Bir süre evvel kongreler sürecini bitiren CHP’de kim ne zaman görevden alınacak tartışmaları henüz bir uçuk ay gibi çok kısa bir süre geçmeden tartışılmaya başladı.

Biz çok önemli olmadığı takdirde seçimle gelenlerin seçimle gitmesinin önü açılmasına, hoşuma gitmedi diye görevden alınmalara karşı çıkarak “insan değişikliği değil zihniyet değişimini” savunmuşuz.

İnsan değişimi bu mevcut zihniyetle yeni yıpranan kişilerin var olmasına çoğalmasına neden olur. Yıprananların sayısını artırmaktan başka bir işe yaramaz.

İnsan değiştirmek yerine anlayış değiştirmek gerekmektedir.

Duyumlarımıza gelince; İstanbul CHP il Başkanı ve yönetiminin kalabilirliği yok gibi, şimdi olmasa da bir süre sonra istifası bekleniyor.

Gereğini yerine getirmezlerse; yılbaşına kadar yeter sayıda üyenin yönetim kurulundan istifa ettirilerek boşluk yaratılıp düşmesinin sağlanacağı, 2013 yılının yeni başkan ve yeni yönetimle başlayacağı sinyalleri var.

Diğer duyumlarımıza gelince; İlçelerin en az yarısı görevden alınacak-mış!

Görevden alınacakları söylenen İstanbul 3. Bölgede delege sayısının yaklaşık yarısı kadar güvensizlik imzası toplanarak kadük kalan Küçükçekmece ve Avcılar başta olmak üzere birkaç ilçeden daha bahsediliyor.

Biz ise (Elzem, ayyuka çıkmış, iflah olmazlar hariç ki biz bunun çok az bir kısmını biliyoruz sanırım MYK tamamına vakıftır) bu durumun özellikle seçimle gelen il ve ilçe yönetimlerinin alınmasının örgütte müthiş bir kırılma yaşatacağının inancındayız.

Aslında en az zayiatla giderilmesi mümkün olan mevcut duruma radikal çözüm ile müdahale etmek bu süreçte yani kongrelerin yeni bittiği bu zamanda örgütte geçicide olsa bir kavga başlatacaktır.

Kongreler uzak olsa anlaşılır bir gerekçe olarak kabul edilebilinir. Lakin kongreler süreci henüz temmuzda bitti, yani daha çok yeni.

Evet, yerel seçimlere daha çok var, yeni gelenler o güne kadar pişer ve yerel seçime hazırlanır deniliyorsa ve biz her şeyi baştan yaratacağız planları mevcutsa, sanırım bugünü geçiştirirler lakin fikri yenileşme olmadığı sürece bu kavga asla bitmez.

Aslolan zihniyet olup son değişikliğiyle dahi güdük kalan tüzüğün yeniden elden geçirilmesi muhakkak yapılıp örgütün her biriminde kuvvetler ayrılığı ile dengeler oluşturulmalı.

Genel Başkanın yetkileri azaltılmalı.

MYK’yı muhakkak PM seçmeli.

Genel Başkanın MYK’da sadece sınırlı sayıda (en fazla 5) kontenjan hakkı olmalı.

Milletvekilliği 2, Genel Başkanlık 3 dönem ile sınırlandırılmalı.

Belediye Başkanlıkları; oylar arttığı sürece 3 dönem ile sınırlandırılarak oyların düşmesi veya kaybetme anında bir daha hiç aday yapılmamalı!

%33 cinsiyet kotası ile garanti altına alınan pozitif ayrımcılık ile kadın temsili sağlandığı için Kadın kolları derhal kaldırılmalı.

Gençlik Kolları 25 yaş ile sınırlandırılmalı.

Muhakkak üye güncelleştirmesi yapılmalı. Nüfusa kayıtlı olduğu ilçeden üyeliği tek seçenek olmayıp üyenin kendi talebi doğrultusunda verimli olabileceği istediği yerden üyelik sağlanmalı, naylon üyelikler tespit edilerek partiden süresiz men edilmeli!

Mahalli seçimden Kurultaya kadar nispi temsil olmalı.

Düşünün bir kere; Bir mahallede 500 üyeniz var ve o mahallenin 50 delegesi var.

İki grup seçime giriyor, bir gruba 249 oy diğerine ise 251 oy çıkıyor.

Ne yazık ki 251 oy alan 50 delegenin tamamını alarak o mahallenin hâkimi oluyor.

Bu nedenle ilk başta nispi temsil olmalı, bunun içinde çağdaş bir tüzük yapılmalı.

Aksi takdirde yapılacak her tür adam değişimi yeni yıpranmış kadroların atıl hale gelmesi olacaktır...

Tekrar ediyoruz  “değişiklik” değil “değişim” olmalı!