Haberdar Gazetesi Yazar Yazıları Diyarbakır’da Amaç Belli: Türk Milliyetçiliğini Yok Etmek

Diyarbakır’da Amaç Belli: Türk Milliyetçiliğini Yok Etmek

.




DİYARBAKIR’daki siyasi buluşmanın getirisi, hiçbir zaman kurtuluşun
adresi olmadı. Olamaz da zaten. Çünkü bir defa bu buluşmanın içeriği
sorularla dolu. Daha doğrusu daha düne kadar “Barzani şöyledir -
böyledir” diye söylenen sert ifadeler, bugün Erdoğan tarafından adeta
yalanlanarak Barzani şeref konuğu ediliverdi.
İnsanın aklına hemen şu soru geliyor:
– “Ne oldu da birden sarmaş dolaş oluverdiler?..”
Biz söyleyelim: Seçim yaklaşıyor da ondan.
“Peki önündeki engel(ler) nedir?” diye sorarsanız eğer...
Onun da cevabı var: Türk milliyetçiliği.
Ve tabii ki devamında Atatürk’ün önlenemeyen milli iradesi.
İşte bu iki neden Erdoğan hükümetinin önünde büyük bir set olarak
durmakta. Bunları aşmanın imkansız olduğunu düşünerek Türk halkına
yanıltıcı politika(lar) yapmadan siyasetini yürütmelidir.
Ama Diyarbakır’daki Kürt açılımının, PKK açılımına dönüşmesi Türk
halkını hem tedirgin etmekte... Hem de tehlikenin büyük olduğu
kanısını bilincinde yaşamaktadır.
Tehlike elbette büyük.

DİYARBAKIR’IN ESAS AMACI, APO’YA KARŞI BARZANİ KOZUYLA YOLA ÇIKMAK OLDU...

İmralı canisi AKP hükümetine sürekli süre vererek gücünü ve terör
örgütü üzerindeki hükümranlığını ispat yönünde hem kendini, hem de
Kandil’i sınamıştır. Son olarak “Apo, hükümete 4 ay süre verdi”
açıklamasıyla gazetelerde büyük puntolarla manşetler atılırken...
Erdoğan ve onun hükümeti, Apo’ya karşılık Barzani kozunu kullanarak
Kandil’i ve BDP’yi geri plana itmek istemiştir.
Tabii bu da BDP’liler tarafından fark edilerek Barzani’ye ve Erdoğan’a
sitem dolu açıklamalar yapılmıştır. BDP’li Ahmet Türk’ün, “Biz
Barzani’ye “Sizi davet ediyoruz‘ dediğimizde gelmiyor. Ama Başbakan
çağırınca tıpış tıpış geliyor” diyerek rahatsızlığını dile
getiriyordu.
Peki ne oldu?..
BDP, Erdoğan’ın peşine düşerek büyük bir hata yaptığını son anda anladı.
Ama faydası kaldı mı bu uyanmanın?
Kalmadı tabii ki.
Sonuçta, televizyonlardan sadece izleyerek kendi kendilerine dert
yanıp oturdular.
Peki, Erdoğan BDP’lilere karşı neden U dönüşü yaptı?..
Apo’nun, AKP hükümetine sürekli asılarak, “süre verdim”den başka, “Ben
ne dersem o olur” ve “Biz olmasaydık 11 yıldır AKP hükümeti başbakanık
koltuğunda olamazdı” açıklamalarından dolayı...
O halde...
Diyarbakır’daki sözde büyük buluşmanın perde arkasında ne yatıyor?..
1– Yaklaşan seçimler...
2– Ve tabii ki Türk milliyetçiliği...
Seçimler konusunda Barzani’nin desteğini alarak Diyarbakır’daki oyları
BDP’den koparmaya çalışan AKP, büyük buluşmaya bel bağlamıştır. Ama
Eğer Barzani, bir gün bölgesinden “AKP beni kullandı” derse... Veya,
“AKP bir daha beni kullanmasın. Türkiye’deki seçimler yüzünden beni
Diyarbakır’da kullanması gücüme gitmiştir” derse ne olacak?..
İşte o zaman AKP, büyük bir fiyaskoya imzasını atmış olacak. Zaten bu
fiyaskonun ilk adımları da şu anda atılmış durumda.
Örneğin bir hükümet, Türkiye sınırları içindeki bir bölgeden
(Diyarbakır’dan) oy almak istiyorsa, bunu; vatan toprakları içinde
medet umduğu gelişmelerden veya kişilerden destek alarak başarmadılar.
Ama ne yazık ki Erdoğan hükümeti, yurt dışından gelen ve terör
olaylarında sürekli Türkiye’ye dayılanarak olumsuz cevaplar veren
Barzani’den medet ummuştur. Oysa bu hareketinin ne kadar hatalı ve ne
kadar yanlış olduğunu, “şimdi anlamasa” bile... Yarın - öbürgün “çok
iyi anlayacak” duruma gelecektir. İşte o zaman iş işten geçmiş olacak,
“Atı alan ise Üsküdar’ı çoktaaan geçmiş” olacaktır.

ŞİVAN PERVER’İN ŞARKILARI MESAJI...

Şivan’ın konserdeki sözleri ne kadar barış dolu olsa da... Türklük
vurgusuna değinmemesi bir o kadar hatadır. Bu hatayı derhal düzeltmek
için yoğun çaba sarfedecek olan kişi de, İbrahim Tatlıses’tir.
Neden mi?..
Şivan Kürtçe şarkı söylerken, Tatlıses de Kürtçeyi derhal
Türkçeleştirerek Türk milliyetçiliğinin varlığını, salondakilere
hissettirmeliydi.
Ayrıca...
Şivan ve Erdoğan düeti sürekli Kürtçe olarak devam edince, bunun
hiçbir zaman eşitlik ilkesi adı altında barışseverliği güçlendirmediği
ortaya çıkıverdi. Çünkü Şivan veya Tatlıses, beraber söyledikleri
Kürtçe şarkıların içine ara sıra Türkçe olarak da devam edilmeliydi.
“Kürt - Türk kardeşliği” adına ince mesajlar vermiş olsalardı,
Diyarbakır’ın sadece Kürtlerden değil, Türklerden de olduğu
kabullenilmiş olunacaktı.
Ama nedense düetler sürekli Kürtçe olunca, burada “Biz Türkçe
istemiyoruz” açıklamasına ağırlık verilmiş olduğu ortaya çıkıverdi.
Düşünün bir kere, o salonda bir tek Türk ve Türkçe sözü işlenmedi.
Sadece Kürtçe ağırılıklı bir toplantı oluverdi. Eeee tabii bunun da
böyle olmasını isteyen AKP hükümeti, bir kez daha Türk
milliyetçiliğini hatırlamak istemediğini ortaya çıkarıverdi.

DİYARBAKIR TOPLANTISI GERÇEK MANADA BÖYLE Mİ OLMALIYDI?...

