TÜRK Silahlı Kuvvetleri, her yıl olduğu gibi, bu yıl da İzmir’in
Seferihisar’ının Doğanbey alanında bir askeri tatbikat gerçekleştirdi.
Evet gerçekleştirdi ama “Türkiye’nin Güneydoğu’sunda yaşananlara
baktıkça, bu tatbikatın önemini nasıl kavrayacağız?” diye bir soru da
içimizden geçmiyor değil.
Neyi mi demek istedik?
Şunu:
1– Anadolu’muzun Güneydoğu bölgesinde PKK’lı teröristler Mehmetçik’le
karşı karşıya gelmekten sakınmıyor...
2– Hele ki bu PKK’lı teröristler, Mehmetçik’in karşısına silahlarıyla,
mermileriyle çıkmaktan da çekinmiyor.
3– Yollar 6 gün (evet yanlış duymadınız, tam 6 koca gün) PKK’lılar
tarafından trafiğe kapatılıyor ama güvenlik güçleri ve o yörenin
valisi sus - pus kalıyor.
4– Mehmetçik, yolu açmak için Muş’un Varto ilçesine hareket ediyor ve
olay yerine vardığında, PKK yanlısı gruplar askerimize taş atıyor,
ateş açıyor.
5– Alınan haberlere göre de, hava ne zaman ki kararıyor, jandarmamız
komutanlığa dönüyor,
6– Peki sonra ne oluyor dersiniz?
7– Gösterici gruplar tekrar yolu kapatmak için  bölgeye akın ediyor.
Şimdi tam da burada şunu sormak gerekmez mi:
– “Yahu Türk Ordusu neden susuyor?..”
– “Dünyanın en güçlü ordusuna sahip bir millet olarak neden kalleş
PKK’lılara karşı bir şey yapıl(a)mıyor?..”
– “Açılım denen olayın perde arkasında neler gizli ki, PKK’lı
teröristler ve onlara sempati duyanlar, ülkemizde bu kadar rahat
hareket edebiliyorlar?..”
Öyle değil mi?..

ŞIRNAK VALİSİ’NİN TEŞEKKÜRÜ TÜRKİYE’NİN  RESMEN ACİZLİĞİNİ GÖSTERİYOR!..

Türkiye ne hallere geldi...
İnsan duyuyor ama inanası gelmiyor.
Düşünün, 2001 yılında PKK denen canilerin bir tanesi bile yokken...
Bugün mantar gibi Türkiye’nin her yerine yayılmaya başladılar adeta.
Sıfır terörden bugün zirveye gelen bir durumun muhasebesini yapacak
olursak eğer... Bugünkü iktidarın ortaya çıkıp da şunları söylemesini
beklemiyoruz:
– “Siz terörle ne yaptınız ki?..”
– “Biz terörü açılımla hallederek barışı sağladık...”
– “Bakın hiç şehit haberi geliyor mu?..”
– “Türklerle Kürtler arasında sorun yoktur...”
Ama nedense PKK denen çocuk katillerinin ve onların başının,
Kürtçülüğü öne çıkararak Türklere karşı hem psikolojik savaş
açtığını... Hem de fiziki savaşı da göze aldıklarını gösteren
hareketlilikleri görmezden geliniyor.
Oysa Türk milleti hiçbir zaman Kürt kardeşlerimize karşı gardını
almadı. Hiçbir zaman Türk - Kürt ayrımı yapmadı. Aksine her zaman
“Kürtler kardeşimizdir. Biz onlarla akraba olduk. Etle tırnak gibiyiz”
diyerek bağlılıklarını anlatmaya çalıştı.
Ama nedense siyasi kanat, her zaman Türk kimliğinden rahatsız olduğunu
açıkça ifade ederek PKK militanlarına karşı ellerini kıpırdatmıyor.
Hal böyle de olunca, PKK denen çocuk katilleri, Türkleri ve Türkiye’yi
parçlamak için ellerinden geleni yavaş yavaş yapmaya çalışıyor. Daha
doğrusu sindire sindire harekete geçmek istiyorlar.
Ama bu o kadar kolay değil.
Bir defa Türk ulusu, hiçbir zaman vatanını böldürmeyi istemez. Bunu
kimse beklemesin. Çünkü bağımsız bir Türk toplumu, parçalanmamış bir
toprak bütünlüğü içinde mutlu olur. Yok eğer eyalet sistemi gibi
varsayımlarla hareket ederek bu sistem alıştırılmaya çalışılıyorsa...
Bu maya tutmaz. Hele ki bu maya Türkiye’de hiç tutmaz.
Bu mayanın tutmadığı Şırnak Valisi’nin verdiği demeçle daha da
belirginleşmedi mi?..
“Açılım” adı altında bir politik manevra zincirine dahil edilen
Güneydoğu Anadolu bölgemiz, “Çözüm süreci”nin tutmadığını daha iyi
gördü. Tutmadı, çünkü, Şırnak Valisi’nin “Çözüm sürecini bu aşamaya
getiren Başbakanımızı ve bu konuda ciddi gayretleri olan Öcalan’ı
taktirle karşılıyorum. Halkın yoğun ilgisine hiç kimse karşı çıkmasın
istiyorum” diyor.
Yahu hangi halk yoğun ilgi gösteriyor?..
Aksine halk yavaş yavaş çözüm sürecinin yanlış olduğunu... Bu
politikanın kendilerine ve çocuklarına acıdan başka bir şey
getirmediğini daha iyi gördüler.
Sayın Vali, çocukları kaçırılan annelerin durumunu hiç mi görmüyorsunuz?..
Başbakanlığın B ve C planlarının olduğuna yönelik karşı muhalefet eden
BDP’li Demirtaş’ın, “A planı dışında başka bir planınız olmasın. Zaten
onun B planı gidip Öcalan’a yalvarmak... C planı da ikinci kez gidip
Öcalan’a yalvarmaktır” dediğini ne çabuk unutuyorsunuz?..
Sayın Vali, güçlü Türkiye terörist başından gelmez. Güçlü Türkiye,
ballı ve süslü laflarla başbakanlığa göndermelerle kanıtlanmaz. Güçlü
Türkiye, ordunla olur. Siyasi kararlılığınla olur. Ülkenin bölünmez
bütünlüğünün kazanımlarını korumakla olur. Satmakla değil.

