Ökkeş Ağaoğlu

Ökkeş Ağaoğlu

Ucuz Politikalarla Anadolu Halkına Siyaset Yapamazsınız!

SON hafta içinde siyaset arenası oldukça sert geçmeye başladı. Gerçi bu sertlik birbirlerine olan siyasi tavırdan değil... Aksine, “Sen o bölgeye gidemezsin, ben giderim” türünden dayıvari atılımlarla... Yanlış politika üretmenin acemiliğiyle daha da netleşmeye başlayan nedenlerdi.

Bu netleşmede başı çeken elbette ki Davutoğlu hükümeti oldu. Davutoğlu’nun, MHP lideri Devlet Bahçeli’ye “Sen Tunceli’ye gidemezsin” gibisinden korkutma politikasıyla yola çıkması... Bahçeli’nin de buna “Her yere giderim” cevabıyla bölgede olması... Siyasi yelpazede gereksiz çekişmelere neden oldu.
Ama Davutoğlu hükümetinin hedefindeki Tunceli’nin oylarını alma çabası, MHP’ye tehditvari çıkışlar yapmaya mecbur bırakmıştı. Neden?.. 

Çünkü AKP olarak üretilebilecek, yapılabilecek ve düşündürülebilecek bir siyaset, Davutoğlu tarafından gündeme getirilemiyordu. Bu yüzden de MHP liderine yapılan çıkışlar, AKP’ye puan değil, daha çok puan kaybettiriyordu. Bunu kabul etmeyen (ama Bahçeli’nin Tunceli’ye gidişiyle) beklentide olduğu siyaseti allak - bullak olan AKP, bu kez de başka illeri diline dolamaya başladı.

Gerekçe neydi?..
– “Bahçeli, Tunceli’ye gidemesin...” Gitti ne oldu?.. AKP aniden çark etti ve bu kez de Bahçeli’nin gidişine değil, başka bir felsefeye sarılarak eleştiriye devam edildi. Devam eden Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan oldu. Eeee, ne de olsa siyaset yapılmakta ya... Bakın Akdoğan, Bahçeli’ye yönelik ne demişti:

– “Birlik siyaseti yapan; hem Şırnak’ta, hem Edirne’de, hem Muğla’da, hem Trabzon’da varlık gösterebilen tek parti biziz. Şimdi Beyefendiye (Bahçeli’ye) Başbakanımız, ‘Tunceli’ye gitme’ çağrısı yaptı. Hemen gitti. Bir şeyi anladı, onu da yanlış anladı. ‘Fiziken oraya gidemezsin’ demedik, ‘Siyaseten gidemezsin, orada siyaset yapamazsın‘ başka bir şey. Sen siyasi varlık gösterebiliyor musun Hakkari’de, Şırnak’ta, Tunceli’de, Van‘da? Eğer varlık gösteremiyorsan, fiziksel olarak oraya gitmen, uçakla üzerinden geçmen bir anlam ifade etmez.” Peki MHP lideri Bahçeli de bu eleştiriye karşı eleştiriyle şu şekilde cevap verirse ne diyecekler:

– “Bana (Tunceli’ye gidemezsin) dediniz... Gittim... Ne oldu?.. Türkiye ne kaybetti de siz kazandınız?.. Ayrıca, (Tunceli’ye gidemezsin) diye net ifade kullandınız. Bugün ise (Fiziki olarak değil, siyaseten oraya gidemezsin) diyorsunuz. O zaman sizler AKP adına Tunceli’ye niçin gittiniz?.. Madem bütün bölgede, hatta o bölgede biz daha kuvvetliyiz dediğiniz halde siz neden gidiyorsunuz?.. Siz de fiziken gitmeyin, siyaseten gidin.

Yani düşünceniz gitsin. Yahu, bölgeye gitmezseniz... Kendinizi tanıtmazsanız... Düşüncelerinizi tek tek anlatmazsanız... Partinizin yapacaklarını ifade etmezseniz... Siyaseti nasıl yapacaksınız?.. Ayrıca... Sayın Davutoğlu (MHP lideri Bahçeli gitti, hiç Tuncelili bir vatandaşla kucaklaştı mı?) derken... Sayın Akdoğan da (Fiziken gitmesine ne gerek var. Biz siyaseten oraya gidemezsin dedik) diyor. Sayın Akdoğan’ın düşüncesine ve eleştirisine göre, (Fiziken oraya
gitmeyeceksem), Sayın Davutoğlu’nun ifadesine göre Tuncelili vatandaşımı nasıl kucaklayacağım?..”
BÖLGEDEKİ YANLIŞ GELİŞMELER, FİZİKEN DE, SİYASETEN DE O BÖLGEDE OLMAYI GEREKTİRİR!

Eğer hükümet fiziken de, siyaseten de biz o bölgede daha güçlüyüz diyorsa (Ki demekte), o zaman biz de şu soruyu sormak istiyoruz:

– “Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde askeri malzeme taşıyan TIR’ların güvenliğini sağlayan polisler PKK’lı bir grubun saldırısına uğramadı mı?..
Uğradı... Peki yol kesen teröristler gündüz vakti kimlik kontrolü yapmadı mı?.. Yaptı... Buna ne buyrulur sayın hükümet?..” Demek oluyor ki o bölgeye fiziken de, siyaseten de gideceksin ve devletin varlığının olduğunu her kesime... Her bireye... Her vatandaşa... Herkese göstereceksin...
Yani, fiziken gidilmez teorisi bu bölgede tutmaz... Bu bölgede fiziken ve siyaseten yapılması gereken ne varsa, şahsen yapılmalı ve bütün güvenlik önlemleri de siyaseten değil, fiziken alınmalıdır... Tabii devlet adına...
DAVUTOĞLU İFADEYE DOYMADI, BU KEZ DE DİĞER İLLERİ SIRALAMAYA BAŞLADI... GELİN DE ÇIKIŞ İŞİN İÇİNDEN, ÇIKABİLİRSENİZ...

