Trakya Topraklarına bu düşmanlık Neden (2 )
Bir toplantı siyasilerin siyaset egolarına bu kadar kurban edilir.
26 Şubat 2017 Pazar günü Silivri- Çerkezköy arasında 545 hektar alana bakanlar kurulunun KHK’ kararıyla Kömürlü Termik santral yapılması ve acil kamulaştırmaya karşı Çevre Derneği Silivri sahilinde “serbest halk kürsüsü” kurarak halkı HAYIR demeye çağırması ya başlayan toplantıya AKP ve CHP milletvekilleri de katıldılar.
AKP milletvekili, utangaçta olsa termik santrali savunmaya çalıştıysa da, samanın bile ithal edildiği bir duruma düşürülmesinden hiç payı yokmuş gibi enerjide bağımlılıktan kurtulma çabaları olduğunu anlatmaya çalıştı. Tabi tepkilerde yok değildi. Kendisinin çok çevreci olduğundan bahsederken, arazinin her yerine Termik Santral değil, bağ bostan, botanik bahçe olacak demeye getirdi. Yersen! Herhalde kömür tozları ve asit yağmurlarıyla yetiştirilmiş verimli bostanlarından ilk meyveyi, sebzeyi AKP milletvekili yiyecekmiş gibi. Hani ÇERNOBİL kazasından sonra Özal’lı yıllarda, bir bakan Karadeniz çay ve fındıklarını aklamak adına “radyasyon şuna değmiş buna değmemiş misali” ekranlarda höpürdete höpürdete çay içiyordu. Yıllar içinde Karadeniz’li yüzlerce binlerce anne gencecik çocuklarını kanserden toprağa vermek zorunda kaldı. Kazım Koyuncu ’da bunlardan biri idi.
CHP milletvekillerini sorarsanız kusura bakmasınlar evlere şenlik. Ya arkadaş milletvekilisin diye konuşmak zorunda mısınız? Bırak yurttaş konuşsun, sende notlarını al, elinde bir şey geliyorsa ilgili yerlerde mücadeleye katıl. Hele de uzun boylu vekil konuşurken kendimi tutamayıp “tekbirr” diye bağırasım geldi.
Kısa boylu TBMM Çevre komisyonu üyesi olduğunu söyleyen vekilin, eski Silivri Çevre Derneği Başkanı’nın haklı konuşmasından alınıp cevap vermeye kalkışması ilginçti. En ilginci ise TBMM Çevre Komisyonu’nun bir işe yaramadığını, birisi bakanla kahvaltı, diğeri Nijerya da bir nehrin sorunları dışında toplanmadıklarını anlattı. Halbuki öyle bir makamda bulunan bir milletvekilinin Türkiye’deki çevre ihlalleriyle ilgili o kadar çok işi var ki. Mesela konuyla ilgili kaç önergesi vardır? Kaç araştırma dosyası vardır? Kamuoyuna açıklanmış kaç çalışması vardır? Çevre sorunları ile ilgili TBMM ‘sinde kaç basın açıklaması vardır? Türkiye’de küçümsenmeyecek derecede bir çevre bilinci ve oluşumları, örgütlenmeleri var. Dişe diş toprağı, suyu, havası, ağacı ve yaşam hakkı için demokratik mücadele veren halk hareketleri var. Sayın vekil ben olsam komisyon niçin toplanmıyor diye ortalığı birbirine katardım. Koltuk altımda bir çok dosyayla birlikte Çevre Komisyonu’nun önünde açlık grevi yapar dünyayı ayağa kaldırırdım!
Neyse konumuz bu değil ama siyasiler iktidar, mevki, makam güç zehirlenmesinden vazgeçmeden demokrasi bu topraklarda hiç filizlenemeyecek.
Çevre Derneği ortak mücadele şemsiyesi olmalı. Çevre Derneği’ni Güçlendirelim.
Termik Santrale karşı yapılan toplantı ne yazık ki beklenen haklı sonucu verdiği kanaatinde değilim. Belediye başkanının teknik imar bilgileri vermesi anlaşılır olmakla birlikte, yukarıda değindiğim sebepleri de eklersek Çevre Derneği ikinci plana düştü. Oysa çevre derneğinin en önde olması gerekmektedir. Mücadelenin büyümesi ve bütün sosyal, siyasal grupları ortak bir ses olarak “Termik Santrale HAYIR” da bir araya getirmesi ancak bu şekilde mümkündür. Hem belediyenin böyle bir etkinliğin ortağı olması neden gerekli? Birkaç pankart, birkaç basılı evrak, ses sistemi kurdu diye Çevre Derneği’nin Etkinliği ’ne illa ortak olmak zorunda mı? Belediye başkanı 45 dakika geç geliyor diye, toplantı 45 dakika geç başlatılıyor! Beyler böyle çevre mücadelesi veremezsiniz. Bu haklı mücadeleyi hem birilerinin sınırları içine hapsedersiniz, hem de küçültürsünüz. Buna kimsenin hakkı yoktur. Belediyenin sivil toplum çalışmalarına katılması ve destek vermesi aslı görevidir. Bunda bir sorun yok. Yeter ki yurttaşın söz ve karar süreçlerine katılmasının önüme geçmesin.
