Haberdar Gazetesi Yazar Yazıları Cemaatin Ve İktidarın Kapışmasından Sonra Şam’a TIR Turizmi Başladı!

Cemaatin Ve İktidarın Kapışmasından Sonra Şam’a TIR Turizmi Başladı!

.

 


Bugün yine bir yalanla yatıp, bir yalanla kalkıyoruz. Sürekli
piyasalar yalanla pompalanıp Türk halkının düşüncelerini ve hatta
beynini kemirmeye devam ediyor. Bu olağanüstü rahatsızlık 11 yıldan
beri devam etmekte.
Bunun devamını (arkası yarın) sloganlarını aratmayacak netlikle
hafızalarımıza kaydediyoruz. Örneğin ekranda başka söyleyip, yazılı
basına başka söylemeler gibi.
Ya cemaatin kalemşörlerine ne demeli?..
Onlar da bugüne kadar iktidarla sırt sırta vermiş her şeyi
hallederlerken, ne bugüne kadar Türk halkı akıllarına gelmekteydi...
Ne de haksızlık karşısında demokrasiyi savunmak... Ama bugün
bakıyorsunuz, cemaatin silahşörleri kalemlerinin kıblesini
Pennsylvania’ya çevirmiş durumdalar. Akıllarında ne Türk milletinin
haksızlıklar karşısında 11 yıllık eziyeti vardı... Ne de Türk Silahlı
Kuvvetleri’nin değerli komutanlarının haksızlıklarla içeri
atılmaları...
Cemaatçiler için varsa da  - yoksa da Türkiye’de yüzleri gülmeyenlerin
Gülen’i vardı. Uzak batıdan Gülen’in verdiği mektuplar ve demeçler,
cemaatin stratejik planı oluverdi.
Peki hükümet bunları bildiği halde bugüne kadarki ortaklıkları neden
devam etti dersiniz?..
Tabii ki Türkiye Cumhuriyeti’nin adının, sadece Anadolu topraklarında
değil, dünya milletlerinde de telafuzu edilmesin diye. Yani
cumhuriyetin yıkılması, demokrasi adı altında baskı rejiminin sessiz
sedasız yürürlüğe konulması... Milletin anlamadığı ve piyasalara
yayılmadığı şekilde sadece Ankara genelinde merkeze toplama sistemiyle
tüm kanunların ve yürürlüklerin tek elden yönetilmesi... Yargının
işletilmemesi... Bugünkü iktidarın savunduğu stratejik özlem...
Bunları yapmak isterken aldığı “destek, taaa yolun başından beri
cemaatle olan işbirliği değil miydi?..” derken, bir ara başbakanın,
“Ne istediniz de vermedik?” açıklaması, bunun kanıtı değil midir?..

CEMAATİN FBI İŞBİRLİĞİ NEDEN BUGÜNE KADAR AKP TARAFINDAN DİLLENDİRİLMEDİ?..

