Zaten fiili başkanlık var

Zaten fiili başkanlık var
CHP lideri Kılıçdaroğlu, başkanlık sisteminin halkın gündemini çalmak için gündeme getirildiğini söyledi: Başbakan'daki yetkiler ABD Başkanı Obama'da yok, daha ne istiyor

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan'ın Cumhurbaşkanını, parlamento başkanını, valileri, komutanları, yargıçları belirleyen tek kişi olduğunu belirterek, 'Erdoğan, yetkisizlikten şikayet ediyor. Hüsnü Mübarek'ten daha fazla yetkilere sahip. Daha ne olsun ki' dedi. Kılıçdaroğlu, 47. Münih Güvenlik Konferansı'na katılmak üzere gittiği
Münih'te gündeme ilişkin açıklamalar yaptı.
Kılıçdaroğlu'nun gazetecilerin soruları üzerine yaptığı değerlendirmeler şöyle:

O YETKİLER OBAMA'DA YOK: Şu anda zaten fiilen başkanlık sistemi var. Cumhurbaşkanını belirleyen kişi, parlamento başkanını, valileri, komutanları, yargıçları belirleyen tek kişi. Hüsnü Mübarek'ten daha fazla yetkilere sahip. Amerikan Başkanı'nın bu tür yetkileri hiç yok. Yetkisizlikten şikayet ediyor. Daha ne olsun ki... Bir tek, yargıç olarak karar vermesi kalıyor. Altına imza atması lazım. Onu da yakında yapacak. Daha önce 23 Nisan Bayramı'nda koltuğuna oturttuğu küçük çocuğa 'Yetki sende ister asar ister kesersin' demişti. Niyeti bu...
Bu konu halkın gündemini çalmak için bilinçli olarak gündeme getiriliyor. Kamuoyu gündeminde işsizlik, yoksulluk var. Bunlar AKP gündeminde yok. Valilerin seçimle gelmesi öngörülüyor. Zaten valiler seçilip atanıyor. Devletin değil, iktidarın valisi
olduğunu söylüyorlar.

SPARTAKÜSÜNÜ BULAMADI: Mısır'da olanların çok iyi tahlil edilmesi lazım. Olaylar sıcak olmakla beraber bir anlamda işsizlerin ve yoksulların başkaldırısı. Bir de Spartaküs gerekiyor. Demokrasi ve özgürlük talepleri var.
Refah devleti sosyal devlet özlemleri var. O nedenle bu eylemleri farklı yerlere çekmektense halkın talebini iyi okumak gerekiyor. O bölgeler Spartakü'sü henüz ortaya çıkaramadı. Demokrasi ve özgürlüğü getirecek. Halk çıkarmalı... Türkiye'nin bu süreçte bölge halklarına seslenirken demokrasi ve özgürlük vurgusu yapması gerekiyor.

HALKIN SESİNİ DİNLE: 'Tribünden seyretmeyeceğiz' demek 'içişlerine müdahale ederim' anlamına gelir. Doğru yaklaşım değil. Mısır hükümeti ilk tepkiyi verdi. 'Kendi işine bak' diye. Kendi işimize baktığımızda Mısır'a yaptığımızın tam tersini görüyoruz. Halkın sesine kulak ver. Kendi halkımızı coplarla susturuyoruz. Bunu da dünya görüyor aslında. Bu çifte standart iktidarın söylemlerinin samimi olmadığını da açıkça göstermektedir.
Ama Sayın Başbakan torba yasayı protesto edenleri halk görmüyorsa o ayrı. Çünkü halk kavramını millet kavramını sadece kendilerine oy verenlerle sınırlı olarak kamuoyuna sunuyor. Kendisine oy vermeyen kitleleri halk olarak da millet olarak da görmüyor. Bu bakış açısı nedeniyle demokrasiye özgürlüklere bakış açısı hep eksik oldu. Kendisi için demokrasi, özgürlük istedi. Başbakan demokrasi ve özgürlük taleplerini de çok yıprattı.

BİZ ONLARA, ONLAR BİZE ÖZENİYOR: AKP iktidarından önce telefon dinlemeleri korkuya dönüşmemişti. 8 yıllık iktidarda artık sokaktaki yurttaş da dinlendiği korkusu yaşıyor. Böyle bir ortamda siz demokrasi ve özgürlükten söz edemezsiniz. Baskı rejimi yaratmaya çalışıyor. Karşı görüşü dinlemeyen eleştiriye tahammül edemeyen bir yapı...
İktidar bilinçli olarak Atatürk'ü telaffuz etmiyor. Onlar Ortadoğu'ya özeniyor. Oradaki halk ise Türkiye'nin modern yüzüne imreniyor. Kendi ülkesinde de görmek istiyor. Bizimkiler Arapların yöneticilerine özeniyor. Onun için demokrasi, özgürlük ve laiklikten bahsetmiyor.

