Mehmet Mert

Mehmet Mert

Siyasetçi – gazeteci ilişkileri…

Siyasetçi – gazeteci ilişkileri…

Siyaset adamları neden politika yaparlar?

Daha popüler olmak için mi?

Vatana millete daha faydalı işler üretmek için mi?

Daha fazla para kazanmak için mi?

Birilerinden intikam almak için mi?

Birilerine yaranmak için mi?

Çevresine, akrabasına, ailesine, hemşerisine, köylüsüne, meslektaşına v.s. imkânlar yaratmak için mi?

Proje üreterek dünyaya kalıcı eserler bırakmak için mi?

Daha bir çok örnek verilebilinir.

Mutlaka bunlardan birisi için politika yapılıyor hepimiz biliyoruz.

 Gazeteler neden vardır?

 Peki gazeteler neden varlar?

Patronları başka iş bilmezler gazetecilikten para kazanmak için bu işi yaparlar.

Şantaj, montaj, tehdit v.s. yollarıyla daha fazla para kazanmak daha kestirmeden zengin olmak için varlar.

Gazete kurmak ülkemizde çok kolaydır bir iş kurmak isteyen hemen bu yolu seçer, medya sektörüne atılır ve böylece hem ünlü olurlar hem de para kazanırlar.

Hayır gazeteler; (içerisinde gazeteci barındıran gazeteler) toplumu aydınlatmak, gelişen olaylara karşı halkı doğru yönlendirmek, bilgilendirmek, haksızlığa uğrayanın hakkını aramak, kamuoyu oluşturmak, haksızlara haddini bildirmek ve okurlarına haber ulaştırmak için vardır gazeteler.

 

İstediğinizi seçin!

Yukarıda belirtilen seçeneklerden istediğinizi seçin.

Siyasilerden olsun basın mensuplarından olsun yukarıdaki her seçeneğe de uyanlarımız vardır çevremizde.

Peki bize düşen nedir.

Bize düşen nasıl bir politikacı istiyorsak ona karar vermek, siyaset yapanlar arasından o özelliye sahip olanı ayırmak, o politikacı etrafında kenetlenmek ve seçtiğimiz kişinin yaptıklarını desteklemek olmalı.

Yine aynı şekilde basın organları arasından da işini hakkıyla, layıkıyla yapanı ayırt etmek, onu takip etmek, okumak, dinlemek, izlemek ve maddi manevi destekçisi olmak.

Bu ayrımları yaptıktan sonra göreceksiniz önce siz mutlu olacaksınız.

Size ters gelen politikacıyla işiniz olmayacak, görüşlerini beğenmediğiniz siyaset adamıyla veya siyasi oluşum ile zaman geçirip oyalanmayacaksınız, siz böyle yaptığınız sürece size benzeyenlerde çoğalacak ve bu seçicilik sayesinde herkes kendine çeki düzen verecek.

Güçbilmez - Sugür!

Geçtiğimiz hafta Çatalca İlçe Başkanı Selim Güçbilmez ile Gerçek Gazetesi Temsilcisi Bahadır Sugür arasında nahoş olaylar yaşandı.

Sugür yazdığı bir yazıdan dolayı çarşıda karşılaştığı Güçbilmez’in kendisini dövmekle tehdit ettiğini ileri sürdü.

Bölgemizdeki bazı gazeteciler ise Sugür’e destek için Çatalca’ya gitti ve Çatalca Meydanı’nda fotoğraf makinalarını yere bırakarak protestolarını gösterdiler.

Buraya kadar gelişmeleri size aktardım.

Şimdi gelelim söylememiz gerekenlere.

Bakın arkadaşlar bir yerde iki kişi arasında bir kusur varsa mutlaka bu kusurda her iki kişinin de payı vardır.

Sugür ile Güçbilmez arasında yaşanan çekişmeler ilk değil.

