Hasan Hınıslı

Hasan Hınıslı

Parti içi mücadele ve CHP’nin Sol Tarafı 1

Cumhuriyet Halk Partisi tüzüğünde, partinin siyasal ilke ve değerleri şu şekilde açıklanmıştır; Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik, Devrimcilik ve bunun yanı sıra Evrensel Sosyal Demokrasinin Özgürlük, Eşitlik, Dayanışma, Barış, Emeğin yüceliği, Hukukun üstünlüğü, Dengeli kalkınma, Gönenç (Refah), Doğanın ve çevrenin korunması, Çoğulcu ve katılımcı demokrasi değerlerine dayanan; Kadın erkek eşitliğine inanan; Bu değerleri gerçekleştirmeyi hedefleyen; Gücünü halktan alan; Devleti, kişilerin özgürlüklerini ve refahını sağlamaya yönelik bir hizmet aracı olarak kabul eden, çağdaş demokratik sol bir siyasal partidir.

Görüldüğü gibi; CHP, Tüzüğüne aldığı temel ilkeleri ile evrensel sosyal demokrasinin temel ilkeleriyle bir çelişki içinde değil, aksine oldukçada uyumludur. Bunun doğal sonucu olarak CHP halk saflarında solcu bir partidir. Ancak süreç içerisinde gelen yönetim kadroları CHP’yi zaman zaman sağ şeride çekmiştir. 12 Eylül darbesi ile birlikte kapatılıp daha sonra 1992 yılında açılan CHP ne yazık ki aynı CHP olmamıştır. En azından siyasal duruşu daha merkeze yakın olmuştur. Bu nedenledir ki,  “daha fazla sol” diyen “Sol Taraf” savunucuları CHP’nin merkez sağa yaklaşmasına karşı tavır almak sorumluluğu dâhilinde davranıp partinin emniyet supabı olarak kendi içinde otokontrol görevi üstlendi.  “Sol Taraf” olarak partinin ilke ve tüzüğüne muhalif olmayıp süreç içerisinde iyileştirilmesi talebi saklı kalmak kaydıyla demokrasinin verdiği parti içi mücadele hakkını kullanmak amaçlı “Sol Taraf” diyorlar…

Daha Fazla Sol!

Evrensel solun asli misyonu, dünyanın ve insanlığın eşitliğe, özgürlüğe, barışa, demokrasiye refaha, iyiye, güzele ve mutluluğa ulaşması yönünde mücadele etmektir. Bu yolda değişimi, dönüşümü kısacası devrimi savunmaktır.

Bu görevin başlangıcı olmasına rağmen sonu yoktur, ucu açıktır. Günün koşullarına göre sol siyaset misyonunun gereği olarak program ve hedeflerini hem bölgesel ve hem de evrensel düzeyde güncellemek zorunluluğundadır.

Dünya uygarlık tarihinde, başta lider ve kolaylaştırıcı öncü bireyler olmak üzere insanlığın tamının,  topyekûn kol ve beyin emeği vardır. Bütün emekler eklemlenerek dünya uygarlığını oluşturmuşlardır.

Bu günlere gelirken doğruyu gerçeği arama merak ve isteği, özgürlük ve eşitlik ihtiyacı; insanlığın toplumsal gelişimini tetiklemiştir.

İnsanlık tarihi, yükseliş ve inişlerin tarihidir. Savaşların, yıkımların, köleliğin, tahakkümün tarihidir.

Dün dünyaya hükmeden birçok devlet “Pers, Roma, Bizans, Selçuklu, Moğol imparatorlukları vs”. Bunlar bugün yokken, yerini ABD, AB ülkeleri, Rusya, Çin, Japonya, Hindistan, Pakistan, Türkiye ve İran gibi ülkeler almıştır.

Bir süre sonrada başka ülkelerin olmayacağını kim iddia edebilir?

Uygarlık tarihi aynı zamanda insanlaşmanın, özgürlük ve eşitlik mücadelesinin, barış felsefesinin, başkaldırının, rönesans’ın, değişiminde tarihidir.

Uygarlık tarihini ve onun gelişiminin dinamiklerini anlamamızda bir filozofun çok önemli katkısı olmuştur. Bu filozof kendinden önceki bilgileri sentezleyerek yeniden kuran Karl Marx’tır.

Uygarlık tarihini incelerken aynen Milattan Önce, Milattan Sonra gibi, Marx’tan önce ve Marx’tan sonra diye ikiye ayırmak gerek.

19. ve 20. yüzyıl sosyalist mücadeleleri, tüm yenilikleri ile yaşanmış, dünyayı değiştirmiş, değişen dünyaya ayak uyduramayanlar tarih sahnesinden çekilmişlerdir.

1980’lerden itibaren Çin’in küresel piyasalara entegre olması ve 1989’da SSCB’nin dağılmasından sonra, “tek ülkede sosyalizm” inşasının veya sürdürebilirliğinin zorluğu anlaşılmıştır.

Emperyal ülkelerin, 1. ve 2. Paylaşım Savaşları ve sonrasında yaşadıkları tecrübelerde göstermiştir ki  “tek ülkede kapitalizm” çağı da bitmiş, küresel kapitalizm, çeşitli devlet birlikleri gümrük birlikleri ile yerini sağlanmaya çalışılarak genel bir sömürü alanı yaratılmaya çalışılmaktadır.

21. yüzyıl, küresel düzeyde, kapitalizm ve sosyalizmin rekabeti ve yarışmasına yeniden sahne olacaktır, buna inanın, inanırsanız varsınız kazanırsınız hak ettiğiniz hayatı yaşarsınız.

O zaman, 21. yüzyılda insanlığın gelişmesi yolunda yarışacak olan sosyalist parti, sendika, Sivil toplum örgütleri hazır olmak durumundadır. 

Peki, bu saydıklarımız gökten zembille mi inecektir?

Elbette değil!

Sürecek

 


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Hınıslı Arşivi