Gülen, Türk milletinin yüzünü güldürmeyen çok şeye imzasını atmış
durumda. Ama bu adımları atarken de, kimsenin “Gülen cemaatinin önemli
birimlere sızdığını” göremediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Fakat onu
tek gören merci, bugünkü iktidarın ta kendisidir. Onun için
“İnlerinize gireceğiz” sözü buradan gelmektedir.
Ne demek “İninize gireceğiz?” sözü...
Cemaat çok önemli yerleri işgal etmiş ki “İninize kadar gireceğiz”
ifadesi kullanılmakta. Ama iktidar bunu yapmak isterken, başka bir
korku da yaşıyor olabilir...
Örneğin, bazı birimlerde yapılacak değişikliklere ve alınacak önemli
kararlara karşı, cemaatin adamlarının ellerindeki önemli (varsa)
bilgileri basına sızdırabileceği varsayımı iktidarı olağanüstü
rahatsız edebilir. Çünkü bugüne kadar bazı şeylere ortak düşünceyle
girdikleri, “Ne istediniz de vermedik?” sözünden belli olmaktadır.
Bu açıdan iktidarın Gülen rahatsızlığı gün geçtikçe artıyor. Çünkü
önemli birimlere sızmış cemaatçilerin derhal tespit edilip
bulundukları konumdan atılmalarıyla bu rahatsızlığın bitirilmesi
isteniyor. Ama nedense Gülen’in mektubu adeta posta koyar cinsten
iktidarla hayali savaşa devam ettiğini gösteriyor.
Tabii  Gülen cemaatinin elinin sağlam olduğunu söyleyen taraflar da
var. Hem de bunu iktidarın Kadınhanı Gençlik Kolları Başkanlığı
söylüyor.
Ne zaman söylüyor?
29 Aralık 2013 tarihinde söylüyor.
Bakın ne diyor:
“Cemaat, FBI ile işbirliği içinde. Ege’nin sesi / Amerikan İç
İstihbarat Örgütü FBI, yaptığı açıklamada, Gülen ile temas içinde
olduklarını doğruladı. FBI, resmi internet sitesinde ilişkili olduğu
grupları açıklarken, Gülen Enstitüsü’nü de listeye aldı. Açıklama
sosyal medyada ve haber sitelerinde olay yaratırken, yıllardır iddia
edilen Gülen - FBI işbirliği de kanıtlanmış oldu.”
Bunun neresinden tutarsanız tutun, cemaatin Amerikan istihbaratıyla
içiçe olduğunu gösteren en büyük delil olduğunu ve bunu yalanlamayan
cemaatin Türkiye Cumhuriyeti için iyi şeyler düşündüğü söylenemez.

DİLİPAK: “ERGENEKON - BALYOZ GERÇEK OPERASYONLAR DEĞİLDİ. BİRER YALANDI...”

Ya iktidarın kalemşörlerine ne demeli?
Yeni Akit’in yazarı Abdurrahman Dilipak, yazdığı makalede bakın şu 2
şıkla nasıl itiraf ediyor:
1– “...Ergenekon ve Balyoz bir yalandı. Gerçek bir operasyon değildi.
Ilımlı İslamcıların önündeki engellerin kaldırılması ve sisteme
enjekte edilmesine karşı çıkanların kontrol altına alınma operasyonu
idi...”
Ve Dilipak’ın ikinci en önemli itirafı:
2– “...Şimdi bu yapı deşifre oldu. Bu komplo da... Bugün iktidara ayar
çekmek isteyenler, dün derin devlet eliyle askerler üzerinden bu işi
yapıyorlardı. Bugün ‘cemaat’ üzerinden, polis içindeki paralel devlet
üzerinden aynı şeyi yapmak istiyor...”
Bunları açıklayan Dilipak, nedense iktidardan yana görünmeyi
önemsediğini... Bunu cemaatin gözünün içine baka baka sokmaya;
makalesiyle çalışmış. Ama önemli olanının da, Ergenekon ve Balyoz
operasyonlarının cemaat tarafından yapıldığını itiraf etmesi olmuş.
– “Peki bunu ‘İninize kadar gireceğiz’ diyen iktidar bilmiyor muydu?”
diye soracak olursanız, alacağınız cevabı bilmek pek de zor değildir:
– “Derin devlet.”
Peki ama, “Derin devlet eliyle askerler üzerinden bu işi yapıyorlardı”
derken iktidarı savumayı biliyorsunuz da... Polis içindeki paralel
devlet üzerinden aynı şeyi yapmak istiyorlar ifadesindeki derin
devletin kim olduğunu niçin açıklamıyorsunuz?..
Yani bu yazara göre iki tane derin devlet var:
1– “Cemaat”e göre derin devlet var.
2– “Polis içindeki paralel devlet”e göre, derin devlet var.
O halde Dilipak’a, “Bunu taaaa o yıllarda, askerlere yapılan
operasyonlar zamanında neden yazmadın?” diye sormazlar mı?..
Öyle değil mi?..
Amaç belli, iktidar yanlısı olarak cemaati karşı kalemşörlük yapmak...
Askerlere karşı yapılan operasyonlarda iktidarı savunmak. Demek oluyor
ki Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bünyesinde yaptığı tasfiyeler
doğruymuş.
Peki neden bugüne kadar bunun doğru olduğu yazılmadı?..
Her yapılan doğru, kendileri için geçerli. Başka birimler kendilerine
göre doğruyu yapıyorsa, bu; onlar için yanlıştan ibaret.
Daha doğrusu buna takiye yapmak denir.

