Arınç'tan Danıştay şakası

Arınç'tan Danıştay şakası
"Birbirimizi ne kadar çok sevdiğimizi tahmin edersiniz."

Devlet Bakanı ve Başbakan yardımcısı Bülent Arınç, Almanya temaslarına Köln'de devam ediyor. Bülent Arınç Basın Enformasyon Genel Müdürlüğü'nce Köln'de düzenlenen “Türkçe Yayın Yapan Medya Kuruluşlarıö toplantısında gazetecilerle bir araya geldi. Almanya'da yaptığı temasları ve kendisine bağlı bulunan kurumlar hakkında bilgi veren Arınç, “Tabi yüksek yargıdan da Danıştay benimle ilgili bir kuruluş. Birbirimizi ne kadar çok sevdiğimizi tahmin edersiniz" şeklinde bir espri yaptı.

İLETİŞİM ÇAĞINI YAŞIYORUZ

Dünyanın iletişim ve bilim çağını yaşadığını belirten Arınç, medyaya destek vereceklerini belirterek şunları söyledi: “Basın yayın ve Anadolu Ajansı 91. yılında. 23 Nisan 1920 de Türkiye büyük Millet Meclisi toplandığında büyük Atatürk'ün direktifleri ile ilk kurulan kuruluşlardan birisi Anadolu Ajansı. Tabi Mustafa Kemal Atatürk'ün şüphesiz amacı şudur İstiklal Mücadelesi var bağımsızlık savaşı yürütülüyor. Bunun bütün dünyaya tanıtılması lazım doğru haber kanalları ile ulaştırılması lazım. Basın yayında kanununda kendisine gösterilen konular üzerinde çalışıyordu ama itiraf etmek gerekir ki çok duran bir yapıya girmişti. Birkaç yıldan bu yana basın yayını büyük bir atak yaptı. Artık biz kanunda bize verilen, bize tanınan yetki, sorumluluk ve görevleri en iyi şekilde yağacağız. Çok söz getireceğiz ses getireceğiz ve özellikle yerel medya ile yazılı medyaya çok iyi destekte bulunacağız. Çünkü dünya iletişim çağını yaşıyor, bilişim çağını yaşıyor. Artık habere anlık ulaşmak mümkün. İnternet denen bir olgu var ve dünya da artık yazılı medyanın da kıymetini kaybettiği her şeyin internet portalarına dönüştüğü bir çağı yaşıyoruz. Dolayısıyla internet medyasının da bir kanun bir hukuki süreç içerisinde yer almasını temin etmeye çalışıyoruz. Çünkü yüzlerce haber portalı milyonlarca insan tarafından okunuyor, yorumlar yapılıyor, yayılıyor ve bunun üzerinden de haber akışını yaşıyoruz. 4 milyona yakınımız Almanya'da, Fransa'da 500 bin yurt dışında yıllardan beri yaşayan, çalışan, şimdi iş sahibi olan kişiler. Gazete, televizyon patronu olan, iş veren durumuna geçen ve yanında başkalarını çalıştırabilecek güçte diyasporamız var. Kimliğimiz muhafaza etmek için de buna ihtiyacımız var. Buralara her geldiğimizde biz sahipsiziz, bizi anlamıyorsunuz, bizi dinlemiyorsunuz, bize ulaşamıyorsunuz. Biz kiminle iş birliği yapacağız denildiğini hatırlıyorum. Bu ihtiyaçta geçtiğimiz yıl yeni kurulan bir daire başkanlığı ile giderildi."

GAZETECİ GÖRÜNÜP SUÇA İŞTİRAK EDENLER VAR

Yabancı kaynaklı yayınlanan Türkiye'de basın özgürlüğü kısıtlanıyor türü haber vfe analizlere de değinen Arınç, “Bunların bir kısmı doğrudur, bir kısmı abartıdır. Dışarıda yayınlanan bu raporların haber kaynaklarının Kim? Ne? Niçin? olduğunu da bilmemiz gerekiyor. Ama doğrusu şudur, hiçbir gazeteci görevini yaparken görevi ile ilgili olarak ne suçlanmalıdır ne dava açılmalıdır ne ceza evine girmelidir. Basın özgürlüğü bunu gerektiriyor. Yani bizim anayasamızın 28. maddesindeki basın özgürlüğü sansür edilemez sözünün gerçekleşmesi için böyle bir şey olması lazım. Ama değerli arkadaşlar gerçekçi olalım. Bir gazeteci kimliğini alıp 300 - 500 tirajlı herhangi bir gazetede mevki sahibi olarak görünüp gazetecilik mesleğini dışında işlediği bire suçtan dolayı mahkum olanlar da var. Dolayısı ile o gazetecidir basın özgürlüğüne darbe vurulduğu için içeridedir anlayışı yanlış. Böyle kırka yakın insan var. Terör örgütüne üye olmaktan silahlı eylem yapmaktan ve benzeri durumlardan. Ama mesleğinin karşılığında gazeteci yazıyor. Herhalde biz bunları konuşmuyoruz bunları bir kenara koyalım. İkincisi gazetecilik yaparken haklarında dava açılanlar var bunlar doğrudur. Özellikle üç maddeden dolayı ceza kanunundaki üç maddeden dolayı dava acılıyor ve mahkum ediliyor. Bir tanesi soruşturmanın gizliliğini ihlal sucu, bir olay var bir ihbar var bir şikayet var bir kişi veya birkaç kişi hakkında soruşturma yapılıyor. Soruşturmanın gizliliği esastır. Ceza mahkemesi kanunun hiç değişmeyen maddesi bu. Ceza mahkemesi kanunu diyor ki soruşturma gizlidir bunu ihlal etmeyeceksin. Maalesef Türkiye'de hangi soruşturma ile ilgili olursa olsun belli bir tarafı töhmet altında bırakmak için söylemiyorum haberler yayınlanıyor hata iddianame tanzim edilmeden alınmış ifadeler yayınlanıyor ve kişi hükmen suçu sabit oluncaya kadar masumdur ilkesi zedeleniyor. Bunu yapanlar hakkında da davalar açılıyor.

