'Gerekirse şeker ölçüm çubukları bedava dağıtırız'

'Gerekirse şeker ölçüm çubukları bedava dağıtırız'
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, ''Gerekirse Sağlık Bakanlığı olarak Sosyal Güvenlik Kurumu ile bir anlaşma sağlayıp vatandaşımıza şeker ölçüm çubuklarını ücretsiz olarak doktorlar eliyle bile dağıtırız'' dedi
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Swissotel'de düzenlenen ''Türkiye Diyabet Önleme ve Kontrol Programı Eylem Planı 2011-2014'' tanıtım toplantısının ardından gazetecilerin çeşitli konulardaki sorularını cevaplandırdı. Bir gazetecinin ''Ucuz olduğu için bazı üreticiler tarafından tercih edilen nişasta bazlı sıvı şekerin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri biliniyor. Bakanlık olarak bu konuyla ilgili ne tür çalışmalar yapılıyor?'' diye sorduğu Akdağ, bu konuya ilişkin bakanlığın önemli bir görevi olduğunu vurguladı. Akdağ, aceleci ve altı iyi doldurulmamış açıklamalar yapmanın doğru olmadığına işaret eden Akdağ, tartışmaya nokta koyabilecek veya büyük ölçüde bilimsel çerçeveye oturtabilecek olanların bilim adamları olduğunu, bu nedenle bu tür konularda daima yetkin bir bilimsel kurul oluşturduklarını kaydetti. 

Akdağ, bu konuda da bir bilimsel kurul oluşturduklarını anımsatarak, bu ay içinde bilimsel kurulun kendilerine gerekli bilgileri vereceğini ve bakanlık adına kamuoyunu bir basın toplantısı ile bilgilendireceklerini belirtti. ''Diyabetli hastaların şeker ölçüm cihazı çubuklarını almaları konusunda yaşanan sıkıntılar ne zaman giderilecek?'' diye sorulan Akdağ, Sosyal Güvenlik Kurumu'nun her bir şeker ölçüm çubuğu için 55 kuruşluk ödeme yaptığını ifade ederek, mahkemenin bu ödeme şekliyle ilgili yürütmeyi durdurma kararı verdiğini ve kendisine göre bunun yanlış bir yürütmeyi durdurma kararı olduğunu söyledi.
Bakan Akdağ, Sağlık Bakanlığının bu ölçüm çubuklarını hastanelere ortalama olarak 25-30 kuruşa alabildiklerini, hastanelerin kullandıkları miktarların çok büyük miktarlar olmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti: ''Hastanelerimizde yılda 7 milyon civarında kullanılıyor. Sosyal Güvenlik Kurumu, 200 milyona yakın ölçüm çubuğu parası ödüyor. Biz vatandaşın parasını çarçur edecek değiliz. Gerekirse Sağlık Bakanlığı olarak Sosyal Güvenlik Kurumu ile bir anlaşma sağlayıp vatandaşımıza şeker ölçüm çubuklarını ücretsiz olarak doktorlar eliyle bile dağıtırız. Buna ihtiyaç duyarsak bunun hazırlıklarına başladık. Tabii bir süre gerektiriyor, bunların satın alınmasını gerektiriyor. Bekleme bundan dolayı. Onun dışında eğer ilgili firmalar kaliteli ürünleri SGK'ya uygun fiyatlarla verirlerse eskiden olduğunu gibi vatandaşlar doğrudan eczanelere gidip bu çubukları alabilecek. Sonuç olarak kesinlikle şeker hastası olan vatandaşlarımızı bu çubuklardan mahrum etmeyiz. Onların sağlığı için ne kadar önemli olduğunu biliyoruz, endişe etmesinler.''

''Diyabetli hastaların coğrafi bölgelere göre dağılımı yapıldı mı?'' diye sorulan Akdağ, diyabet üzerinde bölgesel faktörlerin çok fazla etkisi olmadığını, ancak Türkiye'de diyabet olduğunu bilmeyen birçok yurttaşın bulunduğunu belirtti. Akdağ, ''Bütün vatandaşlara çağrı yapmak isterim. Aile hekimleri ile iyi münasebet kursunlar. Aile hekimleri şeker ölçümü de dahil olmak üzere tetkik de yapabiliyorlar tamamen ücretsiz olarak. Erken tanı ve erken tedavi için aile hekimleri ile irtibat son derece önemlidir'' diye konuştu.