Çevre Derneğinin Çağrısına Kimler Uydu Kimler Uymadı?
Çevre duyarlığı içinde olan az sayıda gençler, kadınlar, bir kısım belediye çalışanları, emekli öğretmenler, yine az sayıda CHP’ liler, Silivri Demokrasi Platformu bileşenleri temsilcileri ile pazar günü sahilde gezen halktan ne oluyor diye şöyle bir bakıp geçenler. Siyasiler gidince ki onlar ilk konuşan oluyorlar, onlar da gidince ortalıkta kimse kalmıyor.
Peki Silivri’ye Çok Şey Borçlu Olanlar Neredeydi?
Selami Değirmenci, Metin Karakaş, Hüseyin Turan, Tahir Sert, Yılmaz Kandemir, eski belde belediye başkanları, meclis üyeleri, partilerin ilçe başkanları, yönetim kurulu üyeleri neredesiniz? Seçim dönemleri gelince adaylık yarışında bende varım diyenler veya demiş olanlar neredesiniz? Silivri’nin ve Trakya’nın topraklarına, insanlarına vefa borcunuz yok mu? Sizlerin en önde olmanız gerekmiyor mu? Kömürlü Termik Santrale karşı söylenecek sözünüz yok mu? İşte o gün bu gündür.
Özel olarak; Silivri’nin taşını toprağını 1996 da karış karış gezdiğimiz (Silivri İş ve Meslekler Rehberi İçin) gazetecilik yıllarında çevre konularında olumlu görüşlerini yakından bildiğim, Silivri’den çıkmış milletvekili Tülay Kaynarca Termik Santral için ne düşünüyor? Çayırdere ve bölge köylerinin tapuları üzerinde bol bol siyaset yapmıştı. Şimdi Çayırdere’nin, Beyciler ’in, Danamandıra’nın, Sayalar’ın, Büyükçavuşlu’nun, civar köylerin, mahallerin ve Trakya’nın idam fermanı yazılıyor. Senin partin OHAL ortamında KHK ile Enerji Şirketlerinin değirmenine su taşıyor. Söyleyecek sözün yok mu? Mesela eskiden olduğu gibi köy köy gezsek bir bir anlatsak ne dersin? Yapabiliriz ben hala senin Baki ağabeyinim!
Sayın Muhtarlarımız neredesiniz? Özellikle kömür karasına bulanacak olanlar, bayrakları çekip “toprağını, suyu, ağacını aşını, ekmeğini” savunacağın, demokratik tepkini göstereceğin zaman gelmedi mi daha?
Altınorak, Sarıbekirler, Yetkinler, Çavdarlar, Öpçinler v.b. Silivri’nin büyük toprak sahipleri fakirin üç beş dönüm arazisine kömür külleri, asit yağmurları yağacakta sizinkine yağmayacak mı? Fakirin arsasının, tarlasının emlak değeri pul alacakta sizlerinkiler olmayacak mı? Biz zehirli, kanserli havayı soluyacağız da sizin çocuklarınız solumayacak mı? Bu Termik zengin fakir ayrımı yapmıyor haberiniz olsun.
Toprak Anamızdır. Enerji Şirketleri Sıraya Girmiş!
Bizim gibi müzmin muhalifler hayatı ciddiye alırlar, sadece insanların değil yeryüzün bütün canlı yaşamına saygı duyarlar. Doğanın tahrip edilmesine ve yağmalanmasına o nedenle muhaliftirler. Kızılderili reisin dediği gibi “Bizim çocuklarımıza öğrettiğimizi, siz de kendi çocuklarınıza öğretin: Dünya anamızdır. Dünyaya ne kötülük olursa, oğullarına da aynı kötülük olur. Eğer insanlar yere tükürürlerse, kendi yüzlerine tükürürler. Biz bunları biliyoruz. Dünya insanlara ait değildir. İnsanlar dünyaya aittir. Bütün her şey, aileyi bağlayan kan bağı gibi, birbirine bağlıdır.” O bağlara sahip çıkmak bizi insan, o toprağı da vatan yapar…
Not: Milletvekillerinin adlarını anmadım. Önemli olan kişiler değil temsil ettikleri kurumlardır. İsimler ise küçük ayrıntı. Aksi halde bireyler kurumların önüne geçiyor ve kişi diktatörlüğüne giden yolların taşları böyle döşeniyor. Sonra onlar önemli, halk önemsizleşiyor. Tülay Kaynarca ismini ise Silivri’yle özel bağı nedeniyle andım.