Haberdar Gazetesi Yazar Yazıları BİR GEZİ PARKI, BİN GEZİ PARKI OLDU!

BİR GEZİ PARKI, BİN GEZİ PARKI OLDU!

.


“Ne yaparsanız yapın, biz kararımızı verdik” demek vatandaşı dinlememektir, saymamaktır. Ben yaptım oldu demektir. Ben istediğimi yaparım, sizene demektir, sizde kim oluyorsunuz? Demektir.

“Ben de 1 milyon kişi toplarım” demek; beni protesto eden halkın karşısına beni protesto etmeyenleri diker ve halkı karşı karşıya getirir iç savaş çıkartırım demektir.

“Ben de 1 milyon kişi toplarım” demek; herkesin Başbakanı olmayı sindirememektir.

“Ben de 1 milyon kişi toplarım” demek; demek makamın yüksekliğinden baş dönmesi demektir.

“Ben istesem 500 bin kişiyi Kazlıçeşme’ye çıkarırım. Ben de bunu yaparım! Bir tabanım var. Biz bunu yapabilecek güçteyiz. Biz aynı anlamda cevap verme durumuna gitmedik. Partimin tabanı da sessiz mi kalacağız diye onlar da aradılar.” Demek, gösteri yapan halka parmak sallamaktır!

 “Galatasaray Stadını biz yaptık. Açılışına gittim. Açılışta biz orada belli bir grubun başlatmasıyla yuhalandık. Yahu 400 trilyon para harcamışız.” Demek, “sanki babanın parasını mı harcadın, milletin parasını kim bilir hangi müteahhitler kanalıyla harcadın” diye cevap hakkı doğurmaktır.

Bakınız aynı Başbakan geçen yıl neler demiş neler!

“Allah korusun bir siyasi parti kendi kitlesini bunların karşısına dikerse” demek, aba altından sopa göstermedir.

Bunun açılımı ise “AKP’ye oy verene işaret veririm, sizi karşı karşıya getiririm, bak bu işi buraya kadar vardırırım” demektir.

Bu bir başbakanın kullanacağı söz değildir.

Çünkü Başbakan hem hükümettir hem siyasi otoritedir.

Çünkü Başbakan içişleri bakanının, polisin, jandarmanın en büyük emir amiridir.

Çünkü Başbakan ülkeyi yöneten tüm bakanlıkların başındaki kişidir.

Bunu demek aba altından sopa göstermektir.

Bunu demek demokratik haklara meydan okumaktır.

Kısacası bunu demek ‘vahamettir’.

Ofisinize sahip çıkamıyorsanız, Uludere’yi aydınlatamıyorsanız, bir lafınızla diziler yayından kaldırılıyorsa, Yargı ağzınızın içine bakıyorsa, artık herkes sizden korkma refleksine sarılıyorsa bu “vatandaş olma hakkının tükenişi demektir” bu aynı zamanda ‘Devlete olan güvenin bitişidir’.

Olmadığı halde; “Birileri ellerinde döner bıçaklarıyla Molotoflarla, sapanlarla, demir bilyelerle, kilit taşlarıyla dolaşabilir ama AK Partinin gençliği bilgisayarıyla dolaşacak” diyorsanız, siz tüm ülkeye hitap etmiyorsunuz. Birilerinizi kendinizden yaparken diğerleri değiniz bir kesimi ise ötekileştiriyorsunuz. Bu durum ülkede ayrışımcılıktır, ‘öteki yaratmaktır’.

On yıldır iktidar olupta halen mağduru oynamak ‘samimiyetsizliktir’.

Kürtaj, sezaryen, idamı geri getirmek, dokunulmazlığı kaldırmak, böcek, muhteşem yüzyıl gibi gündem değiştirmek için muhteşem taktiklere başvurmak ‘ülke halkını saf yerine koymaktır’

Alevi açılımı ne oldu?

Ya Kürt açılımı, demokrasi açılımı?

Siz ve partiniz AKP’ye, muhafazakâr kitle 3 dönemdir tek başına İktidar yetkisi verdi.

Peki neden?

Türban sorununu çözmeniz için.

Peki, çözebildiniz mi? Hayır.

Neden çözmüyorsunuz?

Yargı elinizde. Asker elinizde!

Ancak halen ajitasyon yaparak türbanlı vatandaşı istismar ediyorsunuz!

Çünkü Türbanlı Muhafazakâr kesimin ölene kadar size oy vereceğini düşünüyorsunuz.

Tabi türban meselesini çözerseniz, ülkedeki en önemli sorunun “işsizlik ve yolsuzluk” olduğu ortaya çıkacaktır.

Bu durum ise AKP’nin büyük oy kaybı yaşamasının nedeni olacaktır.

Kısacası hâlâ oy avcılığı yapıp yerinizi bu sayede korumayı hedefleyerek her şeyi kullandığınız gibi muhafazakâr kesimi çantada keklik gibi görüyor ve türbanı halen kullanmaya devam ediyorsunuz.

Evet, Sayın Başbakan, yaklaşık 10 yılıdır Başbakansınız, lakin sadece AKP’lilerin başbakanı olabildiniz. Ne yazık ki tüm ülkenin Başbakanı olamadınız. Ancak ki öteki yaratmaktan vazgeçersiniz işte o zaman herkesin başbakanı olmayı başarırdınız, ne yazık ki o fırsatı da elinizden kaçırdınız…

 

twitter.com/HasanHinisli
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *