Toplumlar mutlakıyetten meşrutiyete,meşrutiyetten cumhuriyete geçmek için mücadeleyi,daha özgür ve mutlu yaşamak için göze almışlardır.Çünkü cumhuriyet, mutlakıyetten ve meşrutiyetten daha ileri,daha özgürlükçü bir yönetim biçimidir..
Demokrasinin altyapı taşlarını içinde barındıran cumhuriyet yönetiminde insanlar itilip kakılıyor,coplanıyorlarsa;seyahat etme,düşüncelerini dile getirme,toplantı ve gösteri yapma haklarını kullanamıyorlarsa yani temel hak ve özgürlüklerini yaşayamıyorlarsa eğer,kusur cumhuriyette değil,cumhuriyeti içlerine sindiremeyen despot ruhlu,gerici yöneticilerdedir.
Büyük Atatürk’ün, “iki büyük eserimden biri” dediği ve “fazilet” olarak tanımladığı cumhuriyeti 89 yıldır “saadet ve şereflerle” kutluyoruz.Hiçbir güç bu kutlamalara engel olmadı,olamadı.
62 İslam ülkesinden bizi farklı ve hatta üstün kılan Cumhuriyet Bayramını tek parti döneminde de,Menderes ve Demirel dönemlerinde hatta 12 Eylül faşizmi altında da kutladık.Çünkü Cumhuriyet “insan olmak demek”ti, ortak değerimizdi,geleceğimizdi,idealimizdi.Yöneticiler değişse de Cumhuriyet kararlılığımız sürüyordu.Ülkede ve halkta Cumhuriyet karşıtlığı yoktu.Gerçi TBMM’de M.Kemal’e,”Cumhuriyet ne demektir?” diye serzenişte bulunan bir şeriatçı-gerici güruh olmuştu ama bunlar azınlıktaydı.
Aydınlanma Devrimi yarıda kaldığı ve Cumhuriyet kendi muhafızlarını yaratamadığı için, çağdaşlık karşıtı bu grup ,89 yıl sonra iktidar erkini ele geçirerek Cumhuriyet yanlılarını,Cumhuriyetin ilan edildiği 1.Meclisin önüne sokmama cüretini gösterebilmişler;onların Cumhuriyet Bayramını kutlamalarına,Atatürk’e sevgi ve şükranlarını sunmalarına izin vermemişler;coplarla ve gaz bombalarıyla bayramı halka zehir etmişlerdir.Provokasyon olacağı ihtimalini gerekçe göstererek Cumhuriyet Bayramı kutlamasını yasaklayanların foyası bayram sona ermeden ortaya çıkmış,provokasyonu kimin yaptığını ya da yapmaya yeltendiğini dünya alem görmüştür.
Halkın gücü önünde tutunamayanlar,halka koydukları barikatları kendilerinin kaldırdığı haberini el altından yayarak,sarsılan itibarlarını kurtarma telaşına düşmüşlerdir.
Yönetme yetkisini Cumhuriyetçi halka zulmetmede kullanmışlar,bu yüzden kendi içlerinde bölünmüşlerdir.73 Yaşında,bayrağını kaparak bayram yerine koşan Hasibe Teyze tazyikli su ve biber gazının etkisiyle yerlere savrulmuş,kaburgaları ve bileği kırılmış,kafası yarılarak hastanelik edilmiştir.Erdoğan’ın “terörist” dediği 73 yaşındaki Cumhuriyet kadını,yaralandığından çok,o saldırı esnasında elindeki bayrağını yitirdiğine ve de Başbakan tarafından terörist ilan edildiğine üzülmüştür.
Cumhuriyet sevdalılarına bu bayramda bu zulmü yaşatanları Hasibe Teyze de,millet de bağışlamıyor;bağışlamayacak.
Gün gelecek,devran dönecek,halka zulmedenler yaptıklarının hesabını demokratik kurallar içinde mutlaka vereceklerdir.Çünkü Cumhuriyete ve onun kurucusuna saldırılıyor,heykelleri parçalanıyor;okul kitaplarından onun sözleri siliniyor;onun ordusu itibarsızlaştırılıyor; en değerli generalleri saf dışı ediliyor.Eğitim sistemi 444 kararlarıyla çağ dışına çekiliyor;demokrasi ortadan kaldırılmaya çalışılıyor
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *