Ökkeş Ağaoğlu

Ökkeş Ağaoğlu

PKK Okulları Yakıyor

                                                      PKK Okulları Yakıyor, Ekonomi SOS Veriyor, Al Sana Yeni Türkiye

TÜRKİYE hiçbir zaman rahat olmadı. Ne eğitimde... Ne ekonomide... Ne de siyasette... Sürekli gerginlik... Sürekli didişme... Sürekli yüksek stres... Sürekli kavga politikası... Sonunda Türkiye’yi bugüne taşıdılar. Ama milletin sırtını kaşıyayım derken, aksine sırtına bindiler. Halâ da inmediler. İnmeye de hiç niyetleri yok. Ama bu millet bugünkü ekonomiden de, siyasetin yapısından da, eğitimin geldiği son duraktan da bıktı. Düşünün evinizin karşısında... Veya aynı mahallede... Yeni eğitim yılına hazırlanması için pırıl pırıl yapılmış bir okulun öğrencileri nereden gelir?..
Tabii ki mahallesinden... Semtinden... Kendine yakın civar bölgelerden... Ama gelin görün ki bu yıl eğitim hiç de öyle gelişmiyor.

Oğlunu veya kızını burnunun dibindeki okula göndermesi gerekenler, 100, bilemedin 150 kilometre uzaktaki okula göndermesi bekleniyor. Sanki okul müdürlüğüne, hatta okul öğretmenliğine tayini çıkmış gibi, alakasız okullara kayıtları yapılıyor. Çocuklara taşra görevi çıkmış gibi... İtiraz edenlere de, hükümetin desteğindeki imam hatip okullarının kapılarının açık olduğunu ima ederek yeni Türk gençliğini bu okullara kayıt etmeye çalışıyorlar. Yani eğitim, sıfır.
PKK MUŞ’TA OKULLARI YAKTI... EĞİTİM DURDU AMA İKTİDAR, “YENİ TÜRKİYE” DEYİP DURUYOR...

Muş’un Bulanık ilçesinde de yüzleri maskeli teröristler, okuları yakıyor. Yıkıyor... Okullar eğitim göremez hale geliyor. Efendim neymiş?.. Ana dilde eğitimmiş... Bu topraklarda kim ana dilinden mahsun bırkılmış ki anadilde eğitim verilsin diye inatla Türk eğitimine darbe vuruluyor?.. Daha düne kadar Kürtçe okullar açılmadı mı?.. Açıldı. Bu okullara rağbet olmadığı için tek tek arkaya arkaya kapatılmadı mı?. Kapatıldı... Ayrıca...

 Kürtçe eğitim denildiğinde, evrensel açıdan düşünülerek dünyanın neresinde bu lisanla daha yaygın eğitim göreceksiniz?.. Olsa olsa ya Kuzey Irak peşmergelerinde...Ya da İran ve Türkiye ile sınırı olan Arap aleminde görülebilir. Bunların dışında asla Kürtçe ile dünya literatüründe hayat bulamazsınız. Kürt vatandaşlarımız Türkiye topraklarında yaşadıkları müddetçe, onların ağırlıklı eğitimini ve kültürünü Türkiye Cumhuriyeti sağlamıyor mu?..  Sağlıyor. “Türk - Kürt ayrımı yoktur” denilmiyor mu?.. Deniliyor.
O halde neden okullar böylesine yakılıyor?.. 

Amaçları belli, Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak ve özerklik adı altında Türk vatandaşına nefes aldırmamak. Kusura bakmayın ama, evrensel dünya anlayışında birkaç dilin dışında eğitime asla şans tanınmazken... Kürtçe ile Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak ve yerine bölünmüş bir Anadolu topraklarını peydahlayarak “Eğitimde özgürlük” lafını kimseye yutturamazsınız. Bunun adı, olsa olsa “Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak” ve “Atatürk’ün önderliğinde kazanılmış laik ve bağımsızlık mücadelesine son vermek” olur.
YENİ TÜRKİYE’NİN ADI FAKİRLİK, TAŞERON SİSTEMİ, CARİ AÇIK VE EMPERYALİZME SELAM OLUYOR...