GİZEM DOLU KAMYONUN YÜKÜ MERAK EDİLE DURSUN, SURİYE’YE  TIR TURİZMİ DEVAM EDİYOR

Birkaç gün önce de önemli bir yükle Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde
durdurulan TIR’ın yükünün gizemiydi. O TIR’daki yükün derhal
incelenmesi için savcılık harekete geçtiğinde, ülkenin istihbarat
birimlerinin birbirine girmesi... Büyük bir güvensizlik örneğinin
yaşanması... Jandarmanın adeta durması... Valinin devreye girerek
“Devlet sırrı” diyerek TIR’ı korumaya alması... Türkiye’yi ileride çok
sıkıntıya sokacak gelişmelerin başlangıcıydı.
Peki bu başlangıcı devlet adamları bilmiyor mu?..
Biliyor tabii ki. Ama yanlış Suriye politikasının devamından bir türlü
vazgeçilmediği için, dünya ülkeleriyle de başımızın derde gireceğini
umursamıyor. Bakan Yazıcı’nın bile, “TIR nerede? Yok ortalarda. Demek
ki Suriye’ye geçiş yapmamış” diyerek olayı küçümsemeye çalışıyor.
Oysa, devlet sırrı olan TIR’ın nerede olduğunu bir Devlet Bakanı’nın
bilememesi ne kadar düşündürücü...
Öyle değil mi?..
Şimdi bu TIR meselesi Türkiye’yi ister istemez uluslararası dış
politikalar ağına sokacak. Birleşmiş Milletlerdeki bir yetkilinin,
“Türkiye’de Suriye’ye giren araçlar denetlensin” ifadesi, Türkiye’yi
sıkıntıya sokacak gelişmelerin başlangıcını göstermiyor mu?..
Ayrıca Dışişleri Bakanı’nın, “O TIR, yardım amaçlı olup bölgedeki
Türkmenler’e ulaştırılması gerekiyor” diyor.
Kısaca durumu özetleyelim:
İçişleri Bakanı Ala:
– “Hatay’daki TIR Suriye Türkmenlerine insani yardım götürüyor...”
Gümrük Bakanı Yazıcı:
– “Sözü edilen TIR’ın, gümrük kapılarından bizim kayıtlarımıza göre
çıkışı bulunmuyor.”
Suriye’deki Tükmen gruplar:
– “Türkmenlere yardım getiren herhangi bir TIR yok, bu vakte kadar da olmadı...”
Kısaca devlet, devletin malının nerede olduğunu devlete açıklayamıyor.
TIR ise, Suriye’ye sanki turizm amaçlı gidiyormuş süsü verilerek,
insani yardım boyutunu gizlemeye devam ediyor.
İktidar ise, “Bu bir devlet sırrıdır” diyerek, TIR’ın gizemini
korumaya devam ederken, Türk halkı kafasını; hem “cemaat - iktidar”
kavgasına... Hem de TIR’ın nasıl bir devlet yapısına büründüğünü merak
ederek yormaya çalışıyor.
Ne diyelim, tek kelimeyle ülkemiz sırlar ülkesi oluverdi.  Her
yanlıştan sonra “Devlet sırrı”, umut kapısına dönüşüverdi.
TIR’dan  dolayı “Devlet sırrı düşüncesi” kaçamak ve kurtarıcı olarak
böyle devam ederse; Türkiye’nin bütün sınır kapıları vatandaşın yüzüne
kapanır. Sonuç olarak da bu ne sizi, ne de halkı kurtarır.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *