi, Mumcu anısına hazırlanan slayt gösterisi sunuldu. Mumların yakıldığı masaya bir de daktilo ve Uğur Mumcu’nun 23 Ocak 1993’te yazdığı son yazısının bir kopyası yerleştirildi. Anma gecesine katılım bir hayli kalabalık oldu.
 
18 yıl önceki karanlık gün, bugünün haykırışıdır
Anma töreninin açılış konuşmasını yapan CHP Silivri İlçe Gençlik Kolları Başkanı İzzet Gültekin konuşmasında "18 yıl önce Uğur Mumcu’nun katledilişi olan o karanlık gün bugün içinde bulunduğumuz durumun bize haykırışıdır. Uğur Mumcu o dönemlerde ülkemizde dönen kirli ve karanlık oyunların faillerini gerek yurt içi gerekse yurt dışı bağlantılarını tespit etmiş ve hiç bir korkuya kapılmaksızın belgeleriyle cesurca ortaya koymuştur. Bütün bu olup bitenleri ortaya koyabilmek için Uğur Mumcu gibi bir yürek onun gibi ülke sevdalısı onun gibi çıkarsız bir emek sarf edilmelidir.” dedi.
Kirli düzene kalemini satmadı
Mumcu'nun cesur tavrına dikkat çeken Gültekin konuşmasının devamında "Uğur Mumcu doğru bildiği yolda her türlü tehdide rağmen yürüdü. Bu düzeni haksızlıkları sömürüleri adaletsizlikleri kimseden korkmadan çekinmeden Türk halkına haykırdı. Gazetecilik görevi sırasında faşist emperyalist ve yobaz güçlere boyun eğmedi, kirli düzene kalemini satmadı.   O bir yazardı ve hiç bir zaman yazar kasa olmadı. Ülke sorunlarının hiç bir düşünce yasağı olmadan tartışılmasını istiyordu. 4 Şubat 1981 tarihli yazısında şunları söylüyordu “İsterler ki susalım; isterler ki yazdıklarımızın hiçbiri, hele bu dönemde yazılmasın. Bunun içindir ki, bizleri susturmak için türlü yollara başvururlar. Bizleri susturmak için başvurdukları ve ellerine yüzlerine bulaştırdıkları sinsi girişimleri ile ilgili ipuçları ellerimizdedir! Bunu da bilir, bunların açığa çıkmaması için köşelerinde kıvranıp dururlar. Evet, yazacağız, susmayacağız. Bütün yolsuzlukları, kaçakçılıkları, pislikleri, cinayetleri tek tek sergileyeceğiz.”Mumcu’nun bükülmeyen, tükenmeyen kalemi, karanlık güçleri öfkelendiriyor, çileden çıkarıyordu. O bir an olsun umutsuzluğa kapılmadı. En ön safta görevini üstlendi. Giderek toplumumuzun gözü kulağı beyni oldu. Bir kişiye yapılan haksızlığı bütün topluma yapılmış sayan uğur mumcu, üzerine gittiği her konuda haklı çıktı. O, kitlelere mal olmuş bir yazardı. Ona göre çağımızın en büyük suçu, haksızlıklara, adaletsizliklere karşı çıkmayarak susmaktı. Uğur mumcu bu suçu işlemediği için öldürüldü. Ölümü ülkeyi ayağa kaldırdı. Çünkü öldürülen ülkenin, halkın kendisiydi. Uğur mumcu ile birlikte öldürülen yığınların düşüncesiydi, özlemleriydi ve umutlarıydı. Bir kişiye yapılan haksızlık bütün topluma karşı işlenmiş bir suçtur. Bu bilinci paylaşmak ve bu sorumluluğu yerleştirmek zorundayız uygarca paylaşılan sorumluluk bilinci özgürlüğünde demokrasinin de tek güvencesidir bu güvence sağlanmadıkça demokrasinin temeline tek bir taş bile konmuş olamaz unutmayalım ki “Cesur bir kez korkak bin kez ölür” önemli olan insanın böyle bir toplumda mezar taşı gibi suskunluk simgesi olmamasıdır." dedi.
 
18 yılda 19 basın şehidi
Gültekin, Mumcu'nun ölümünün ardından Türkiye'de basın mensuplarına yönelik gerçekleşen suikastlere de değindi. Gültekin "24 Ocak 1993 ‘de Ugur Mumcu’nun ölümünden sonra neler değişti; Metin Göktepe, Ahmet Taner Kışlalı ve Hrant Dink olmak üzere toplam 19 basın şehidi verdik; katilleri aramızda dolaşıyor. Azmettiriciler özgür ve onursuz yaşamlarını devam ettiriyor. Ugur Mumcu bugün yaşasaydı kurulmazdı gazete binalarında yolsuzluk masaları. Belki de yolsuzluklardan daha önce haberimiz olurdu. Belki de şimdi Silivri’de aramızda olurdu. Malum yerde gazeteci arkadaşlarıyla birlikte onurlu mücadelesine devam etmeye çalışırdı. Biz onu yas tutmak için değil, mücadeleye devam etmek için anıyoruz. Düşünen insanlar yok edilebilir ama onların düşünceleri asla yok edilemez. Tüm devrim şehitlerimizin kutsal emanetini huzurlarınızda tekrar anıyor; sevgiler saygılar sunuyorum.” dedi.
 
Yitirilen önemli bir değer
Gültekin’in ardından CHP İlçe Başkan Vekili Hüseyin Şahin ve Eğitim- Sen Silivri Temsilcisi Caner Erdoğan’da günün önemini belirten konuşmalarını yaptı. Şahin konuşmasında, aydınlık insanların öldürülseler de yok olamayacaklarının altını çizdi. Eğitim- Sen Silivri Temsilcisi ve Alevi Kültür Derneği Başkanı Mahmut Dinçer’de yaptıkları kısa konuşmalarda Mumcu’nun katillerinin hala bulunamadığına dikkat çekti ve “Uğur Mumcu’yu Ülkemiz için yitirilen önemli ve büyük bir kayıp” olarak değerlendirdiler.
 
Haber: Fatma Sarıbıyık
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.