Oysa büyük buluşma diye adlandırdıkları Diyarbakır hareketi, büyük
hatalarla kapalı alanda görüşmelerini sürdürüverdi.
Halbuki Erdoğan hükümeti, Diyarbakır buluşmasından önce muhalefete gitmeliydi.
“Biz Diyarbakır buluşması adı altında Türk - Kürt kardeşliğinin daha
da perçinlenmesi için çalışma başlatmak istiyoruz. Sizlerin de
düşüncelerini ve katkılarını bu yönde bekliyoruz. El birliği ile
Türkiye için çalışmamız gerekiyor” deseydi... Ve muhalefet parti
başkanlarıyla... Generallerle... Üniversite hocalarının görüşlerini de
alarak (Türk toplumunu yok saymayacak şekilde) salonda protokolde
yerlerini alsalardı kötü mü olurdu?..
Zaten bu yapılmadığı için...
Zaten bu fikirlerin ana babası Batı’nın perde arkasında olduğu bilindiği için...
Zaten BOP denen emperyalist tuzağın halâ Türkiye üzerinde tehlikeli
oyunlar oynadığı için... Şu günlerde Diyarbakır buluşması pek de
inandırıcı olmamaktadır.
Nasıl olsun ki...
Diyarbakır’da Türk ifadesi hiç ağıza alınmadı.
Varsa da - yoksa da, “Kürtler için açılım yapıyoruz. Kurtuluş Kürt
açılımında” diyerek sürekli Türklüğe ve Türklere hakaret edildi.
Şivan’ın, “Biz çok çektik. Artık herkes taşın altına elini koysun”
derken, nedense “Türk - Kürt kardeştir. Kim ne derse desin, bizim
Türklerle binlerce yıllık beraberliğimiz vardır. Bunu da kimse
bozamaz” demedi.
Demez de.
Neden mi?..
Türk’ü sevmiyor da ondan.
Oysa Türkler, Kürt açılımı adı altında ismi dahi zikredilmeyerek
sürekli ezilmek isteniyor. Bunu BDP’li vekillerin demeçlerinde... AKP
zihniyetinin aldığı “Türk bayrağı yasak”, “Atatürk posterleri yasak”,
“Andımızın söylenmesi yasak” ve “TC ibaresinin tabelalarda durması
yasak” kararlarından sonra anlamamak saflık olurdu.
Bir de şu konu aklımıza geldikçe sürekli rahatsız oluyoruz:
Kürt kardeşlerimiz, Diyarbakır’da “Kürt - Türk kardeştir. Bizi kimse
ayıramaz” diye neden slogan atmazlar?..
Neden görüşlerini bu şekilde bildirmezler?
Kim ne derse desin Kürt açılımı, aslında “PKK açılımı” olarak Kandil’e
ve İmralı’ya mesaj niteliği taşımaktadır. Gerçi o mesajlar ne yazık ki
PKK elebaşısı tarafından verilmektedir.
Oysa koskoca Türkiye Cumhuriyeti ve onun hükümeti AKP, Türk
milliyetçiliğine ve Atatürk gençliğine kafa tutacağına... İmralı’ya ve
Kandil dağına göndermede bulunarak, “Biz koskoca Türkiye
Cumhuriyeti’yiz. Bizimle kimse başedemez. Edenler 7 düvelde olduğu
gibi, payını alırlar” diyemez miydi?..
Derdi...
Ama demiyor.
Hatta demek istemiyor.
Çünkü Türk ve Atatürk lafını sevmiyor.
Bunu bilmeyen yok sanırım.
Halbuki AKP hükümeti, “Mehmetçiğimi öldürenler mutlaka hesabını
verecek. Hey PKK canileri, silahlarınızı Türk ordusuna teslim
edeceksiniz. Yaptığınız cinayetlerin cezasını görmelisiniz. Bu o kadar
kolay bir şey değildir. Hem suç işle, hem de af dile... Olmaz öyle
şey. Siz değil, biz ne dersek o olur” diyerek Türkiye
Cumhuriyeti’ni... Türk askerini... Atatürk Cumhuriyeti’ni yüceltmesi
gerekirdi.
Tabii Kandil’deki yılanların Türkiye Cumhuriyeti’ne kafa tutmalarına
ve dayılanmalarına karşılık bağımsızlık savaşı vererek, BOP’u elinin
tersiyle itip Kandil’i kafalarına geçirmek terörle yapılan savaş
olurdu.
Bunu yapabilen bir babayiğit hükümette var mı?..
Yok...
Onlar, sadece Kürt açılımı diye gözyaşlarına boğuldular.
Ama Türk milliyetçileri, Diyarbakır’da oy alayım diyenlerin bu
açılımdaki tehlikelerin farkındadır... BDP’lilerin ve İmralı ile Kuzey
Iraklı asalakların kalleşlikleri, elbet Atatürk’çü Türkler tarafından
cevap bulacaktır.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *