Haberdar Gazetesi Yazar Yazıları 2014 İçin Yeni Yıl Mesajı Sağlam Demokrasilerde Olur!..

2014 İçin Yeni Yıl Mesajı Sağlam Demokrasilerde Olur!..

.

YENİ yıl mesajı, bütün ülkelerde yaşayan toplumlar arasında nostalji olarak yapılır. Batı ülkelerinde olduğu kadar Uzakdoğu ülkelerinde de bu nostaljik tavır belli eder kendini. Ama “Gerçek yeni yıl mesajı nasıl olmalıdır?” diye bir soru aklınıza takılırsa, biz deriz ki: “Hiç aklınıza takmayın. Çünkü gerçek bir yeni yıl mesajı hiçbir ülkede dua olarak da, istek olarak da yerine gelmez.”

Gerçek demokrasilerde yeni yıl mesajı her zaman haklı istek olarak yerini alır. Ama bunun dışında herhangi bir ülkede, “Huzur” olmazsa; o ülkede asla sistem ve haklılık yerini bulmamış demektir. Örneğin Afrika ülkelerindeki son
gelişmelerin neticesinde yeni yıl mesajı haklı olarak söylenebilir mi?.. Veya haklı olarak kutlanabilir mi?..

Hatta Arap aleminde yaşayan toplumlara baskı uygulaması ve zorlama yaşam tarzı yerini almışken, kim yeni yılı mesajla kutlayabilir?.. Amerika bile bu kutlamaları yaparken, her yıl adettendir diye yola çıktığı için biraz dini - biraz da ekonomi açıdan yeni yıl mesajının hakkını vermeye çalışmakta. Eğer yeni yıl açısından beklentiler olmasa, 2014’ün yeni yıl harcamalarını bile kısma eğilimine gidebilir. Burada asıl sorun, yeni yıl mesajının hangi ülkenin hak ettiğini...
Hangisinin hak etmediğini tespit etmek ve genel açıdan yeni yıl mesajının dini yönünü de ele alarak “Kutlanır mı?” yoksa “Kutlanmaz mı?” yönüne de açıklık getirmek en doğrusu olacaktır.

Bizim toplumumuzda ve genellikle İslam aleminde yeni yıl kutlamaları, Hıristiyan dini inanışına göre ayarlanmış olmasına yönelik bir eleştiri olarak ele alınmaktadır. Oysa kutlamalar ve yeni yıl mesajları hiç de bu eleştiriyi hak etmemektedir.

Neden mi?..

Şunun için: 1926 yılında Türkiye Cumhuriyeti Miladi Takvimi kabul etmiştir. Takvim ansiklopedileri der ki, “1342 Ocak ayının 1. günü, 1926 yılının 1. günü olmuş ve böylece yılbaşı Batı ülkelerindeki gibi Ocak ayı başına getirilmiştir. Ülkemizde yılbaşı her yıl Aralık ayının 31. günü öğleden sonra başlayan ve 1 Ocak günü akşamı sona eren resmî tatil günüdür.” Evet ansiklopedik bilgi budur. Ama kutlamalar yönünden ağır eleştiriler gelince, durum hiç de eleştiri mahiyetinde olmamalıdır. Çünkü nasıl ki cumartesi - pazar günleri dünya literatürüne göre haftalık tatil ise... Aynı şekilde 1 Ocak günü de tatil programı olarak resmiyet kazanmıştır. Bu tatil gününün Noel’le ve Hıristiyanlık
geneleklerine uyum sağlamayla hiçbir alakası yoktur.

Neden mi yoktur?..

Hıristiyan dini anlayışına göre Hz. İsa’nın doğum tarihi olarak kabul edilmiş olan 25 Aralık günü, aynı zamanda Noel kutlamalarının bir hafta devam edeceği günün miladıdır. Yani 1 Ocak kutlaması, yılbaşı için sadece bir takvim olayıdır. (Hıristiyan toplumlarının Hz. İsa için yapacağı bayram ise 25 Aralık günüdür.) Dini hiçbir olguyu taşımayan ve beslemeyen yılbaşı kutlamalarında İslam aleminde Noel kutlamalarına benzer yakıştırmalar... Elbiseler yer alıyorsa, bunu sadece nostalji diye değerlendirilmelidir.

