Kavgayla kaosla savaşla düşmanlıklarla yoksullukla yoklukla geçen koca bir yılı geride bıraktık. İçerde ve dışarıda hüsranlar sonuçlanan onlarca olay yaşadık.

Ülkemiz başarılı bir dış politika iddiası adına onlarca yanlış kararlar aldı.

Dışarı da Afrika da Asya da ve orta doğuda emperyalizmin ileri karakolu görevini üslenip Arap baharı adıyla başlayan yönetimler radikal İslamcıların hâkimiyetine terk edilmiş ülkelerin enerji kaynaklarına Amerika’nın el koymasına payanda olunmuştur.

Bu süreçte ülkeyi yönetenler başta adaletin terazisini bozmuş sanal suçlarla kurgusal delillerle sanıklar yaratılarak yıllardır süren davalarla dünyanın en büyük ordularından birini kendini savunamaz hale getirmiştir.

Afrika da Asya da ve orta doğuda emperyalizmin ileri karakolu olma  görevini üslenip Arap baharı adıyla başlayan yönetimlere destek verilmiş o ülkeleri radikal İslamcıların hâkimiyetine terk etmiş ve bölgede ki enerji kaynaklarına
Amerika’nın el koymasına payanda olunmuştur.

Ülkemiz ABD’nin yeni İslam dayatması olan ılımlı İslam anlayışı ile yüz yıldır dostluk ilişkilerimizin olduğu komşularla savaşır hale getirilmiştir.

İçerde dinsel mezhepsel ve etnik farklılıkları öne çıkarıp toplum ayrıştırılmış insanları birbiriyle çatıştırılmış ve her gün halkın sorunlarıyla ilgisi olmayan suni gündemlerle gereksiz beyanlarla toplum oyalanmış şehirlerdeki sinemalar tiyatrolar kapatılmış ya da kasıtlı ekonomik yaptırımlarla iflas ettirilmiş, yandaş hale getirilen televizyon kanallarında yayınlanan yüzlerce dizi filmlerle millete narkoz verilerek uyutulmuş kendi sorunlarını düşünemez hale getirilmiştir.

Temel gıda maddeleri %30 oranında artarken emeklilere %4-5 zam verilmiş asgari ücretliler adeta ölüm orucuna mecbur bırakılmıştır.

Son on yıldır ülkede birileri servetine servetler katmış malikaneler almış şirketler kurmuş denizlerde özgürce yüzen gemiler sahibi olmuş,yandaş yapılanlar en yüksek rantlardan pay almış devletin gizli hesapları komşularımızdaki Arap baharının kahraman(!) savaşçılara çuvalla aktarılmış, yetmemiş ülkesinden kaçanlara  emeklimizden çalışanımızdan alınan vergilerden oluşan devlet bütçesi açılmış çadır kentler kurulup ekmek elden su gölden yedirilip içirilmiş ellerine silah ve cephane verilmiştir.

Önümüzde önce yerel seçimler var. Daha sonra genel seçimler ve c.başkanlığı ya da başkan seçimi olacak. Yıllardır sizi en zayıf yerinizden yakalayıp kandırıyorlar. Yine dininizle inançlarınızla mezhebinizle etnik kimliğinizle sizi kandırmaya çalışanlara inanacak mısınız?

Sizler asırlardır bildiğiniz ibadet ettiğiniz inandığınız dininizi son on yılda mı öğrendiniz. Eskiden Müslüman değimliydiniz.

İbadet etmiyor muydunuz? Örtünmüyor muydunuz? Aranızda din mezhep etnik ayrım kavgası var mı idi?
Bu gün İnsanca yaşayabiliyor musunuz? Emeğinizin karşılığını alıyormuşsunuz?

Her gün televizyonlarınızı açtığınızda bu ülkeyi yönetenlerin güler yüzü ile barış kardeşlik sözcükleriyle karşılaşıyor musunuz?

Yaşadığınız kente köyde geceleri korkusuzca sokağa çıkabiliyor musunuz?

Tüm bu sorularıma evet diyorsanız bu gidişattan memnunsanız Allah yolunuzu açık etsin beraber yürüyün bu yollarda…

Başta siz emekliler asgari ücretliler olmak üzere diğer emeği ile alın teriyle geçinenler sakın bir beş yıl daha ağlamayın.

Sizin oy sayınız bu ülkede istediğiniz insanları seçmek istediğinizin iktidarına son vermek yeni bir parti kurup kendi içinizden çıkanları sizi yönetmek için Ankara ya göndermek için kâfidir. Yeter ki VİCDAN MUHASEBESİ YAPIN…