Hasan Hınıslı

Hasan Hınıslı

SİVAS’IN DİĞER ADI 2 TEMMUZDUR!

SİVAS’IN DİĞER ADI 2 TEMMUZDUR!

12 Eylül darbesiyle sindirilen muhalif mücadele, askerin kışlaya çekilmesiyle tekrar başkaldırmış, özellikle de Güneydoğu’da ayrılıkçı yönü ağır basan bir şekle dönmeye başlamıştır. Bunu gören 12 Eylül’de başarılı olamayan derin adamlar, kolları sıvayıp tekrar işbaşı yapmıştır.

80’li yılların sonlarında Güneydoğu’da da ortaya çıkartılan veya çıkmasına sessiz kalınan Hizbullah isimli yapay örgüt, özellikle Güneydoğu halkına karşı derin güçler tarafından korunup, kollandı ve derin güçlerin vurucu gücü olarak örgütlendi.

Kimi akbabalar tarafından silahlandırılan, derin güçler karargâhlarında kontra tarafından eğitilen Hizbullahçılar, özellikle 1991–92–93 yıllarında seri bir cinayet makinesi gibi çalıştı.

O yıllarda Güneydoğu şehirlerinde solcu, aydın, demokrat insanlara ve hatta çok sıradan demokrat nitelikli insanlara karşı düzenlenen satırlı, silahlı saldırılar, kaçırmalar, kaybetmeler, domuz bağları ve mezar evler Hizbullah eseriydi.

2000´den fazla insanı katleden Hizbullah, aslında derinlerdeki bilinmez güçlerin ülkenin birçok yerinde “işledikleri cinayetlerin altına attığı imzaydı” kısacası “Hizbullah sadece birilerinin imzasıydı”.

90´lı yıllarda yükselen muhalif başkaldırı mücadelesini bastırmak için birileri karşı çıkışı yoğun bir şekilde örgütledi, derin güçler kontralaştı. Artık aydınlar öldürülüyor, arabalara bombalar konuluyor, yargısız infazlar yapılıyordu.

1993 Sivas Katliamı, sözde İslamcıların halk düşmanlıklarına ve cinayetlerine eklenen yeni bir halka oldu. Pir Sultan Abdal Şenlikleri için Sivas´ta bulunan aydın demokrat ve sanatçılar 2 Temmuz günü Sivas ve çevre şehirlerden toplanan zulüm yanlısı yobazların saldırısına uğradı.

“Müslüman mahallesinde salyangoz satılıyor. Dine, Allaha küfür ettiler. Dinsizlerin katli vaciptir” içerikli bildiriler ve konuşmalarla “Cihada” a çağırılan dinsel faşizm taraftarı ağzı salyalılar, aydın ve sanatçıları yok etmek yakma için bulundukları Madımak Oteli´ni kuşattı.

Tekbir sesleriyle “Şeriat gelecek zulüm bitecek. İslama uzanan eller kırılsın. Allahsızlara ölüm”  sloganlarıyla oteli ateşe vererek 33 katılımcı aydın ve 2 otel görevlisi toplam 35 kişi diri diri yakılarak katlettiler.

Sivas katliamı, derin güçler tarafından planlanan ve gerici yobazlar tarafından uygulanan, halka ve ilerici, sol, sosyal demokrat aydınlara karşı gerçekleştirilen en vahşi saldırılardan biri olarak Türkiye tarihine geçti.

Vahşetin sorumluları, oteli ateşe veren katillerle birlikte, on yıllardır dini kullanarak İslamcı katilleri hazırlayan derin güçlerdir. Aynı zamanda ‘Aziz Nesin kışkırttı’ vb. demagojik iftiralarla vahşeti meşrulaştırmaya çalışan sistem partileri ve onun beslemesi tetikçi basındır.

Vahşeti gerçekleştiren katillerin kimliği, ülkemizde İslamcıların ve bunların etkisi altındaki kitlenin dünden bugüne nasıl vahşi bir geleneğe sahip olduğunun, halka karşı nasıl birleştiklerini ve neler yapabileceklerinin de çok somut bir göstergesiydi.
Katillerin avukatlığını yapan Refah Partililer.
“Şanlı Sivas kıyımı” diyen IBDA-C’liler.
“Yaşasın Hizbullah” sloganlarıyla başı çeken Hizbullahçılar.

Kitleyi kışkırtıcı konuşmalar yapan, onlara lojistik destek sağlayan ve kitlenin basında otele yürüyen sonradan milletvekili olan dönemin RP´li Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu ile Belediye Meclisi Üyesi Cafer Ercakmak'dı.

Katliamı alkışlayanlar ise radikal islamcı yeşil basın olmuştur.
Bunlara ses çıkartmayan, çıkartamayan, gereğini yapamayanda mevcut sistemdir.

2011 yılında Yol TV de ise CHP eski Milletvekili Mustafa Kul'un söyledikleri vahşetin boyutlarına duyarsız kalışın boyutlarını bir kez daha gösteriyordu.

Ne diyordu Mustafa Kul; “Bana bir ihbar geldi, Bu olayın arkasında derin güçler var, gelecekte Sivas'ta olabilecek gerici bir ayaklanmayı ne kadar güç ile bastırırız, onun provasını yapıyorlar diyordu. Ben bunu Meclis Araştırma Komisyonu’nda dile getirdim ilk karşı çıkan Sivas Milletvekili Abdüllatif Şener oldu”. Mustafa Kul işte böyle diyor.

2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas Madımak Oteli’nde devletin güvenlik kuvvetlerinin gözleri önünde, zulüm taraftarı gerici yobazlar tarafından 35 güzel insanımız diri yakılarak canice katledildiği Sivas katliamını lanetlememek insan olmamaktır.

Kerbela faciasından sonra Sivas’ta yaşanan bu insanlık dramı, bu vahşet her Alevinin yüreğinde kanayan bir yarar ve dinmeyen bir acı olarak devam etmektedir.

Üzerinden yüzyılların geçmesine rağmen unutulmayan Kerbela yarası gibi, Sivas Madımak’ta işlenen bu vahşetin üzerinden yüzyıllar geçsede her Alevinin, aydının, demokratın kısacası ben insanım diyen her bireyin yüreğinde kanayan bir yara bir sızı olacak.

Tarihte ise üzeri kapatılamayacak kocaman kara bir leke, belleklerde unutulmayan bir insanlık ayıbı, bir vahşet, bir dram olarak kalacaktır.

Arşiv 2 Temmuz yazıları…

 

twitter.com/HasanHinisli

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Hınıslı Arşivi