Hasan Hınıslı

Hasan Hınıslı

Sihirli koltuk!


Koltuk uğruna vazgeçilmeyecek ne var...   

Atatürk, Amasya'ya gider. Toplantıda bulanlardan biri dikkatini çeker. Yanındaki valinin kulağına eğilip sorar  "Kimdir bu?" Vali yanıt verir; "Efendim kendisi Şıh'tır, Yörede çok hatırlısı vardır".

Atatürk Şıh'ı yanına çağırır ve "Bak baba, imanın ölçüsü sakalın boyunda değildir, Şunu rica etsem de en azından Peygamber efendimizinki gibi kısaltsan" der ve eliyle de boyun altı hizasını gösterir, Şıh "Emrin olur Paşam" diyerek yerine çekilir.

Aradan zaman geçer, bir akşam Atatürk Amasya'daki Şıh'ı hatırlar ve Valiyi telefonla arayıp durumu sorar. Vali nasıl söyleyeceğini bilememekle birlikte, Şıh'ın sakal boyunda en küçük bir kısalma bile olmadığını aksine kimselere el sürdürmediğini anlatır.

Atatürk telefonu kapatır, kâğıdı kalemi eline alır ve az sonra nazırını çağırıp, yazdığı yazıyı Amasya Valiliği'ne tebliğ etmesini ister, Ertesi gün Amasya'dan bir haber gelir ki Şıh Efendi Ata'yı görmek üzere Ankara'ya yola çıkmıştır.

Şıh, gelir Ata'nın karşısına çıkar. Sakal tamamen kesilmiş, sinekkaydı bir tıraş olunmuş, saçlar kısaltılmış, kılık kıyafet baştan sona değiştirilmiş, bambaşka görünüme bürünülmüştür. Atatürk'ün mesai arkadaşları bu değişimi anlayamaz ve Ata'ya sorarlar; "Aman Paşam, o Şıh ki sakalına el dahi sürdürmezdi, siz ne ettiniz de kökünden kesmesini sağladınız? "

Atatürk gülümser, sonra da yanındakilere dönüp der;  “Dün akşam Amasya Valiliği'ne bir yazı gönderdim ve Şıh'ı Afyon'a vali atadığımı bildirdim”

Ardından da yeni bir yazı hazırlayıp nazırına bu yazıyı da Şıh'a vermesini söyler.

  Yazıda söyle yazmaktadır; “İnancın ölçüsünün sakalda olmadığını anladığına sevindim. Valilik meselene gelince, bu gün koltuk uğruna kırk yıllık sakalından vazgeçebilen yarın başka şeyler için milletinden bile vazgeçebilir, Seni böyle bir ikileme mahkûm bırakmayalım, Kal sağlıcakla.”

Evet, bu gün ne değişti'de sağdan sola soldan sağa dönüp duruyorlar.

Hiçbir şey değişmedi her şey aynı sadece koltuk çok tatlı…

Bu zatı muhteremler 28 Şubatta frene basıp 27 Nisan E-muhtırasından evvel veya sonra kırk yıllık “Anti Amerikanist” Milli görüş gömleğinden bir çırpıda arınmadılar mı?

İlhan Kesici, Ertuğrul Günay, Lütfullah Kayalar Reha Çamuroğlu eski donların dan bir çırpıda sıyrılıp düne kadar "öteki" olandan olup eski düşüncelerini ötekileştirmediler mi?

Kimisi ise Meclis güvenlik amiri olamayınca partisinden istifa etmedi mi?

Üç beş oy kaparım düşüncesiyle 80 yıllık ideoloji partisi CHP'yi başkalaştırıp kendi çizgisinden ve seçmenlerinden uzaklaştırmadılar mı? Büyük Devrimci Doğu Perinçek belki Meclise beni de kabul ederler uğruna yılların Marksistliğini milliyetçiliğe değişmedi mi?

Merkez sağın direği DYP ile ANAP'ı birleştirme safsatasıyla yok etmediler mi?

40 yıllık MHP 367 bulunamazsa yeniden seçim olur, tekrar meclise giremeyebiliriz korkusuyla meydanlarda savurduğu urganı kendi boynuna geçirmedi mi?

Bizim temennimiz her şeye rağmen yine de tüm partilerden seçilenlerin sadece mensubu olduğu partinin değil, tüm milletin vekilleri olmaları yönünde.

Bekleyip göreceğiz.

7/9/2007 tekrar

  

 


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Hınıslı Arşivi