Mehmet Mert

Mehmet Mert

Muhalif!

Muhalif!

Okulların sömestir tatiline girdiği gün bir haber yayınladık.

Haberde Büyükçekmece Kumburgaz Merkez İlkoku binasının 2007 yılından bu güne “Hasarlı, yıkılması gerekir” raporu bulunduğunu ve burada öğrenimine devam eden 600 öğrencinin risk altında eğitim gördüğünü, acilen yeni bina yapılması gerektiğini yazdık.

Gazetemizi takip eden ulusal basın muhabirleri her zamanki gibi aynı haberi kullanmak istediler.

Önce bizden bir takım bilgiler aldılar.

Ardından yetkili kurumlara baş vurudular.

Büyükçekmece'nin şimdiki kaymakamı ve bir önceki kaymakamı haberimizi doğrular açıklamalar yaptılar.

Aslında Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün de bizzat bana açıklama yaptığında haberimi doğrulayarak 'O okulun arsası belediyeye aittir. Biz o arsa yerine daha elverişli bir arsa önerdik. Gelsinler onay versinler hemen binayı yapayım. Ama onların amacı benim bu arsaya ticaret merkezi yapmamı engellemek.' demişti.

***

Aynı Akgün Milliyet muhabirinin konu ile ilgili sorusunu cevaplarken 'O haberi yapan gazeteci benim en büyük muhalifim. Boşverin siz o haberi gelin yaptığımız hizmetleri yazın' demiş.

İşte aynı haberin bugün Milliyet'te 'Çürük okulda ders başı' başlığı ile geniş kullanıldığını gördüğümde hem mesleğim adına sevindim, hem orada eğitimine devam eden öğrenciler adına sevindim hem de tüm Kumburgazlılar adına sevindim.

 

***

 

Peki sevgili belediye başkanımız bir gazetecinin sorusuna net olarak cevap vermek yerine neden 'O gazeteci benim en büyük muhalifim', 'O gazete sürekli benimle uğraşıyor' , 'Siz boşverin o haberi bakın şunları yazın' diye ucuz açıklamalar yapıyor.

Sebebi çok basit aslında.

Çünkü haberin sorusuna veya soruyu soran gazeteciye net cevap vermiş olsa söyledikleri ile yaptıklarının arasında kocaman tezat olduğu ortaya çıkacak.

Soruya net cevap verimiş olsa ortada çok net bir kusur olduğu anlaşılacak, eğitimci belediye başkanı, okulcu başkan olarak anılmasına rağmen bu şanına yakışmayan durumu kendi ifadesiyle doğrulamış olacak.

Sevgili başkan net ve doğru konuşmuş olsa aslında fazla birşey kaybetmeyecek ama ne yapsın o hep öyle açıklama yapmaya alışık olduğu için alışkanlığını devam ettirmiş oluyor.

 

***

Peki o haberi yapan veya bu satırların yazarı Hasan Akgün'e muhalif mi?

Özcan Işıklar'a ne kadar muhalifse Hasan Akgün'e de o kadar muhalif.

Cem Kara'ya ne kadar muhalifse Hasan Akgün'e de o kadar muhalif.

Ekrem İmamoğlu'na ne kadar muhalifse Hasan Akgün'e de o kadar muhalif.

Handan Toprak'a ne kadar muhalifse Hasan Akgün'e de o kadar muhalif.

Necmi Kadıoğlu'na ne kadar muhalifse Hasan Akgün'e de o kadar muhalif.

Kemal Kılıçdaroğlu'na ne kadar muhalifse Hasan Akgün'e de o kadar muhalif.

Recep tayyip Erdoğan'a ne kadar muhalifse Hasan Akgün'e de o kadar muhalif.

...

Kısaca yok bir farkı Akgün ve bize diğer haber konusu olanların bir birinden farkı.

Gazetecilik yapmaktaki amacım bu yöneticilerimizi överek göklere çıkarmak değil, yaptıkları yanlışlıkları su yüzüne çıkarmak.

Aksi olursa zaten asıl o zaman eleştirilmemiz gerekmez miydi.

***

Sadece şunu söyleyeyim fazla uzatmadan.

Gazetecilik değil aktif politika yapmış olsaydım şayet o zaman muhalifi olurdum Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün'ün ve işte o zaman Akgün o koltukta o kadar rahat otururmuydu bilemem.

Akgün gitsin gelsin Büyükçekmece'de politika yapanlara dua etsin. Adam gibi gazetcilik yapanlara ise teşekkür etsin.

Eğer bir ilçede bir belediye başkanı beş dönem o koltuğu koruyorsa kusura bakmayın ama o ilçede o zaman ya başka politika yapan yoktur veya başka siyasi parti yoktur.

Şayet Akgün'ün yerine başka bir isim de gelmiş ve o koltuğa oturmuş olsa ben aynı eleştiriyi çok rahat o kişiye de yapacağım için gönlümden ve vicdanımdan kuşkum yok.

***

Neyse sonuçta bu satırların okuyucuları her ikimizi de çok iyi tanıyor. Ben gözümü kırpmadan gördüğüm yanlışları yazmaya devam edeceğim, yazılanlar hoşuna gitmeyen yöneticiler ise kusurlarını örtmek yerine bize iftira atmaya devam edecekler.

Sağlık olsun. Unuttum gitti bu konuyu da. Hadi bakalım sıradaki haber ve konu gelsin.

Unuttum derken 'muhalif' konusunu unuttum. “Hasarlı, yıkılması gerekir” raporu bulunan Kumburgaz İlk Okulu binası ve arsası daha gündemimde.

Şimdilik bu okulda öğrencisi olan ailelere Allah sabır versin.

Düşünsenize belediye başkanımız bana da Milliyet'e de yaptığı açıklamada 'Bina 3 kat olduğundan deprem tehlikesi yok' demiş!

Eyvah ayvah...

Demek ki Erzincan'da Erzurum'da Kars'ta ve bir çok memlekette daha önce depremde yıkılan tek katlı, iki katlı, üç katlı binalar aslında depremden dolayı yıkılmadılar. Tamamen tesadüf aynı gün yıkıldılar...

 

GÜNÜN SÖZÜ:

Dünya; kötülük yapanlar değil, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir

-Albert Einstein 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Mert Arşivi