İlyas Öztekin

İlyas Öztekin

SURİYE DÜŞMANLIĞI NEREDEN ÇIKTI

SURİYE DÜŞMANLIĞI NEREDEN ÇIKTI

Dış politika yazarı değilim. Uluslararası ilişkiler eğitimi almadım. Sadece dünyada ülkemizde ve çevremizde olup biten olayları dikkatle takip eden yaşadığı çağa ve ülkesine karşı sorumluluk duygusu taşıyan okuyan araştıran güncel gelişmeleri sorgulayıp arkasında yatan nedenleri öğrenme gayretinde ki bir yurttaş olarak doğru senteze varmakta zorlandığımı söyleyemem. Her şey dünyanın gözü önünde olup bitiyor yeter ki görmek isteyelim.
Bildiğiniz gibi Dünyada mevcut enerji kaynakları hızla tükenmektedir. Kalan enerji Kaynaklarını kontrol etmek geleceği planlamak orta doğudaki ülkelerin siyasal yapılarını değiştirmek için yola çıkan emperyal güçler daha önce doğrudan müdahale ederek ağır bedeller ödedikleri Irak’ta ki yöntemden vazgeçmiş, doğrudan müdahale yapmadan yerli işbirlikçiler kullanarak çıkarlarına uygun yönetimler oluşturmak için her yola başvurmuşlardır. İlk bakışta Arap baharı gibi güzel bir sözle ifade edilmeye çalışılan eylemler aslında ülkelerdeki diktatörlükleri krallıkları teokratik yönetimleri demokrasiyle buluşturmak amacında değildi. ABD’nin ve AB’nin şiddet kullanarak yönetimleri değiştirme politikası Afganistan da Irak’ta başarısızlığa uğrayınca Obama döneminde terk edildi. Bizimde dâhil olduğumuz hatta eş başkanlığımızı ilan ettiğimiz (BOP) Büyük orta doğu projesinde akıllı bir yöntemle değişikliğe gittiler. Operasyon yerine işi yerli işbirlikçilerle ve yetmediği yerde Natoyu devreye sokarak çözmeye karar verdiler. Her şey Afrika ve Arabistan yarımadasın da ki ülkelerin enerji kaynaklarını ele geçirmek amacına yönelikti. ABD ve AB bu yalancı baharı demokrasi getirme maskesi ile kamufle ederek yıllardır diktatörlüklerin krallıkların teokratik yönetimlerin baskısı altındaki halkları din gibi Müslümanların en önemli argümanını kullanarak inandırmış ve onları ayaklandırmışlardır. İçerdeki muhalif güçlerin yetmediği yerde bizimde dâhil olup çuvalla para dağıtığımız Libya da olduğu gibi Natoyu devreye sokmuş ve ülkelerdeki yönetimleri değiştirmişlerdir.
Dikkatle izleyenler Arap yarımadasında başlangıçtan beri Suriye’ye bu rüzgâr içinde fazla yer verilmediğini göreceklerdir. Zira diğer ülkeler gibi Suriye’nin zengin petrol kaynakları yoktu fakat üzerinde başka hesaplar yapılıyordu.
Bu hesaplaşmanın gecikmesi Suriye’nin Rusya ve Çin ile olan güçlü bağları yanında Türkiye ve İran’la olan dostluğu dolaysıyla olmuştur. Önce birlikte maile tatil yapacak kadar liderleri dost olan sınırların koşulsuz açılması kararları alan statlarda binlerce insana birbirlerini takdim eden karşılıklı dostluk türküleri söyleyen Türkiye ile Suriye bir anda düşman oldular. Bu nasıl oldu diye kafa yormaya gerek yoktur. Başkan talimat vermiş eş başkan uygulamaya koymuştur.
Bugün sıfır sorunla yola çıktığımız komşularımızla kavgalı olmadığımız kalmamıştır. İsrail’le düşmanlık Davos’taki wan munite, Mavi Marmara kanlı hesaplaşması, Gazze krizleri unutulmuş, Suriye düşman ilan edilmiş ve bu günlerde müdahale noktasına gelinmiştir. Suriye’ye de, Irak’a, Mısır’a, Libya’ya gelen demokrasinin gelmesini isteyenlerin gerçek amacı yakın bir gelecekte İran’a yapılacak bir müdahalede halen yönetimlerini ele geçirdikleri orta doğu petrollerinin körfezden çıkış yolu olan Hürmüz boğazının her an İran tarafından kapatılma ihtimaline karşı tankerlerin çıkış yolu olarak Suriye’nin Akdeniz kenarındaki Lazkiye ve Tartus limanlarının bir an önce ele geçirilmesidir. Ne yazık ki ABD ve AB bu planların tümünü uygularken onlara taşeronluk yapan büyük beklentiler içine giren ülkemizin hayal kırıklığı yaşayacağı gerçeğini görmeyenlerin yanılgısının faturası bu millete çıkacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İlyas Öztekin Arşivi