SATILMIŞ MATBUAT

Satılmış matbuatın madenlerde yaşanan ölümler konusunda yaptığı gazetecilik değil yalakalık.Çıkarlarının kölesi olmuş bu yardakçılar her olayı ters yüz ederek topluma aktarıyorlar.Efendilerini memnun etmek için akı kara gösteriyorlar.Gerçekleri örtüyorlar.

Askerlerimiz kendi yurdunda kahpece sırtından kurşunlanıyor,bunu 3.sayfada veriyorlar.Ülkeyi yönetenlerin canilerle yaptığı gizli pazarlığı,anaların gözyaşının dinmesine bağlıyorlar.Maden ocaklarında,inşaatlarda çaresiz insanlarımız ölüyor,bunu patronun açgözlülüğüyle izaha çalışıyorlar.Asansörlerden yere çakılarak ölen işçilerin dramını ,teknik arızayla açıklıyorlar.Güvencesiz olarak tarlalarda çalıştırılan,16 kişilik hurda araçlarda balık istifi taşınan  köylülerin toplu ölümünü,fren patlamasına bağlıyorlar.

Ermenek’te maden ocağı denen ölüm çukurunda  balçıkla boğulan 18 maden işçisinin ölümünü de bu satılmış matbuat,tek merkezden belirlenen benzer manşetlerle verdiler.Suçluları,sorumluları gizleyerek dikkatleri başka yerlere çekmeye çalıştılar.”Toprağın İntikamı,Suyun Öfkesi,Patronun Para Hırsı” gibi,asıl suçluyu gözlerden kaçıran  manşetleri atarak güya hem gazetecilik yaptılar,hem suçluyu kayırdılar hem de ölen madencilerin yaralı yakınlarına saygısızlık ettiler.Suça ortak oldular.Oysa Soma’dan sonra Ermenek’te ölen 18 işçinin sorumlusu ne aç gözlü patrondu ne de kayan toprak.Sorumlu,kamu malını yandaşa peşkeş çekmeyi sağlayan vurgun düzenidir.

Satılmış matbuat güruhu,iddialarının iflasından utanmıyorlar.Toplumun unutkanlığından ve fikri takip alışkanlığının olmayışından yararlanarak utanmazlıklarını sürdürüyorlar.Yıllarca Ergenekon’dan,Balyoz’dan,darbeden söz ettiler,bu konuda onlarca kitap yazdılar,toplumu aldattılar.Gerçekler ortaya çıkınca hiçbir şey olmamış gibi yazıp söylemeye devam ediyorlar.

Demokratik ülkelerde “dördüncü kuvvet” olan basın,insanları bilgilendirme ve tarafsız kamuoyu oluşturma görevini yapmaz,kitleleri manipüle ederse bunun yıkıcı sonuçlarını tüm ülke görür.Böylece sorumlular gizlenir,suçlular kayırılır,suçun üzeri örtülür,adalet duygusu zedelenir.Adaletin yaralandığı toplumda da herkes kendi adaletini uygulamaya kalkışır.Sokak terörize olur.Kaos başlar.

Gerçeklerin üstünü örten,suçluyu gizleyen,sorumluyu kayıran basın şahsi çıkarının tutsağı olduğu için bindiği dalı kesiyor.Bu kör,sağır ve satılmış basın yıllardır ülkemizdeki muktedirlerin basiretsizliğinden kaynaklanan trafik terörünü de,sorumluları gizleyerek,”trafik canavarı”olarak topluma lanse etti.Suçlu,trafik sorununu çözmeyenler değil,o sorunu gözlerden kaçırmak için uydurulan trafik canavarıydı bunlara göre.Bu metafor hala kullanılarak bu ölümcül sorunun üzerine gidilmiyor.

Adına gazeteci denen güruh,her trafik kazası sonrasında önüne konan bu manşeti bilmeden mi kullanıyor yoksa kullanmak zorunda mı kalıyor bilinmez ama bunların Soma cinayetini de,en son yaşanan Ermenek faciasını da bilerek çarpıttığı,sorumluları toplumun gözünden kaçırmaya çalıştığı ortada.Bu gazetecilik değil suç ortaklığıdır. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aydın Yavuz Arşivi