YURTDIŞINDA OY KULLANILMALI: Büyükelçilik ve konsolosluklarda da vatandaşların oy kullanmalarının yolu açılmalı. Yasa çıkmasına rağmen gerçekleştirilmiyor. Trenle uçakla insanların oy kullanmaya gitmesine gerek kalmadan bunlar büyükelçiliklerde yapılabilmeli. Daha önce seçimlerin gerilimi Almanya'ya yansıyacağı için huzursuzluk olabileceğini söylüyorlardı. Türklerin böyle bir gerileme sebep olacağını sanmıyorum. Hükümet aktif rol oynayıp Alman makamlarını ikna etmelidir. Bugünkü iletişim çağında belli bir oy kullanılması için belli bir süre verirsiniz. Vatandaş da oyunu kullanır. Yasası çıktı. Ama yürütme organı gereğini yerine getirmiyor. Hükümet kararlı tavır takınmalı.

YARGI KARARLARI KEYFİ UYGULANIYOR: Hukuk devletine inanan kişiler hakkını yargıda arar. Ben alıyorum yargı veriyor diye yakınıyorlar. Oysa yargının kararları bu hükümete özgü değil. Yargı kararları keyfi olarak uygulanıyor. Ve bunlardan ders alınmalıdır.

TRT ve AA İktidar bağımlısı
Kılıçdaroğlu, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin'in İçişleri Bakanı Atalay ve Adalet Bakanı Ergin'le diz çökmüş halde sohbet ederken çekilen fotoğrafının AA tarafından yayınlanması üzerine iki kurumun arasının açmasını şöyle yorumladı: 'Haber veriyorsun diye cezalandırmaktan daha saçma bir şey olamaz. Bir haber kuruluşunun bir diğer kuruluşa kızması kadar saçma bir şey olamaz. Haber kuruluşları haber konusu düşünmeli. Haber konuşmaları gerekir. Üstelik ikisi de devlete bağlı olmasına rağmen. Fotoğraf yalan değil ki. Daha önce beğenmediği için ANKA'yı da yasakladı. İktidar bağımlısı. Böyle görünmek de yöneticileri rahatsız etmiyor. Bazı valilerin ben iktidarın valisiyim demesi gibi TRT'de iktidarın televizyonuyum diyor. Üstelik de o iktidara oy vermeyenlerin de vergisini kullanarak... Anadolu Ajansı da bazı haberleri bilinçli olarak geçmiyor. Örneğin Başbakan'ın yaptığı bazı konuşmaları tazminat davası yükümlülüğü doğuracaksa o kelimeler cımbızlanıyor. Ve AA bültenlerinde yer almıyor. Öyle anlaşılıyor ki hükümet onu da kontrol ediyor.

Münih notları
Kemal Kılıçdaroğlu da diğer siyasiler gibi yurtdışında daha keskin, daha özgüvenli konuşuyor. Dün de aynı hisse kapıldım. Münih'teyiz. Biri Ankara'dan, diğeri İstanbul'dan kalkan iki ayrı THY tarifeli uçağıyla geldik. Açıklamaları hayli sert, okursunuz. Münih'te
47 yıldır devam eden güvenlik zirvesine katılacak belki tek muhalefet lideri Kemal Bey. Onun dışındakiler devlet başkanı, başbakan veya bakan...
İki yıl önce Deniz Baykal'la da buradaydık. Kılıçdaroğlu'nun kısa süredeki ikinci Almanya seyahati. 19 Eylül'de Berlin'deydi, o ziyaretini de izlemiştim. Yurtdışı temaslar önemli. Geçtiğimiz hafta Avrupa Parlamentosu'nda Türk başkanın sunumuyla Cumhurbaşkanı Gül konuşmuştu. 'Avrupa vicdanı' çağrısında bulunmuştu Gül. Ana muhalefet liderinin katıldığı Münih Konferansı'nın ana temaları bizimle yakından ilgili. İlk sırada Mısır ve Tunus var, Ortadoğu konuları var. Kuzey Irak dosyası tartışılıyor mesela.
Münih'te hava soğuk, geziyi Almanya uzmanı Ali Kılıç organize ediyor. Kemal Bey'e Umut Oran da eşlik ediyor. Münih'te hava soğuk, ancak açık ve aydınlık. CHP
lideri için yoğun bir ikili görüşme programı ayarlanmış. Sosyal demokratlar arası bir Avrupa kanalı açmaya çalışıyorlar. CHP'deki sola, sosyal demokrasiye dönüşle birlikte dış temasların artacağı anlaşılıyor. Doğrusu bu, içe kapanmacı değil, dışa açık bir siyaset...
Münih'ten şimdilik bu kadar. Seçimlere
4.5 ay kala, ana muhalefet partisi lideri Kılıçdaroğlu'nun güncel konulardaki görüşlerini aktarmayı sürdüreceğiz. Seçim stratejisi ve 13 Haziran sonrasına ilişkin yaklaşımlarını sorup sizlere aktarmaya çalışacağım.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.