Evet, barış, savaşan taraflar arasında olur, daha sonrada savaşılmayarak muhafaza edilir.
Siz barış dediğinizde “neyin barışı” derler?
Sizde “doğuda, sınırımızda savaş var, onu sulh edeceğiz” demek zorunda kalır ve bu güne kadarki yaptığınızın adına savaş dersiniz!
Evet, bu ülkede yıllardır kirli bir savaş var, bunu inkâr etmek akıldan uzak olmak demektir.
Ancak, barışı barışseverler yapar. Bu barışı ne PKK yapacak içselliğe, nede AKP yapabilecek iradeye sahip değiller.
Ancak şu haliyle bile ölüm haberlerinin gelmemesi (Ajanslara sansür varmı o tarafını pek bilemiyoruz) büyük bir memnuniyet olmalıdır.
Bu halin sürmesinin sağlanmasını istemek olmalıdır.
Ancak, dediğimiz gibi bu halin sürmesi iki tarafa da ait değildir. Her iki tarafından irade yeterliliği yoktur.
1999 da yakalanarak Türkiye’ye teslim edilen PKK lider Abdullah Öcalan, en tehlikeli hükümet döneminde dahi zeval görmedi ve bu günlere için saklandı.
2002 de hükümet olan AKP’nin devletin DNA’sıyla oynanmasına, oldukça fazla yanlış yapmasına müsaade edildi ve bu günlere saklandı.
Marksist görünümlü PKK’ya karşın ne yazık ki bu coğrafyada sınıfsal tepki koyacak gelişmeler bu görüntü ile püskürtüldü.
Ülkede devrimci hareket gelişemedi. Yargısız infazlarla sol örgütlenmenin gelişmesi acımasızca kan ile bastırıldı.
Tüm bunlar devlete karşı oluşacak Marksistleri seçeneksiz bırakarak PKK’ya yöneltti.
PKK’ya giden Türkiyeli Marksistlerde PKK’nın bu pragmatist Kürt milliyetçisi sonradan uydurulma “sol” ile alakası olmayan ancak sol makyajlı ideolojisine sarıldılar.
PKK, kendini sürekli solda göstererek ülkede sol’un gelişmesini engellendi.
Güney doğuda kendisinden başka hiçbir örgütün gelişmesine izin vermedi.
Tamamı kanla bastırıldı.
PKK’nın solcu maskesi nedeniyle ülke genelinde sola karşı büyük bir tepki oluştu.
Ülkede sendikalar gelişmedi.
Ülkede sol sıfır noktasında kaldı.
Ülkede direnişler olmadı.
Ülkede üniversite gençliği dumura uğratıldı.
Ülke sokakları sesiz kaldı.
Ülkede taşeronlaşmaya ses çıkartacak örgütlülük ortadan kaldırıldı.
Peki, bu durum kimin işine yaradı?
Tamamen komprador burjuvazinin.
Evet, tastamam komprador burjuvazinin işine yaradı!
Kendi belirledikleri asgari ücretle çalışan sendikasız köleleşmiş işçilik ülkenin dört yanını sardı...
Kıdem tazminatı, ihbar vs yok edildi…
Mobbing’e ses çıkartılmaz hale geldi, çünkü buna tek ses çıkartabilecek kurum sendikadır…
Sınıf mücadelesi, sendikal mücadele en azından demokrasi mücadelesi engellenerek bu ülkenin kaynakları peşkeş çekildi…
Kısacası bu ülkede sol 12 Eylülde susturularak, yaklaşık 30 yıldır PKK ile oyalandı! (Kısa bir süre sonra bu ülkede solun gelişmeme sebepleri ve Marksist maskeli PKK analizimizi yayınlayacağız).
Şimdi ise, barış süreci denilen ABD, AB ve İsrail’in çizdiği yol haritasını hem hükümetin, hemde PKK’nın kabul etmesiyle niyetler barış maskesiyle süslenerek halka yutturuluyor.
Bu ülkede kandan beslenen faşistler haricinde kimsenin barışı istemeyeceğini hele ki solcuların barıştan yana olmayacağını düşünmek dahi istemem.
Lakin şuan yapılan Başkanlık sitemine geçmek ve PKK liderini rahatlatmak için gibi duran öz olarak ise AB, ABD ve İsrail’in BOP projelerinin bekası için Türkiye, Suriye ve Kürtler üzerinde oynadıkları bir oyundur.
Bu oyundan Büyük Kürdistan çıkartılarak, önceden kendilerine bağladıkları Irak ile birlikte dört ülke topraklarında oluşturulacak bir güç ile Şii İran’ı ele geçirmektir amaç.
Burada Türkiye’nin rolü ağabeylik gibi durmasına rağmen eski Türk filmlerindeki gibi ağabey çalışacak diğer kardeşler okuyup kendini kurtaracaktır.
Evet, Türkiye’yi Başkanlık sistemini kurmak adına, geçmişinden arınmak adına, yaptıklarından yargılanmamak adına, birleri uçuruma sürüklüyor…
twitter.com/HasanHinisli