Bahçeli’nin Tunceli çıkarmasından sonra Davutoğlu hiç durmadı ve hemen peşi sıra diğer illeri de sıralayarak işi dalgaya almaya başladı. Bakın Davutoğlu, Bahçeli’ye bu kez nasıl seslenmişti:

– “...Şimdi Bahçeli’ye çağrıda bulunuyorum. Güzel bir başlangıç yaptınız. Devam edin. Hakkari’de de bekliyoruz sizi, Van’da da bekliyoruz, Bitlis’te de, Bingöl’de de bekliyoruz.” Hadi buyurun... Hemen arkasından da Akdoğan cevabını yine aynı şekilde muhakkak şöyle yapacaktır:

– “Biz fiziken orada ol demedik... Siyaseten orada olman gerekir dedik...” Yani biri “Gitmelisin...” diyor... Diğeri de, “Niye gidiyorsun ki?.. Siyasetin oraya gitsin dedik” diyor. Daha şimdiden yapacakları siyaset nasıl da belli oluyor. Öyle değil mi?.. Ama halk bu tür ucuz siyaseti yutmaz. Ayrıca... Davutoğlu’nun Tunceli ziyareti sırasında meydana gelen gelişmeler ne çabuk unutuldu... Davutoğlu’nun Tunceli ziyaretinde de, toplanan 300 kişilik grup, protesto gösterisi yaptı. Polis gaz bombasıyla müdahale etti.

Şimdi Bahçeli meydanlara çıkıp da, “Sayın Başbakan, sizi de 300 kişilik grup protesto etti. O zaman sizin orada ne işiniz vardı?.. Siz de fiziken değil, siyaseten orda olsaydınız, daha iyi olmaz mıydı?.. Peki sizi orada hangi Tunceli vatandaş sarıldı?..” deseydi haklı olmaz mıydı?..
HALKIMIZ SİYASETİ, SİYASETÇİDEN DAHA İYİ YAPIYOR, AMA KÜSTÜRÜLDÜĞÜ İÇİN OYUNU VERMİYOR...

İlk başta şunu söylemek gerekir ki,  siyasetçilerin birbirlerine bu tür söylemlerle takılması, gülünç oluyor. Hem de siyaseten gülünç oluyor. Çünkü halkın siyasete bakış açısı yavaş yavaş değişiyor. Artık siyasetçiler, takındıkları politikaların arkasına sığınarak siyaset yaptıklarını sanmasınlar. Neden mi?..
Halkımız, siyasetçiden daha iyi siyaset yapıyor. Politikacıdan daha iyi politika üretiyor da ondan. Ama halkımız bunu Ankara’da ispat edemiyor. İspat edebilmesi için seçimlerde önüne gelen sandıklarda bunu gösterebiliyor. Şimdi denilecek ki?..

– “Yahu bu halk çok iyi politika üretiyorsa, bugünkü politikadan memnun olmaları gerekmez mi?.. Niçin halkımız halâ şikayet ediyor?..” Hemen söyleyelim:
1– Atatürk’ün partisiyim deyip, açılıma destek verirsen...

2– Ekmeleddin’i, Türkiye Cumhuriyeti’ne ters düşmesine rağmen cumhurbaşkanlığına aday gösterirsen...

3– Sarıgül’ü parti içi ve halk nezdinde bir nabız yoklaması dahi yapmadan emrivaki şekilde İstanbul’a aday gösterirsen...

4– Mansur Yavaş’ı da Ankara Belediye Başkanlığı’na yine aynı koşullarda aday gösterirsen...

5– Emine Ülker Tarhan’ı aday gösteren ve görmek isteyen halkımıza “Hayır, ben Ekmeleddin’i destekliyorum. O aday olacak” diyerek inatla halkı karşına alırsan...

6– Kadın kontenjanından partine, sana zıt olan partiden adamı alıp yüksek kademede bir yere oturtursan...

7– Muharrem İnce gibi kaliteli bir politikacına “Politikada yürü”mesine izin vermezsen...

8– Süheyl Batum gibi Anayasa’yı yutmuş çok değerli hukuk adamını dahi disiplin kuruluna vermeye çalışırsan...

9– Ulusalcı kimlik taşıyan ve CHP’de birbirinden değerli vekillere ve sizi eleştirenlere dışlama politikası üretirsen...

10– Kadın kontenjanlarının sayısını erime noktasına getirirsen...

11– 6 Ok’u yeniden düzenlemeye yönelecek kadar akıl dışı konuşmalar yaparsan...

12– Dersim olayları hakkında özür dileyerek tarihe ters düşecek kadar söylemlerde bulunursan.... Bu yaptıklarınla kusura kalma, Atatürk Cumhuriyeti’ne gönül vermiş CHP’li seçmenleri küstürürsün... Küstürdün de. Anadolu halkına uzak kalırsanız, hiçbir politikanız tutmaz. Ayrıca, bugünkü ucuz politikalarla halkın karşısına çıkarak meydan okuma sanatına ağır eleştirilerle devam ederseniz, hiçbir politika üretemediğinizi anlarsınız... Bu halk size gereken cezayı verir. Hem de hepinize...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ökkeş Ağaoğlu Arşivi