Mehmet Mert

Mehmet Mert

Reis dediğin cesur olur!

Reis dediğin cesur olur!

 Hürriyet yazarı Ahmet Hakan Coşkun’a yapılan saldırıyı takip ediyorsunuzdur.
Bildiğiniz gibi dört saldırgan Ahmet Hakan’ı günlerce takip etmiş, kafa yormuş, en sonunda adam başı 25 bin lira karşılığında ve devlet desteği sayesinde karakolda bir ifade verip çıkma garantisi ile operasyonu gerçekleştirmişlerdi.
Ha bu yazdıklarımı mı, tabiî ki saldırganların ifadesidir.
Doğru veya değil, onların ağzından çıkanlar bunlar.
Ha bir de ‘arkamızda reis var bize bir şey olmaz’ sözü ve garantisi.

*

Kim bu reis.
Bu günlerde AKP’lilerce reis tabiri kullanılan uzun adam mı!
Alaattin Çakıcı’nın içeride bulunmasını fırsat bilerek önüne gelene kafa tutan Sedat Peker mi!
Temel Reis mi!
Turgut Reis mi!
Yoksa yeni bir reis doğuyor da biz mi bilmiyoruz.

*

Neyse işte o reis her kimse belli ki düğmeye basmış.
Bu adam düzen bozuyor, sağa sola çok sallıyor, hükümeti devirmeye kalkıyor, önüne gelene akıl vermeye çalışıyor.
Bu herife bir ayar çekelim diyen reis Ahmet Hakan’a kafaya takmış.
Şayet varsa böyle bir reis.
Veya şayet böyle bir reis varsa ve gerçekten Ahmet Hakan’ı kafaya takmışsa o zaman bu takma işi burada bitmeyebilir.
Umarız öyle bir kafaya takma işi yoktur ancak faili meçhule kurban giden onlarca gazeteci akıllara geldikçe işin şakası bile hoş değil.

*


Olayı belki sıradan bir gazeteciye dayak falan durumu olarak düşüneniniz olmuş olabilir.
Dört kişi gitmiş bir iki kafa atmışlar diye de bakanınız vardır.
Veya olsun canım bakın adam sapa sağlam.
Ahan da orada duruyor.
Evinde yatıyor.
Aynı gün hastane önünde poz verdi fala diye de düşünebileniniz vardır.
Ancak…

*


Ancak durum ciddi.
Düşünün her günkü gibi televizyondan canlı yayından çıkıyorsunuz.
Yanınızda korumanız.
Altınızda son model arabanız.
Gaza basıp evinize gidiyorsunuz.

*


Her taraf MOBESE kamerası dolu.
Teknoloji son noktada.
Türkiye’nin en çok takip edilen, okunan, izlenen gazetecilerinden birisisiniz.
Evinizin önüne vardığınızda birden bire bir araba sizin arabanıza çarpıyor.
Hemen arabadan atlıyorsunuz aşağıya.
Sizinle birlikte korumanız da atlıyor.
O da ne.
Bir anda size çarpan arabadan dört kişi iniyor.

*

Birisi korumanızı etkisiz hale getiriyor.
Diğer üç kişi bir anda gecenin bir yarısında size saldırıp tekme tokat girmeye başlıyor.
Siz bir an önce kaçmaya çalışıyorsunuz ama ayağınız kaldırıma takılıyor.
O esnada panik yapan diğer saldırganlarda olay yerinden uzaklaşmaya başlıyorlar.

*


Güvenlik kameraları sayesinde yakalanan saldırganlar şimdilerde ötmeye başlamışlar.
Arkamızda reis var bize bir şey olmaz!
Düşünsenize; Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Abdi İpekçi, Hırant Dink gibi nice kıymetli kalem de benzer saldırı sonrası yaşamlarını yitirmişlerdi.
Şimdi birileri kalkıyor ve ne varmış canım ölmedi ya, bir iki yumruk yedi işte abartılacak bir şey yok, demeye kalkıyorlar.

*

İyi o zaman gel biz de sana bir iki kafa atalım da git yerine otur dangalak!
Olayın ciddiyetini kavrasana.
Bu ülkede hep böyle oluyor işte.
Gazeteci dövülür.
Gazeteci öldürülür.
Demokratik protesto hakkını kullanan insanlar bir hiç uğruna öldürülür.
Genç yaşlarında saçma sapan insanlar tarafından yaşamlarını yitirirler.
Sonra ne olur.
Kocaman bir hiç.
Giden gittiği ile kalır.

*

Düşün şimdi sen Ahmet Hakan’sın.
Başına bu olay geldi.
Ne yaparsın!
O kadar kolay mı!
Ölümün eşiğinden dönmüşsün ve kalkacaksın hiçbir şey olmamış gibi kaldığın yerden devam edeceksin.
Bunu başarabilir misin!
Çok zor!

*


İşte o Ahmet Hakan da bu günlerde aynı sendromu yaşıyor.
Yediği dayak bir yana olayın şoku hala üzerinde.
Üstelik daha olay aydınlanmamış.
Kimlerin saldırdığı belki belli ama kim veya kimlerin düğmeye bastığı belli değil.
O reis her kimse biraz korkak reismiş.
Zira reis dediğin (Drej Ali lakabı ile tanınan kabadayı olaylarında olduğu gibi, Alaattin Çakıcı’nın defalarca üstlendiği olaylar gibi) bir iş yaptı veya yaptırdı ise o işe sahip çıkar.
Gidip kapı arkalarında saklanmaz…!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Mert Arşivi