Akdağ, gazetecilerin soruların yanıtladı. ''Ankara'da bir profesörün bıçak parası alırken suçüstü yakalandığı ve mahkemeye sevk edildikten sonra serbest bırakıldığı şeklindeki haberle ilgili ne düşündüğünün'' sorulması üzerine Akdağ, böyle bir olayın gerçek olmadığını umduğunu söyledi. Savcılık soruşturmasının sonucunu beklemek gerektiğini ifade eden Bakan Akdağ, bu tür yanlışların tüm hekimleri incittiğini ve toplumda yanlış bir algılama oluşturduğunu dile getirdi. Bir başka soru üzerine şişmanlık, obezite ve kalp hastalıklarını önleme açısından, besin ve gıdaların reklamlarıyla ilgili mutlaka bir şeyler yapılması gerektiğine dikkati çeken Akdağ, ''Bunu üstten bir yaklaşımla doğrudan yapmak yerine, sektörle görüşerek yapacağız. Tarım Bakanlığı, biz, hem şişmanlığı hem diyabeti önleme programları çerçevesinde, önümüzdeki aylarda sektörle toplantılar yapacağız. Gıda sektörünün de kabulleneceği bir noktada vatandaşın sağlığını koruma çalışmalarını birlikte yürüteceğiz'' şeklinde konuştu.
 

'Bu yanlış bir sistemdi'

Bir üniversite hastanesinde, endokronoloji veya benzeri yan dal uzmanlarının özel muayene ile baktığı hasta sayısının çok az olduğunu, bunların bütününün bir yılda 2-3 milyonu geçmediğini aktaran Akdağ, konuşmasına şöyle devam etti: ''Parası olan, gitsin para versin, ihtiyaçları görülsün. Peki diğer insanlar ne yapacak? Öğretim üyelerinin ana görevi diğer öğretim elemanları ile birlikte bu meseleyi bütüncül olarak yürütmektir. Bir diyabet hastası, eğer bir eğitim veya üniversite hastanesine gitmişse orada bir diyabet kliniği olur, o klinikte bütüncül bir yaklaşımla tedavi edilir. O vatandaş yeşil kartlı da olsa, bir memur da olsa bir emekli de olsa böyle olmalıdır. Geliri düşük esnaf da olsa böyle olmalı... Biz artık bu ülkede, parası olanın hocalardan hizmet alabildiği olmayanın hizmet alamadığı sistemi tarihin çöplüğüne göndermeye kararlıyız. Bu yanlış bir sistemdi. Endokronoloji uzmanlarının sayısını elbette artırmamız lazım. Türkiye'de doktor sayısını eksik olduğunu, bununla beraber birçok uzmanlık alanında da eksikler olduğunu biliyoruz. Bu noktada da artık tabip örgütleri, 'Türkiye'de doktor sayısı artırılmasın' teranesinden vazgeçmeliler.''
 

İstanbul'da 13 kızamık vakası

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, İstanbul'da kızamık vakaları ile ilgili bir soru üzerine de Türkiye'de artık kızamık ve kızamığa bağlı SSPE hastalığının görülmediğini ifade ederek, ''İstanbul'da son günlerde bazı kızamık vakaları oldu. Toplamda 13 vakamız var. Avrupa'dan gelen bir kişi tarafından bulaştırıldı. Biri 4 aylık bir bebek, diğeri 11 yaşında bir çocuk, diğerleri erişkin'' dedi. Akdağ, birkaç sene önce yaptıkları geniş toplum aşılamalarıyla, 1991'den itibaren doğmuş herkesi aşıladıklarını, yani 1990 ve sonrası doğanların kızamığa yakalanma riskinin hemen hemen hiç olmadığını kaydetti. 1991'den önce doğanların özellikle yurt dışından virüs getirilmesi halinde kızamığa yakalanma risklerinin bulunduğunu anlatan Akdağ, bilimsel kurulun, böyle bir bulaşma durumu olduğunda, 1991'den önce doğanlar için bazı tedbirler önerdiğini söyledi. ''Avrupa'dan bize kızamık gelir diye korkuyorduk. İşte İstanbul'daki 13 vaka Avrupa'dan gelen kızamık vakası. Türkiye'nin kendi yerli vakası değil'' diyen Akdağ, Avrupa'nın bazı ülkelerinde halen kızamık salgınları görüldüğünü vurguladı.

Akdağ, kızamığa bağlı ortaya çıkan norölojik SSPE hastalarının sorunlarıyla çok yakından alakadar olduklarını, bunları grup olarak kayıt altına aldıklarını dile getirerek, sadece sağlık değil sosyal sorunlarıyla da bizzat ilgilendiklerini belirtti. Farklı şehir ve ilçelerde yaşayanların bu hastalıkla ilgili sorunlarla karşılaşması halinde Sağlık Bakanlığının 184 numaralı telefona müracaatta bulunulmasını isteyen Akdağ, onların her türlü sorununu çözmeye kararlı olduklarını dile getirdi. Hasta yakınlarının da bildiği gibi, SSPE'nin geri dönüşü olmayan bir hastalık olduğunu, kendilerinin yapabildiklerinin destekleyici ve yaşamı kolaylaştırıcı tedaviler olduğunu bildirdi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.