Aydın Yavuz
SÖZDE BARIŞ
Yayınlanma:
Hükümet-Apo görüşmeleri alenileşince toplum, PKK’nin beyaz bayrak çekeceği ve terörün biteceği beklentine sokuldu.Tam bu sırada Paris’te üç PKK’li öldürülünce,PKK ile barışa bel bağlayanların içine,bu sürecin akamete uğrayacağı korkusu düştü.
Bunun önlenmesi için kollar sıvandı;teyakkuza geçildi.Sürecin aleyhine konuşulup yazılmaması için entellere ve medyaya ayar verildi.Gövde gösterisine dönüştürüleceği ilan edilen PKK’lilerin cenazesinde herhangi bir aksilik olmaması için binlerce güvenlik görevlisi Diyarbakır’a gönderildi.
PKK’lilerin tabutlarını Paris’ten İstanbul’a,oradan da Diyarbakır’a THY uçağıyla getirten hükümet,sırf İmralı’yla yapılan anlaşmaya zarar gelmesin diye, PKK’lilerin tabutları üstüne Apo posteri ve PKK bayrağı örtülmesine,cenazelerin geçici olarak konduğu hastanenin gönderine PKK bayrağı çekilmesine göz yumdu.
On binlerin katıldığı cenazede PKK sloganları atıldı,Apo posterleri açıldı.Satılmış ve susturulmuş medya bu hazin manzarayı,”barış görüntüsü” olarak verdi.Diyarbakır’da devlet yetkilileri odalarına hapsedilerek kentte inisiyatif bölücülere bırakıldı.PKK’nin devlete meydan okuyuşuna göz yumulunca kentte hiçbir olay olmadı.Protestocu öğrencilere ve hak arayan işçilere amansız davranan polis,PKK cenazesini sadece seyretti.
Aynı saatlerde Mardin’de,şehrin orta yerinde güpe gündüz PKK’lilerce vurularak öldürülen polis memuru Cengiz Engizek’in cenazesi üç beş devlet görevlisi,ana-babası ve bir buçuk yaşındaki oğlunun katılımıyla,memleketine gönderilmek üzere sessizce uğurlandı.
Satılmış medya,”Diyarbakır’da sağduyu kazandı” diye naklen verdiği barış(!) töreninden fırsat bulup da,gariban polisin ne öldürüldüğü haberini ne de üç beş kişiyle yakınlarının katıldığı sade törenle memleketine uğurlandığı haberini verdi.
Öğretmen olarak atanamadığı için polis olan Cengiz’in yaslı anası,”oğlumun yanına beni de gömün!” diye feryat ederken Diyarbakır’da intikam sloganları atılıyor,üç beş PKK’linin ölümüne çok üzüldüğünü söyleyen Başbakan Yardımcısı bu ölümler için ”bu bir vahşettir” diyor,Genel Başkan Yardımcısı da,”dağdaki terörist de ölmemeli” diyerek PKK camiasına taziyelerini bildiriyorlardı.Ama Cengiz Polisin yakınlarının acısını,anasından başka paylaşan yoktu.Bu trajedi,asker polis 30 bin insanın katili Apo’yla varılan kutsal anlaşmaya zarar gelmesin diye yaşanıyordu.Apo’yla sözleşenler sanıyorlardı ki,terör örgütünün mutlak hakimi odur ve PKK yekpare bir örgüttür.Oysa üç PKK’li kadının infazının ardından,örgüt içinden yapılan açıklamalar,örgütün çok başlı olduğunu gösteriyordu.
Hükümetin,kendisinin örgütün tek hakimi olduğuna inandığını gördüğü için Apo,sürekli isteklerini çoğaltmakta ve içeriğini genişletmektedir.Barış mimarı(!) Apo’nun son isteği, “yapılacak yeni Anayasaya Kürtler’in geleceğiyle ilgili hükümleri,yeni AKP’li Numan Kurtulmuş’la,AKP’nin kapatılmaması için rapor düzenleyen Osman Can yazsın” oldu.
Anayasa Komisyonu’nun neden aylardır çalıştırılmadığı da böylece anlaşılmış oldu.
Bunun önlenmesi için kollar sıvandı;teyakkuza geçildi.Sürecin aleyhine konuşulup yazılmaması için entellere ve medyaya ayar verildi.Gövde gösterisine dönüştürüleceği ilan edilen PKK’lilerin cenazesinde herhangi bir aksilik olmaması için binlerce güvenlik görevlisi Diyarbakır’a gönderildi.
PKK’lilerin tabutlarını Paris’ten İstanbul’a,oradan da Diyarbakır’a THY uçağıyla getirten hükümet,sırf İmralı’yla yapılan anlaşmaya zarar gelmesin diye, PKK’lilerin tabutları üstüne Apo posteri ve PKK bayrağı örtülmesine,cenazelerin geçici olarak konduğu hastanenin gönderine PKK bayrağı çekilmesine göz yumdu.
On binlerin katıldığı cenazede PKK sloganları atıldı,Apo posterleri açıldı.Satılmış ve susturulmuş medya bu hazin manzarayı,”barış görüntüsü” olarak verdi.Diyarbakır’da devlet yetkilileri odalarına hapsedilerek kentte inisiyatif bölücülere bırakıldı.PKK’nin devlete meydan okuyuşuna göz yumulunca kentte hiçbir olay olmadı.Protestocu öğrencilere ve hak arayan işçilere amansız davranan polis,PKK cenazesini sadece seyretti.
Aynı saatlerde Mardin’de,şehrin orta yerinde güpe gündüz PKK’lilerce vurularak öldürülen polis memuru Cengiz Engizek’in cenazesi üç beş devlet görevlisi,ana-babası ve bir buçuk yaşındaki oğlunun katılımıyla,memleketine gönderilmek üzere sessizce uğurlandı.
Satılmış medya,”Diyarbakır’da sağduyu kazandı” diye naklen verdiği barış(!) töreninden fırsat bulup da,gariban polisin ne öldürüldüğü haberini ne de üç beş kişiyle yakınlarının katıldığı sade törenle memleketine uğurlandığı haberini verdi.
Öğretmen olarak atanamadığı için polis olan Cengiz’in yaslı anası,”oğlumun yanına beni de gömün!” diye feryat ederken Diyarbakır’da intikam sloganları atılıyor,üç beş PKK’linin ölümüne çok üzüldüğünü söyleyen Başbakan Yardımcısı bu ölümler için ”bu bir vahşettir” diyor,Genel Başkan Yardımcısı da,”dağdaki terörist de ölmemeli” diyerek PKK camiasına taziyelerini bildiriyorlardı.Ama Cengiz Polisin yakınlarının acısını,anasından başka paylaşan yoktu.Bu trajedi,asker polis 30 bin insanın katili Apo’yla varılan kutsal anlaşmaya zarar gelmesin diye yaşanıyordu.Apo’yla sözleşenler sanıyorlardı ki,terör örgütünün mutlak hakimi odur ve PKK yekpare bir örgüttür.Oysa üç PKK’li kadının infazının ardından,örgüt içinden yapılan açıklamalar,örgütün çok başlı olduğunu gösteriyordu.
Hükümetin,kendisinin örgütün tek hakimi olduğuna inandığını gördüğü için Apo,sürekli isteklerini çoğaltmakta ve içeriğini genişletmektedir.Barış mimarı(!) Apo’nun son isteği, “yapılacak yeni Anayasaya Kürtler’in geleceğiyle ilgili hükümleri,yeni AKP’li Numan Kurtulmuş’la,AKP’nin kapatılmaması için rapor düzenleyen Osman Can yazsın” oldu.
Anayasa Komisyonu’nun neden aylardır çalıştırılmadığı da böylece anlaşılmış oldu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.