Çatalca küçük ve güzel bir ilçe. Bu güzel ilçemizde Güçbilmez iktidar partisinin ilçe başkanlığını yapıyor Bahadır kardeşimizde günlük bir gazetenin muhabirliğini yapıyor.

Bahadır’ın diğer muhabirlerden farkı hergün çok daha fazla haber üretiyor, kendine göre gündem yaratıyor, hergün köşe yazısı yazıyor.

İlçedeki siyasiler ve bürokratlar çoğu zaman Bahadır’ın bu temposuna ayak uyduramıyor.

Bahadır istiyor ki herkes benim gibi olsun, çok koştursun, heran her şeye tepkili olsun.

Böyle düşününce de zaman zaman bazı siyasiler ile aralarında fikir ayrılığı çıkıyor.

Çatalca Belediye Başkanı Cem Kara ile de zaman zaman ters düşen Bahadır Sugür ile öğretmen kökenli Başkan Kara öğrenci öğretmen diyalogu ile sorunları aşıyorlar.

Selim Güçbilmez ise işadamıdır, yatırımcıdır, sanayicidir.

Basın mensubu siyasetçi ilişkisinde biraz zorlanıyor.

Biraz Bahadır yazarken, işini yaparken dikkatli davranacak.

Yazıları ve haberleri dışında siyasiler ile, sokaklarda, alanlarda, toplantılarda yüz göz olamayacak.

Biraz Güçbilmez yaşananlardan ders çıkaracak, basın mensupları ile diyalogları iyi tutma anlamında ya parti içinden ya da basın camiasından destek isteyecek, sorunları çözecek.

Bu iki hemşeri arasında yaşananlar küçük bir diyalog eksikliğidir.

Ne Selim Güçbilmez şimdiye kadar bir gazeteci dövmüştür, ne de Bahadır Sugür bir siyasiden dayak yemiştir.

Böyle bir şey olmuş olsa bile en çok zararı Güçbilmez alır, Bahadır’a bir şey olmaz.

Bahadır işini yapmaya devam eder ama Güçbilmez bakalım görevinin başında kalabilir mi?

Kısacası bu yaşananlardan her iki tarafta ders çıkartmalı ve güzel ilçemiz Çatalca’da daha güzel işlere imza atmalılar.

 

Eleştiri – Özür!

Siyasiler eleştiriye açık olmalı, hoş görülü olmalı, eleştiri yapana hak vermeli, saygılı olmalı.

Basın mensupları ise eleştiri getirişken biraz daha araştırmalı, emin olmalı, fikir sahibi olmalı, yapıcı olmalı.

HABERDAR yazarlarından Şenol Demirci geçtiğimiz hafta yazısının bir bölümünde Süheyl Kırgıcı ve Hüseyin Turan’a fazla yüklenmiş.

Bu bir üslup meselesidir anlıyorum ancak!

İşin içinde birisini zan altında bırakacak, birisine hakaret varı ifadeler kullanılacak ise ben orada dur derim.

Şenol arkadaşımız yıllardır bu üslupla yazmakta.

Yazarlık ve muhabir tecrübesinde bölgemizin en eskisidir.

HABERDAR’da yazmasından dolayı da son derece memnuniyet duymaktayım.

Ama HABERDAR’ın bir çizgisi ve ilkeleri vardır.

Bu özelliklerimizden asla ve asla ödün vermemek adına, Süheyl Kırgıcı ve Hüseyin Turan olmak üzere daha önce nahoş kelimelere maruz kalan siyasilerden ve okurlarımızdan özür diliyorum.

Hele hele Süheyl Kırgıcı gibi beyefendi bir politikacı bu kelimeleri hiç hak etmeyen bir kişidir.

Bütün siyaset adamlarımız Kırgıcı gibi olsun, ben her gün özür dilemeye razıyım.

Eminim Şenol Demirci’de sehven o kelimeleri kullanmıştır.

Bu eleştirilmeyecek anlamına gelmemeli.

Evet eleştiri ancak, daha doğru kelimeler ile!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Mert Arşivi