Gelin buna dini açıdan da bir açıklık getirelim isterseniz:

– “İslam alemi, dinlerarası büyük bir sevgi taşır. Daha doğrusu gelmiş geçmiş bütün peygamberleri sever ve onları ‘Allah’ın peygamberi’ olarak kabul eder. Bağrına basar. Hiçbir peygamberi dışlamaz ve hepsini kalbine gömer.”

Şimdi burada sorulması gereken asıl soru şudur:

– “Bütün peygamberleri kabul eden ve seven İslam alemi dininden mi çıkmış oluyor?..” Bir de buna Kuran-ı Kerim’den yola çıkarak cevap verirsek konuyu daha iyi anlamış oluruz. Al-i İmran Suresi'nin 55. ayetinde Allah, şöyle buyurmuştur: “Ey Îsâ! Muhakkak ki seni vefat ettirecek olan ve seni Kendime (katıma) yükseltecek olan ve kâfirlerden temizleyecek olan Benim. Sana tâbî olanları kıyâmet gününe kadar, kâfirlerden üstün kılacak olan Benim.
Sonra sizin merciiniz Benim (dönüşünüz Bana’dır). O zaman sizin ihtilâf etmiş olduğunuz şeyler hakkında aranızda hüküm vereceğim.” Burada (yani Kuran’ımızda) yer alan bu ayette Hz. İsa’dan bahsediliyorsa (Ki bunlar Allah’ın
sözleridir) “Bu ayetle İslam alemi Hıristiyanlığı kabul etmiş mi” oluyor?.. Demek ki yıl başını abartılı şekilde kutlayanlarımız kendini fazlasıyla eğlenceye kaptırdığı için “Ölçüyü kaçırmıştır” düşüncesiyle değerlendirilmelidir. Yoksa bu kutlamanın ne Hıristiyanlıkla, ne de dininizi değiştirmekle alakası vardır. Hatta “Kutlama olayı”yla “Dini düşünce”yi aynı potaya koyup yorumlamak dahi yanlıştır. Bunun doğrusu, sadece takvim meselesidir ve resmi tatil günü olarak kabul edilmelidir.

Hepsi bu.

GELELİM TÜRKİYE’NİN YENİ YIL MESAJI MESELESİ...

Türkiye bu yeni yıl kutlamasına katılmalı mıdır?.. Bize sorarsanız katılmamalıdır. Neden mi?.. Çünkü yeni yıl kutlamaları, bir ülkede huzurun yaşandığı yerlerde olur. Gerçi kutlamalar olacak tabii ki, ama huzurlu ve rahat bir
düşünceyle olmayacağı belli. Peki şu anda, bu huzurlu kutlamayı Türkiye hak ediyor mu?.. Hayır. Asla haketmiyor.

Neden hak etmediğini açıklayalım isterseniz:

