Hasan Hınıslı

Hasan Hınıslı

Sebepsiz aşklar!

Birisi sana sorduğunda “o insanın neyine âşık oldun ?”, ve bu soruya bir türlü cevap verilemiyorsa, “kem küm ne bileyim işte” gibi yuvarlak cevap veriliyorsa, o sebepsiz aşktır, işte o anki hal; en tatlı en masum duygudur.

Ortada bir sebep olursa aşk olmaz zaten, var olduğu iddia ediliyorsada o da aşk değildir.

Aşk ve yazmak; ya yazılarıma konu bulmalıyım, ya yazılara konu olmalıyım.

Ben yazılara konu olmayı değil, yazılarıma konu bulmayı seçiyorum. Yazılarıma dönüyorum. Evet, yazılarıma dönüyorum dedim, “dönek” dediler.

Bütün kötü alışkanlıklarımı bırakıyorum dedim, “benide mi” dediler.

Sigarayı bıraktım; bırakamayan arkadaşlarım “sigara ikramını çoğalttılar”.

Doktor dedi ki; karaciğer yağlanması başlangıcı var kilo ver. Rejime başladım, 10 kilo verdim, kilo vermeyen şişman arkadaşlarım; “Aşıkmısın, yoksa çapkınlık mı” dediler.

Ben aşkı tanımam en azından şimdilik, sevgilim izin vermiyor aşkı tanımama. Öylede bir derdim yok, lakin toplumu iyi tanır ve iyi gözlemlerim.

Gül kokulu kadınları da gülkurusu akşamları da iyi bilirim ve yazarım okunsun diye, okunurda bilir ve bazense şımarma hakkımı kullanırım.

Ben memleket sevdasını da çok iyi bilirim onuda yazarım uğruna da mahpuslarda yatarım aynen dün olduğu gibi (!)

Bazı güzellikler vardır herkesin yüzüne yakışmaz. Bazı isimler vardır yanında durulmaz. Bazı isimler vardır onunla bir bardak su içmeyi şeref kabul edersiniz. Fakat bazı durumlar vardır ona nerden bulaştım, bulaşmaz olaydım dersiniz, aynen aşk gibi. 

Sevdiğiniz seveceğiniz birine kalbinizi açtığınızda yanında birde risk alırsınız. Kaybetme riskini. O yokken kaybetme riskinizde yoktur, ama o olunca kaybetme kaygılarınızda kendiliğinden oluşur. Olur ya sonsuz gibi duran dostlukta bir an gelir biter. Birbirinizden koparsınız, koparılırsınız.

Hayali dolaşır evde, köşeden çıkıp size koşacakmış gibi gelir zaman zaman. Gözleriniz oyunlar oynar kalbinize. Ama gitmiştir bir kere. Ve tek teselli kalır elimizde, geçmişte kalan birlikte olan anılarımız.

Çaredir lakabın, sıkışan sana koşar her daim sen çare olursun sıkıntıya düşene, ama öyle gün gelir ki çareyken, kendine çaresiz kalırsın. Ahlamandan oflamandan kimse anlamaz veya anlamak istemez!

Onlar istemez ama siz istersiniz hemen karşıdaki köşeden çıkıp evin kapısına yönelmesini. Kendinizden bile sakladığınız kaçamak bakışlarınız hep o köşededir, çünkü giderken sırtına gömdüğünüz bakışlarınızın izi en son orada son bulmuştur, belkide halen sırtındadır gözlerinizin izi!

Bazen kaçana umuttur gelmesi için “beklenildiğini” bilmesi, en uzak limandan bile olsa gelecek olma ihtimali yaşatacak içindeki sevgiliyi!


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Hınıslı Arşivi