Moda Haftası'na böyle hazırlanıyorlar

Galata Moda öncesi yaptığım gibi İstanbul Moda Haftası öncesi de tasarımcıların atölyesindeki hazırlıkları görmek için düştüm yollara. Önümüzdeki hafta, podyumda bütün ihtişamıyla yürüyecek tasarımların oluşum aşamasına, kısa bir süre de olsa tanık olmak çok keyifli. Bir de herkesten önce görüyor olmanın tatmini var. İki ziyaret için şunu söyleyebilirim ki barok dönemle 1850'ler arasında, tarihte kısa bir yolculuğa çıktım. İpeklerden döşemeliklere farklı kumaşların koleksiyonlarda nasıl hayat bulduğunu gördüm.

DÖŞEMELİK KUMAŞLAR VE 1850'LER
Tuvana Büyükçınar'ın atölyesine geliyorum ki burada da işler acayip yoğun, zira yılın düğünü diyebileceğimiz Merve Terim'in düğününe hazırlanıyorlar. İşin ilginç yanı defile de aynı güne denk geliyor. Düğün için 15 kıyafet hazırlayan Tuvana Büyükçınar, bir defile de burada gerçekleştirecek anlaşılan. İşin bir de organizasyon kısmı, mekan giydirilmesi var. Kına gecesi, düğün, düğün partisi, hamam sefası derken organizasyon büyük...
'İstanbul Moda Haftası'nda ikinci karma defilen, bu kadar işin arasında koleksiyonu nasıl hazırladın?' diye soruyorum Tuvana'ya. 'Elimde o kadar çok proje var ki. Ancak defilem için koleksiyon hazırlamak benim için stres atmak, nefes almak demek. Koleksiyonun çizimleri tamam ancak kumaşları bekliyorum. Bu akşam son kumaşlar gelecek ve dikilmeye başlanacak. Ve daha çok koleksiyon dikilirken şekillenecek' diyor.
Tuvana Büyükçınar'ın 1850'lerden esinlendiği koleksiyonunun çıkış noktası aslında döşemelik kumaşlar. Dünya modasında da önümüzdeki günlerde daha çok göreceğimiz bu kumaşlar, Kapalıçarşı'yı bir ziyareti sırasında heyecanlandırmış tasarımcıyı ve kumaşların ihtişamından sarhoş olmuş. Döşemelik kumaşların daha çok tersini kullanmayı düşünen tasarımcı, koleksiyonunu çift taraflı hazırlayacak. 'Çift taraflı derken kendi deseninden bahsetmiyorum, belki içini kadifeyle kaplayacağım ya da başka bir kumaşla ve siz bu ceket ya da eteği farklı şekillerde, farklı kombinlerle giyebileceksiniz. Zira günümüz tüketicisi artık uzun yıllar giyebileceği, fonksiyonel tasarımlar almak istiyor.'
Karma defilede 12 tasarım sergileyecek olan ve daha çok Türk kumaşlarını kullanan tasarımcı, bu koleksiyonla hayalle gerçek arasında köprü kurmak istiyor ve insanlara daha samimi gelmesi açısından fütüristik detaylardan olabildiğinde kaçmak istediğinin de altını çiziyor.
Tuvana Büyükçınar'ın atölyesinden çıkarken de hala kumaşlara büyük bir aşkla bakan tasarımcının heyecanı ve kumaşların ihtişamı kalıyor aklımda.

BAROK DÖNEMİ KOKLAYACAĞIZ
İlk durağım dördüncüsü düzenlenecek İstanbul Moda Haftası'nda dördüncü solo defilesini yapacak olan Gamze Saraçoğlu'nun atölyesi. Mekan değiştirmek üzere olan ve şu an geçici bir adreste bulunan atölye, ne kadar yoğun olsalar da pozitif bir enerji yayıyor ve her zamanki gibi Gamze'nin yüzü gülüyor. Oysa defile dışında defilesinin de ana sponsoru Boyner'in Cotton Bar koleksiyonunu hazırlamak ve diğer sponsoru Limango'nun moda danışmanlığını yapmak gibi daha pek çok iş var önünde. Ama bir şekilde hepsine yetişiyor. 'Siyah Mürekkep' adını verdiği koleksiyonunun defilesi için ayakkabısından müziğine tüm detaylarını hazırlamak üç ayını almış.
Gamze Saraçoğlu, İstanbul Moda Haftası'nda 2011-2012 Sonbahar-Kış defilesinde barok dönemden etkilenmiş ve o ihtişamlı dönemin perde arkasındaki karanlık yüzünü de göstermek istemiş. Barok deyince herkesin aklına altın varaklar gelir ama o her zamanki gibi herkesin yaptığını değil, kendi stilini ve imzasını atmış koleksiyonuna. Farklı bir bakış açısı getirmiş. Tamamen ipek kumaş kullandığı koleksiyonunda dönemi; yakalar, manşetler ve piliselerle çok iyi aktarırken, bitirilmemiş iplikler sarkan etek uçlarındaysa o dönemin karanlık ve pis yüzünü göstermiş. Etek uçlarını göstererek, 'Sakın koleksiyonu tamamlayamamış sanmasılar, dikiş olmayan bu etek uçlarına o görüntüyü verebilmek için çok uğraştık. İpleri tek tek çekip bırakıyoruz' diyor.
Saraçoğlu, dönemin kilise detaylarının da tasarımlarında olduğunu ise şöyle anlattı: 'Çok uç noktalarda bir koleksiyon oldu. Ten, çok az görünüyor. Ancak görünen yerlerde iddialı dekolteler var. Çok dik yakalar ve bunun altında, göğüsten itibaren dekolteler var. Sırtta ciddi dekolte ve gepiyerler ön planda. Kayık yakalar, kollarda manşet ve üst üste kabarık etekler.'

12 GÜNDE 20 PARÇA DAHA HAZIRLANACAK
Atölyeyi ziyaret ettiğimizde defileye daha 12 gün vardı ve 30 parça hazırdı ancak bunların içinden daha elemeler yapılacak. Defile saatine kadar bu temponun bitmeyeceğini söyleyen Gamze Saraçoğlu, 'Defile sırasında mankenler sıradayken bile stylingi değiştirdiğimiz oluyor. O nedenle bu 12 günde daha çok parça çıkacak ve koleksiyonu en iyi anlattığına inandığımız 30 parçayı defileye çıkaracağız' diyor.
Gamze Saraçoğlu'nun defileleri daha önce 42-45 parçayı buluyordu ancak bu kez 30 belki 35 parçada bırakmaya niyetli, onun nedenini de gelin kendisinden dinleyelim: 'Geçtiğimiz moda haftalarında bazı arkadaşlarım, koleksiyonda tekrarlar var diye eleştiri aldılar. Ancak bizim her koleksiyonda ilham aldığımız detaylar var ve her defilede bu detayları farklı şekillerde kullanıyoruz. Ben Mimar Sinan Üniversitesi'nde koleksiyon dersi veriyorum. Koleksiyonda tekrar ve detayların verilmesi önemli bir şey. O detaylar ne kadar tekrarlanırsa bizim açımızdan o kadar önemli. Ve bu yapılması zor bir şey. Araya farklı bir detay eklerseniz bütünlük bozulur. Temalı koleksiyon hazırlıyoruz aynı tarzda hazırlamak son derece normal ve başarı da burada gizli. Önemli olan devamlılık.'
Huzurlu bir telaşın döndüğü Gamze Saraçoğlu'nun atölyesinden ayrılırken kafamda ipek kumaşlarla yaratılmış ve Gamze'nin bu uçuşan kumaşlarda gösterdiği ustalık ve defile için Parfüm Tasarım Atölyesi'nin hazırladığı koku kalıyor. Bir de İnci'nin defile için hazırladığı multi-platform bot ve çizmeler... Unutmadan ekleyeyim, koleksiyona özel hazırlanan bu koku, defile davetiyelerinde ve defile boyunca salonda hissedilecek.