1– Genelkurmay eski Başkanımız hapisteyken,
2– Çok sayıda subayımız hapisteyken,
3– Bilim adamlarımız hapisteyken,
4– Siyasi düşünceli adamlarımız siyaseten hapisteyken,
5– Onlarca gazetecimiz hapisteyken,
6– Onlarca öğrencimiz hapisteyken,
7– “Türk Ordusu’na kumpas kuruldu” açıklamalarıyla hukukun üstünlüğü ayaklar altına alınırken,
8– İktidarın miting yapacağı günlerde, o şehirlerde adeta sıkıyönetim ilanı edilerek baskı rejimi yaşatılırken,
9– Siyasette seviye aşağılara kadar inerken,
10– Kendi malı olduğu halde Gezi Parkı’nı gezmesi ve oturması İstanbullu’ya yasaklatılırken,
11– Demokrasi hukukunun zerresi yaşatılmazken,
12– Rüşvetin ve haksız servetlerin şu dönemde havalarda uçuştuğunu milletinden saklamaya çalışırken,
13– Televiyonlara yayın yasağı getirilirken,
14– Bankaların paraları (aslında milletin paraları) hesapsızca ve sorumsuzca sağa - sola peşkeş çekilirken,
15– Gemilere, milletin gözünün içine baka baka “Gemicik” diyerek Türk halkıyla alay edilirken,
16– Birkaç tane özgür kalan yazılı ve görsel basının, halkın haber alma özgürlüğüne yakışır şekilde yayınlarını yapmaya çalışmasına ve çalışanlarına cezalar uygulanırken,
17– Güneydoğu Anadolumuzu naylon bir kürdistan yakıştırmasıyla Türkiye topraklarından kopartılmaya çalışılırken,
18– Miting alanlarını dolduran işçilere adeta terörist damgası vurulurken,
19– Cumhuriyetimizle ilgili resmi bayramlarımızın kutlamaları engellenirken,
20– ...Ve Türkiye’nin kurucusu Atatürk’e ağıza gelmeyen yakıştırmalarla hakaretler yapılırken...

Bu ülkenin, yeni yıl kutlamalarına katılması doğru mudur?.. Bizim yeni yılımız, ne zamanki bu saydıklarımız (ve bunların dışında da meydana gelen haksızlıkların) bittiğini görür ve yaşarsak... İşte o zaman yeni yıl mesajını yazmış olacağız. Yoksa, bu maddelerin hiçbiri özgürlüğüne kavuşmayacaksa, yeni yıl bize asla hayır ve uğur getirmeyecek.

Nasıl getirsin ki?..

Kimse ortaya çıkıp da, “Bu ülkede demokrasi var. Bunu engelleyenler bu ülkeye kötülük yapıyor” diyemez. Diyen o kişi, ya “Demokrasinin ne demek olduğunu” bilmiyor... Veya “Arap milliyetçiliğiyle Cumhuriyet rejimini” birbirine karıştırıyordur. Bunun başka izahı olamaz. Yeni yıl 2014 için verilecek en güzel mesaj, “Özgürlüklerin ve demokrasilerin tam manasıyla yaşadığı bir Türkiye” olduğunda verilmelidir. Yok eğer bu mesaj verilemiyorsa (Ki, şu anda
verilemiyor) Türkiye’nin sıkıntıları yeni yılda daha da artacaktır. Zaten ekonomik açıdan bu hissedilmiyor mu?.. Sadece siyasi alan(lar)da yeni yıl mesajı akla getirilmemeli. Son rüşvet skandalından dolayı Türk ulusunu bekleyen ekonomik sıkıntıların gizlice yola girdiği de kabul edilmeli ve unutulmamalı. Bu sıkıntıların bir an önce bitmesi için genel seçimin erkene alınması gerekiyor. Çünkü toplumun huzursuzluğu bu kadar belirginleşmişken... İnsanlar yollara ve caddelere taşmaya başlamışken (Ki bu taşma olayları aylardır devam ediyorken)... İktidardaki vekillerin vurdum duymazlığı da bunun üstüne tuz biber olurken... Seçim sandığı, bu sıkıntıları giderecek en demokratik yol olarak kabul edilmelidir.

Evet...

Bizim yılbaşımız seçimle mesajını verecek. Bizim Cumhuriyetimiz laikliği yaşayarak gündemine oturacak. Bizim laik anlayışımız, İslam alemi için gerçek özgürlük ve dinini yaşama hakkına kavuştuğunu gördüğünde “demokrasi startı”nı verecek. Bunu anlamayanlar, laikliği düşman görmekte ama o laik anlayışın onlara verdiği yetkiyi ve etkiyi inkar etmektedirler. İşte bu da en acı gerçektir. Yine de tüm bu olumsuzluklara karşı Türk ulusunun yeni yılını kutluyoruz. Ve bütün hapishanelerin kapılarının açılmasıyla gerçek mutluluğun her evde yaşamasını diliyoruz.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *