Utku Kızıltan

Utku Kızıltan

SULAK ALANLARIMIZ VE SEVMEDİĞİMİZ HES’LER

SULAK ALANLARIMIZ VE SEVMEDİĞİMİZ HES’LER

 ÇOK BİLEN İNSANLARIN KURUTTUĞU SULAK ALANLARIMIZ VE SEVMEDİĞİMİZ  HES’LER

İnternetten aldığım bir davetiye beni bilgisayarımın başında yakaladı. Aklım 3 yıl gerilere gitti. 2010 yılı Ocak ayına geri gittim. Günlerden 16-17 ocaktı Türkiye’nin 81 İlinden davet edilen 100-150 sivil toplum örgütleri temsilcileri ve yerel muhtarlar Rize’nin İkizdere ilçesinde 3 gün bir araya geldik. Bu suyumuza sahip çıkmak adına “Türkiye Su Meclisi” oluşturma toplantısıydı. Türkiye’nin her tarafında olduğu gibi  Karadeniz’lilerde, derelerine el konulup, derelerin suyunu borulara hapsedip, mini barajlarla mini elektrik üretirken, birilerini zengin ederken o derelerin kıyılarında yaşayan insan, hayvan, bitki gibi canlıların yaşamına son verilmesine isyan ediyorlardı. Karadeniz’de 2000 nin üzerinde HES

Projesi yapıldığını, derelerinde su kalmamış, tarımı, hayvancılığı bitmiş, köylerinden insanları göç etmiş yerleri gezdim oralarda. Evet devlet eliyle (DSİ) son 50 yılda sıtma ile mücadele denmiş, batakların kurutulması denmiş, tarım alanı kazanalım denmiş Marmara Denizinden büyük göl alanları, sulak alanlar kurutulmuş, yüzlerce nehir ve derenin doğal işleyişi bozulmuş, yer altı sularımız onlarca metre derinlere kaçmış. Bu nedenlerle sayısız canlı türünün ya nesli tükenmiş ya da tükenme seviyesine inmiş. Şimdi de derelere musallat olmuşlar. Ey söz sahibi yöneticiler! unutmayın ki İnsan, doğanın bir parçasıdır. Doğa kendi kuralları doğrultusunda işler. Ticari mal değildir. Hele ki SU yalnızca doğaya aittir. Su aktıkça var olur etrafına hayat verir. Tek damlası boşa akmaz. Kaynaklar satılarak kimsenin emrine sunulamaz. Suyu esir alan HES’lere onun için karşıyız. Biz Çevrecilerin amacı doğa hakkını Anayasal güvence altına alarak suyun kamu tarafından sahiplenilmesini sağlamaktır. Kendi var oluşumuza bu gerçekleşene kadar tüm hidrolik santral, baraj ve drenaj projelerinin havzalar arası su transferi ve bilinçsiz sulama projelerinin karşısındayız. Gelelim konumuza, ait olduğumuz topluma, yaşadığımız gezegene ve gelecek nesillere karşı duyduğumuz vicdani sorumluluğumuzun sonucu olarak suya ilişkin tüm faaliyetlerde destekçi olacağız.

BARAJLARIN GÖLGESİNDEKİ UYGARLIKLAR,
evet dünyanın iki farklı ucundaki Hasankeyf ve Amazonda, halklar barajlara karşı verdiği mücadele için bir araya geldiler. Birbirinden farklı kültürlere sahip olsalar da  aynı derdi paylaşan insanlar, DEMOKRACY isimli belgesel ile barajların “temiz enerji” olarak gösterilmesine tepki gösteriyorlar. 

  Evet Türkiye Su Meclisinin kuruluşunda yüzlerce davetli içinden 7 kişilik ilk yönetime seçilmiş bir kişi olarak bu oluşumun hep içinde olacağım. Bu oluşumda büyük rolü olan DOĞA DERNEĞİ’NİN, Derelerin Kardeşliği, Karadeniz İsyandadır gibi Platformların hep destekçisi olacağım. DOĞA DERNEĞİNİN yapımcılığını üstlendiği ve Kanadalı Yönetmen Todd Southgate, dünyanın en çok tartışılan two baraj projesi olan Brezilya’daki Belo Monte ve Türkiye’deki Ilısu’nun hikayesini met filmde birleştirdi. Southgate, ilk yolculuğunu Brezilya’nın görkemli Amazon Ormanlarına, yerli kabilelerin yaşadığı, bölgelere yaptı. Oradan Türkiye’ye gelen yönetmen, Hasankeyf başta olmak üzere Mezepotamya’nın bereketli ovaları ve derin vadilerine giderek yaşamları baraj projeleri ile tehdit altında olan ve barajlara karşı mücadele eden halklarla,  bunun yanında Sivil Toplum Örgütleri, akademisyenler ve avukatlarla görüştü. Yapılan bu belgesel filmin galasına çevreci yakınlarımla katılacağım. Yer Kadir Has Üniversitesi 12 Nisan saat 19.30 Çevre Dostlarıma duyuruyorum. Sağlıklı kalmanız dileklerimle.   
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Utku Kızıltan Arşivi