Hasan Hınıslı

Hasan Hınıslı

Sen, ben, bizim oğlan ve eşraf!

Bir yerin zenginleri, sözü geçenler, ileri gelenler.
Daha şerefli, çok onurlu, çok aziz, pek muhterem. Eşrefi.

Arapça; Şerif kelimesinin çoğulu, Şeref ve itibar sahipleri. Yani “eşraf”.

Şehirlerin, köylerin, aşiretlerin ileri gelenlerine “Ayan ve eşraf” denilirmiş. Bu kişiler bulundukları yerlerde en etkili ve zengin kişilerden oluşurmuş.

Tımar topraklarının mukataaya çevrilmesiyle ( Bir nevi özelleştirme), bu toprakları iltizama alanlar genellikle “Ayanlar” olmuş. Böylelikle Dirlik sahiplerinin haklarına sahip olan ayanlar bulundukları yerleri yönetmeye başlamışlar.

Merkez teşkilatını bozulmasıyla “beylerbeyi” veya “sancak beyi” olarak atananlar makamlarına gitmeyerek o eyalet ya da sancaktaki ayanı MÜTESELLİM (vekil) olarak görevlendirmiştir. Ayanlar böylelikle devlet gücünün temsilcisi durumuna gelince daha da güçlenmişlerdir.

Osmanlıda eşraf devlet eliyle kendine yakın olanların ödüllendirilmesi olup tebaayı yani ahaliyi yani devletin kullarını kısacası günümüzde Vatandaş denilen halk kitlelerini veya halkları yaratan insan topluluklarını idare etsin diye oluşturulmuş bazıları sertifikalı bazıları ise sertifikasız dokunulmazlar! Bunlara beylerbeyi, derebeyi ağa vs birçok isim takılmıştır.

Eşraf denilince başta kaymakam olup Belediye başkanı yardımcıları, meclis üyeleri, Müftü, jandarma komutanı, Emniyet müdür, milli eğitim müdürü, siyasi parti başkan ve yöneticileri ve bilumum devleti temsil edenler ile o mahalin zenginlerinden oluşmaktadır.

Bu eşraf denilen suni müessesenin vatan, millet, Sakarya edebiyatı genellikle sözde var olup, öz itibariyle yukarıyla işbirlikçidir.

Günümüzde ise demokrasi gereği devlet Eşrafın içinden elini çekmiş olup Eşrafı temsil edebilecek sadece “görmemiş siyasetçiler” ile yine “sonradan görme zenginler” varlığını sürdürmektedir.

Bunlar zengin olmadan hiçbir vasfı olmadığından adam yerine koyulmayan ezik baskın duygulu insancıklar olup protokolü çok severler.

Sevsinler sevmesinler hemen hemen her konsere katılarak en önde oturmayı bir bok sanarlar.

Sorunu olan birinin sorununu çözmek adına telefona sarılıp konuşuyor taklidi yaparken telefonları çalarsa da uzunca bir aaaaaa çekerek telefon kapanmış yahu diyerek yalanlarının ortaya çıkmasını perdelerler, aslında sorunu çözmek için değil başındakini savmak içindir o telefonla konuşuyor numarası!

Eşrafta yer almak için kıyasıya açık veya gizli kavgalar yapılır. Özellikle meslek kuruluşlarında başkan olmak için kırk takla atılır. Meslek kuruluşunda başkan olmak o kentin idarecilerine yakın olmak nüfuz bulmak olduğundan değerlidir bu nedenle mücadele sert geçer.

Siyasi partilerde eşraf olup nüfuzlu olmak için verilen savaşsa yabana atılmaz hele bir gidin görün bakın neler oluyor! “ilçeden genel merkeze” kadar kansız koltuk kavgasının nasıl olduğunu öğrenirsiniz.

Koltuğa oturdunuz mu başlarsınız yerinizi sağlamlaştırmaya. Koltuğunuz, her türlü soruya cevap verme hakkından çok hesap sorma ve nüfuz olma fırsatı verir size.

Koltuğunuz yoksa kızar bağırır çağırırsınız. Haksızlıkları, olması gerekenleri, yanlışları söylersiniz. Koltuğunuz varsa, beklentilerinize umut olup sabır aşılar.

Kısacası Eşraftan biri olmanız, nüfuz makam mevki göstergesi olup var oluş nedeninizdir!

Bu nedenle de o makamı korumak zorundasınızdır, çünkü o makamın verdiği güç elinizden kaydımı sizi adam yerine koyanlar azalır, hatta yanınızdan kaçarcasına gider bazıları. Siz ve sizden beklentisi olan birkaç zübükle kalıverirsiniz ortalık bir yerde(!)

twitter.com/HasanHinisli

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Hınıslı Arşivi