CEZA KANUNUNUN ANLAŞILIR OLMASI LAZIM

Arınç sözlerine şöyle devam etti: “İkincisi adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçudur. Şimdi burada yapılacak olan nedir. Gazeteci arkadaşlarda görev yaptıklarını söylüyorlar. O kendi mesleği acısından bu olaya bakıyor bu taraftan da ceza mahkemesinin evrensel prensipleri var. Dolayısıyla bunları bozmak etkilemek tersine çevirmek suç konusu olmalı. O zaman yapacağımız şey şuanda Türkiye'de mahkemelerde her basın mensubu hakkında kolaylıkla dava açılabiliyorsa ve kolaylıkla bu suçlamalar sübut buluyor ceza veriliyorsa burada bir yanlışlık olmalı. Bu yanlışlığı gidermek için biz basın yayın enformasyon olarak da adalet bakanlığı ile müşterek çalışarak da bir taslak üzerinde anlaştık aslında. Orada yaptığımız şey şudur. Bir suçun unsurlarını daha net hale getireceğiz mutlak ifadeler olmayacak çünkü ceza kanununda yorumla hüküm verilmez. Ceza kanununda herkes tarafından belli anlaşılabilir olması lazım. Bir unsurları göçlendireceğiz öyle her gelişi güzel olayda dava açılmayacak. İkincisi verilen cezaları tecil sınırına çekmek. Yani ertelenebilir hale getirmek veya idari para cezasına dönüştürmek. Bunun hazırlığını yaptık yanı bu konudaki eleştirileri karşılayacak bir hazırlığımız var ama Türkiye'de maalesef gündem 24 saatte bir değişmeye başlıyor."

BASIN ÖZGÜRLİĞİ SANSÜR EDİLEMEZ

Basın Enformasyon Genel Müdürü Murat Karakaya da yaptığı sunumda, Türkiye'de yerel medyaya verdikleri desteği yurt dışındaki Türkçe yayın yapan yerel medyaya vermek istediklerini belirterek düzenlenen ilk toplantının tanışma bağlamında yapıldığını ve sorunlara çözüm için ilk adımı attıklarını ifade etti. Karakaya Almanya'da yayın yapan medya kuruluşlarında çalışanlara hitaben, “Basın özgürlüğü sansür edilemez. Toplam tirajlara baktığımız vakit gelişmiş ülkelerin çok çok gerisinde olduğumuzu görüyoruz ama kendi ebadındaki kendi boyutundaki ülkelerle hemen hemen aynı sıralarda olduğumuzu söyleyebiliriz. Türkiye'de toplam 4 milyon civarında bir tirajımız var" dedi.

ARINÇ İNŞAATI SÜREN KÖLN DİTİB CAMİYİ ZİYARET ETTİ

Köln'de kaba inşaatı biten ve Avrupa'nın en görkemli camisi olması beklenen DİTİB merkez camiyi de ziyaret eden Arınç, cami mimarı Paul Böhm ve diğer yetkililerden cami inşaatı ve caminin özellikleri hakkında bilgi aldı. Ardından DİTİB'in geçici olarak kurduğu camide öğle namazını kılan Bülent Arınç, namazın ardından cemaatle bir araya gelip kısa bir konuşma yaptı. Arınç bu yıl göç anlaşmasının 50. yıl dönümü olduğunu, Kuzey Ren Vestfalya (NRW) eyaletinde 800 bin Türk kökenlinin yaşadığını ve sadece bu bölgede 4 Başkonsolosluğun olduğunu hatırlattı. Arınç daha sonra Avrupalı Türk Demokratlar Birliği'nce (UETD) düzenlenen, "Türkiye'de güncel gelişmeler ışığında din ve vicdan hürriyeti" konulu sempozyuma konuşmacı olarak katılmak üzere Köln'deki Barcello otele hareket etti.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.