İktidarın yeni Türkiyesi eğer bugünkü savundukları Türkiye ise, onlar da sınıfta kalmıştır. Düşünün cari açık bir ülkenin en büyük korkusudur. Hele bir de buna iç borçlanmayı eklerseniz, bu korku
yerini, krizlere bırakır. İç borç 212 milyar dolara tırmanmış... Dış borç da hiç  durur mu?.. O da, 330 milyara doğru yolunu almış gidiyor.
– “Gerçekten 330 milyar dolar mı?” diye soranlara... Sadece birkaç milyar eksikle çıtayı zorluyor diyebiliriz. Bunun yanında işçi ölümleri halâ tehlikeli ve tedbirsiz bir şekilde devam ederken, sendikaların yol haritalarındaki sapmalar bayağı dikkati çekiyor. Ya kredi kartı borçlarına ne demeli?.. 

Efendim, iktidar diyor ki, “Kredi  kartı kullanmayın.” Yahu insan hiç böyle halkla dalga geçer gibi demeçler yayınlar mı?.. Siz kredi kartlarından halkı nasıl uzaklaştırırsınız biliyor musunuz?.. Ya maaşlara enflasyona yenilmemek kaydıyla iyi zamlar yapacaksınız... Ya da, üç ayda bir ikramiye vererek halkı süründürmeyeceksiniz. Bunların hangisi yapılıyor?.. Hiçbiri... Ayrıca... Tarım arazileri içler acısı durumdayken... Tüketici kredilerinin borçları da tavan yapmışken... Hangi “Yeni Türkiye”den bahsedilebilir?.. Yeni Türkiye tarımda ilerlemeli... Köylü tekrar köyüne dönerek tarıma yönlendirilmeli... 

Tarım araç ve gereçleri köylüden mahrum edilmemeli... Köylünün elektrikleri kesilmemeli... Yetişen genç toplumun adresini imam hatip okulu olarak belirleyip bilim ve irfan okullarının kapıları kapatılmamalı... Vekillerin maaşlarının bir öğretmenden kat kat fazla olmasının savunmasını üstlenip Milli Eğitim’e baskılar yaparak, yeri geldiğinde de, “Benim öğretmenim, benim hocam bir ailem gibidir. Her şeyimi ona borçluyum” gibi süslü açıklamalar yapıp kalpleri yalanlarla mühürlememeli...

 Bir an önce eğitimin kalitesini artırıp, gelişmiş toplumların seviyesini yakalayarak yarının Türkiye’sini bugünden belirlemeli... Yok bunların tersi yapılırsa eğer (Ki yapılıyor)... İşte o zaman “Yeni Türkiye” lügatlarının yerini, “İmamların Hatip Kabiliyetlerine” ülkeyi terk edersiniz. Ondan sonra ayıklayın pirincin taşını...
BİNLERCE ÖĞRENCİ ATAMA BEKLİYOR... SANKİ ÖĞRETMENLİK MERTEBESİNDELER DE, ŞARK HİZMETİ ÇIKACAKMIŞ GİBİ...

Bugün okullar açıldı... Açıldı ama bir yanlışlar furyası kutusu da beraberinde açıldı. Öğrenci velileri, “Yarın benim çocuğum okula gidecek ama acaba önümüzdeki yıl Milli Eğitim bize nasıl bir sürpriz hazırlayacak?” düşüncesiyle çocuklarını okul kapılarına kadar götürmek istemiyor. 

Sadece bunlarla da kalınsa iyi... Hepimiz haberlerden okuyor ve duyuyoruz. İzlediğimiz en kötü haberin,
binlerce çocuğumuzun evlerinden kilometrelerce uzaklardaki okullara tayinleri olduğunu görüyoruz. Çok bilinçli olarak binlerce öğrencinin yeni yılda okumaları için Milli Eğitim’in gerçekleştirdiği yanlışlığı düzeltmesini ummaktan başka bir şey yapamayan velilerimiz var.

