SAVAŞ KIŞKIRTICILIĞINA ve SAVAŞA HAYIR!
Zamanı geri alıp baktığınızda tarihin derinliklerinde savaş ve kıyımların vahşetini görürsünüz. İlk çağdan bu yana zamanın değişimi koşullarında şekillenen ekonomik ve sosyal gücü ele geçirme savaşı tarif edilmez zalimliklerinde tarihidir.
1453 İstanbul’un fethinin canlandırıldığı 1453 panaroması müzesine yolunuz düştü mü bilmem. Ben iki kez gittim.Birinde kendim için, daha sonra bir dostum görmek istedi diye. Her ikisinde de orayı ziyaret edenler nasıl bir duyguya kapılıyorlar bilmem ama ben dehşete kapılıyorum. Savaşın o korkunç yüzü beni allak bullak ediyor. Osmanlının fetih (işgal) hırsıyla gözünü budaktan sakınmayan muazzam bir ordu kuşatmasına karşı surlarda evlerini savunmaya çalışan sur içi direniş. Ben sur içinde de sur dışında da olmak istemezdim.
Kaldı ki bir ortaçağ savaşı bu. I.ve II. Dünya savaşlarının yanında olsa olsa bir savaş oyunu (!) gibi kalır
İstisnasız bütün savaşların bir saldırgan, bir de saldırıya uğrayan tarafı var. Muhteşem Yüzyıl dizisini izlerken ne zaman sıkıntı olsa hazine boşalmaya başlasa, yeniçeriler “savaş savaş” diye bağırırken padişah “kafiri hizaya getirme,islamın bayrağını kafirin yüreğine saplamak” için planlar yapmaya başlar.Siz onu hazineyi ganimetle doldurma planı diye düşünebilirsiniz. Yeniçerilerde ganimetten paylarına düşeni düşlemektedirler.
Bütün bu düşlerin altını yiğitlik, kahramanlık, şehitlik, din ve iman motifleriyle süsleyince, herkesi bir savaş, yani ölüm makinesine dönüştürebilirsiniz.
Sonra zamanın.durdurulamaz olgusu içinde ezenle ezilenin savaş yöntemleri alet ve araçları da değişti. “Delikli demir çıktı mertlik bozuldu. Onuda geçtik kıtalar arası savaş araçları, sesten hızlı ölüm makineleri, dahası nükleer başlıklar. Ölüm, acı, gözyaşı, halkların boğazlaşması, kin, nefret, öfke, şiddet, ırkçılık, milliyetçilik, etnik ve dinsel kırım, göç, açlık, yağma, tecavüz…
Savaşlar; savaşa katılmayacak olanların savaşa katılanların kanlı bedenleri üzerinde elde ettikleri ekonomik, sosyal ve siyasi güç aracıdır.
Kısaca savaştırılan halkların kazananı olmamıştır. Kazanan, savaş baronları ve silah tüccarlarıdır. Şehitlikte hep yoksul halk çocuklarına düşer.
Kapitalizmin üçüncü bunalımında banka ve borsa iflasları Amerikada ve Avrupa’da kendini gösteren krizler döneminde “Arap Baharı” diye ortaya çıkan enerji kaynaklarının paylaşımıyla sonuçlanan Afrika ve Ortadoğu krizleri aynı döneme denk gelmesi tesadüf müdür dersiniz? Arap halkları demokrasiye ve özgürlüğe kavuştu mu sandınız?
Son otuz yıldan beri süre gelen sınır içi çatışmaların insan ve kaynak bedelinin faturasının ağırlığı yetmiyormuş gibi, ABD’nin dümen suyunda imparatorluk rüyası görenlerin ülkeyi savaş yıkımına sürüklüyor havası bile insanı telaşlandırmaya yetiyor. Bu bile Türkiye’nin iyi yönetilmediğinin açık kanıtıdır. Aksi halde savaş havası yaratilmazdı. Çünkü iyi yöneticiler halkının selameti için savaştan uzak dururlar. Kazanımları korumaya ve geliştirmeye çalışırlar. Duygularla değil, akıl ve mantıklı davranırlar. Arap düşmanlığını körükleyen, mezhepçi karanlığında gözünün önünü göremeyenler umarız ki ülkeyi emperyalizmin kışkırtmasıyla bir savaşa sürüklemezler.
En başta bu ülkenin emekçileri ayrımsız buna en yüksek sesle hayır demelidirler. Çünkü savaşa sürülecek olan onların çocukları olacaktır.
Savaşlarda her türlü hak arama imkanı ortadan kalkar. Seçimler iptal edilebilir. Ertelenebilir. Sınırlı gösteri hakları, sözleşme, örgütlenme ve düşünce söyleme tamamen ortadan kalkar. Çünkü savaş hali vardır. Hiçbir şeye itiraz edemezsiniz. Hem hazır başbakan yasal olarak yayın durdurma hakkını elde etmişken bir savaş ortamında tüm hak ve iradenizi bir kişiye yada kişilere teslimi demektir.
Bundandır ki savaşa hayır demek ÖZGÜRLÜĞÜ SAVUNMAKTIR, DEMOKRASİYİ ve YAŞAMI SAVUNMAKTIR.
Biz siyaset analisti değiliz. Hoş işimizde değil. Onları TV ekranlarını dolduran, boyalı basının kalemşörları fazlasıyla yapıyorlar.
Şimdiden “ganimet düşleri” görüyorlar.
Süslü laflar, derin analizler, kahramanlık histerileri sonuçta döner dolaşır aş, iş, ekmek, derdiyle uğraşan emekçi halkımızın başına patlar.Başkalarının savaşına kurban gitmek istemiyoruz demek için henüz geç değildir.
SAVAŞA HAYIR, YAŞASIN BARIŞ...