GENELKURMAY BAŞKANLIĞI, TATBİKATI YANLIŞ YERDE YAPIYOR. VARTO’DA YAPMALI!..

Birkaç gün önce Türk Ordusu, tatbikat yaptı. Bu tatbikatın amacı,
elbette düşmana karşı hazırlıklı olmak ve hareketliliği her alanda
canlı tutmak. Evet ama bu hareketliliği Muş gibi, Varto gibi, Hakkari
gibi, Şırnak gibi, Diyarbakır gibi, Kilis gibi ve Urfa gibi yerlerde
göstermek gerekmez mi?..
Tatbikatın yeri İzmir’in Seferihisar’ının Doğanbey alanı değil,
Güneydoğu Anadolu olmalıydı. Buralarda PKK hareketliliğine karşı
önlemler alınmalıydı.
Nasıl ki tatbikatın anlamı yurt savunması ve dışardan gelen düşmana
karşı hazır olmak ise... Anadolu bölgemizdeki PKK hareketliliğine
karşı ordumuzun hazır olması her anlamda gerekliydi.
Ama nedense bu, böyle düşünülmüyor.
Sadece her yıl aynı yerde ve aynı zeminde tatbikat yapmanın
gerekliliğine güvenilerek ordumuzun çevikliği gösterilmeye
çalışılıyor. Fakat bu sadece o işten anlayanlara göre (yani askeri
alan hareketliliğini anlayanlara karşı) muazzam bir şey.
Fakat gelin görün ki, Anadolu’muzun güneydoğu bölgesinde meydana gelen
terör faaliyetlerine karşı askeri tatbikat ağırlığını hissettirmiyor.
İşte tam da burada diyoruz ki, askeri tatbikatı terör alanlarına
yönelterek gerçek Türk ordusunun gücünü gösterirsek, işte o zaman
Anadolu insanımızın kalbini ferahlatırsınız. Yoksa her yıl tatbikatı
aynı yerde yaparak Güneydoğu bölgelerimiz unutulursa... Bunun
faturasını yine halk ödeyecektir.
Nasıl mı?..
Yol kesen teröristler ve onların destekçileri olan gruplar, o yöre
halkının canını ve malını almaya devam edebilir.
Zaten dağa çocuk kaçırmalar bunu göstermiyor mu?..
Onun için diyoruz ki, “Genelkurmay Başkanlığımız tatbikatın adresini
değiştirmeli.
1– Muş’ta yapmalı...
2– Varto’da yapmalı...
3– Kilis’te yapmalı...
4– Şanlıurfa’da yapmalı...
5– Gaziantep’te yapmalı...
6– Diyarbakır’da yapmalı...
7– Hakkari’de yapmalı...
8– ...Ve en önemlisi de, Kandil Dağı’na rotasını çevirip tatbikatı
canlı canlı (hem de dünya kamuoyuna televizyonlardan) naklen
yayınlayarak tatbikatları yapmalı.
Türk ordusunun gücünü ve kimliğini işte o zaman daha iyi göstermiş
oluruz. O zaman PKK denen teröristler, gönüllerinin diledikleri gibi
yol kesip, kimlik soramayacak... Korucuların evlerini taciz
edemeyecek... Yöre halkının düşüncesine “Biz burada emin ellerdeyiz.
Türk ordusu her zaman bizim arkamızda. Hatta yanımızda. Bak PKK denen
caniler şehirlerimizde cirit atıyor ama Türk ordusu anında baskınlar
yaparak bizi bu beladan kurtarıyor. Helal olsun Mehmetçik’e” ifadesini
kazıdığınızda... Siz o zaman görün Türkiye’de huzur ve güvenin nasıl
geldiğini...
Ama nedense bunlar düşünülmüyor...
Yöre halkı adeta kaderine terk edilmiş durumda...
Çocukları kaçırılan anneler ise evlatlarının hasretinden perişan durumdalar.
Türk ordusu ve hükümeti “Açılım”ın tutmadığını görmeli ve bir an önce
tedbirlerini o bölge(ler)de almalıdır. Yok eğer alınmazsa, işte o
zaman tehlikeli terörist faaliyetler hızla yoluna devam eder. Çünkü
bugün hiç korkmadan ve çekinmeden şehir içinde yol kesen terörist...
Yarın başka eylemlerle başımızı ağrıtabilir.
Türk ordusunun buna dur diyecek en güçlü yapıya sahiptir. Bu ülke hepimizin.