Velilerin nasıl bir çıkmaz sokağa girdiğini görmek istemeyenler... Yarın gelip de “Yeni Türkiye herkese kucak açıyor. Bilinçli bir toplum için çocuklarımızı sorunsuz okumalarına en iyi şekilde yardımcı oluyoruz” diyemezler. Diyen olursa eğer, o zaman binlerce çocuğun okumalarını aksatmak için uzaklardaki okullara tayinlerine ne diyeceksiniz?.. Milli Eğitim ne kadar kaçamak lafın arkasına sığınırsa sığınsın, bu çocuklarımızın uzak okullarda okumalarından doğan trafik keşmekeşinin... Velilerin çaresizliğinin... Hayattaki en hakiki mürşitin ilim olduğunun... Bilime ve yetişkenliğe önem vererek Türk toplumuna baskıyla değil, ilim ve irfanla yol gösterileceğinin bilincine varmalıdır.
SANKİ EKONOMİ ÇOK İYİ DE, BİR DE YENİ TÜRKİYE DİYE HATALARIN ÜSTÜ ÖRTÜLMEK İSTENİYOR...

Sadece bu mu?.. Tabii ki değil. Ekonomik güçlüklerle doğan çocuklarımızın (yine aynı koşullarda okullara gitmelerine) aynı zorluklara göğüs gererek pahalılıkla mücadele eden öğrenci velilerimizin maddi durumları hiç düşünülüyor mu?.. Düşünülse böyle olur muydu?.. 

Ekonomik krizden doğabilecek okul masraflarını tamamlamaya çalışan velilerin önüne, bir de yanlış (ama bilinçli) atamalarla zorluklar çıkarılırsa, Türk toplumunu daha hiç tanımamışsınız demektir. Atatürk’ün eğitim düşüncesindeki çağdaş demokrasilerin okul çağından başladığını bir türlü kabullenemeyen Milli Eğitim, her zaman kendi düşüncelerindeki olumsuz gelişmelerin ağırlığı altında kımıldayamazlar. 

İster sevin - ister sevmeyin... Atatürk gibi bir dehanın ülkemize olan katkılarını kabul etmemek, Milli Eğitim’in en büyük hatasından birini oluşturmakta. Hatta  O’nun katkısının her alanda olduğunu görmemezlikten gelmek, yetişen Türk gencinin bilim ve irfan yolunda ilerlemesini engellemekten başka bir şey değildir. Onun için iktidarlar, çağdaş demokrasinin 100 yıl gibi yakın bir zamanda Türkiye’de kurulduğunu inkâr etmemeli... Atatürk’ün gençliğe verdiği önemin gerekçelerini çok iyi kavramalı... Yarının gençlerini “Yeni Türkiye”nin temel harcı olarak düşünmeli...

Terör örgütlerinin keyfiyetine bırakılacak bir eğitimin Türkiye’nin batışını hazırlamaya katkı sağlandığını görmelidir. Yok eğer, “Biz (Yeni Türkiye’yi) Milli Eğitim’deki değişikliklerle rayına oturtuyoruz” diyerek inatla öğrencilerin ve velilerin üstüne üstüne gidilirse... Bununla, sonu bilinçiz bir toplumun temel taşlarını atmış olursunuz. İktidar derhal Milli Eğitim’deki yanlışlığı düzeltmeli...m Ekonomik krizin ayak seslerini algılayarak tedbirlerini zamlarla değil, iyileştirici pazar ekonomisiyle almalı... Yarının gençlerini yetiştirmek için yurdun en ücra köşesindeki okulların güvenliklerini derhal almalıdır. Muş’ta okullar yakılıp, yıkılıyorken...

Öğrenciler yanan okulları için ağlıyorken... Bugün halâ inatla “Yeni Türkiye” diyerek yollarda ve miting alanlarda yetkililer konuşmalar yaparken... Milli Eğitim yetkililerine yanan okulları göstererek “Al sana Yeni Türkiye...” demekten başka bir söz bulamıyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ökkeş Ağaoğlu Arşivi